14 Mart 2009

Ballıkayalar'da TIT Egitimi


TIT yani Tek İp Tekniği. Daha doğrusu iple tırmanış ve iniş eğitimi aldık bu hafta sonu. Tuzla'da otururken sakin olduğu dönemlerde sık sık ziyaret ettiğimiz Ballıkayalar'da bu sefer eğitim için bulunuyorduk. ASPEG grubumuz tarafından düzenlenen bu eğitimde amaç dikey mağaralara tek iple iniş ve çıkış yapabilmek. İlk temel eğitimlerimiz ardından ilk gerçek kaya üzerinde yapacağımız bu eğitim epey heyecan vericiydi.

Ballıkayalarda pek çok hazır tırmanış rotası bulunmakta. Hemen vadinin girişinde bulunan sağda ve solda yer alan kaya yapısı eğitime oldukça uygun. Özellikle İstanbul'a yakınlığı yüzünden kaya tırmanışı için çok kullanılan bir alan. Biz eğitim için soldaki kayaları tercih ettik. Ballıkayalara geldiğimizde kaya eğitimi alanları görüp imrenirdim. Şimdi ise sıra bizde...Bu sefer o kayalardan biz sallanacağız.

Eğitmenimiz Barbaros eğitim duyurusunu herkese gönderdiğinde Cuma akşamından kamp kuracağını yazıyordu. Yedi göller kampından bu yana neredeyse dört ay geçmişti. Bu yüzden kamp için can atıyordum. Lakin Cuma günü Bursa'da olacağımdan katılmamız zordu. Bu yüzden kampa Cumartesi sabahtan katılmaya karar verdik. Barbaros ise benim gibi çadırlı kamp yaparak bir stres atmak istiyordu. Yağmur yağsa da gök insede ben gideceğim demişti ve gittide. Yağan yağmura rağmen Barbaros, Ali Yamaç, Engin ve Tuğba o gece Ballıkayalar'da çadırlı kamp yaptılar. Geceleyin Barbaros'dan gelen telefon kampın ne kadar eğlenceli geçtiğini anlatmaya yetiyordu.

Cumartesi sabah biraz geçde olsa kamp alanına ulaştık. Ali Yamaç her zamanki o kendine özgü takılmalarıyla önce Biblo ile sonra bizimle selamlaştı. Hep dediğim önce Biblo sonra biz.

Kamp alanında Biblo kucağımdayken;


Hep beraber çayımızı yudumlayıp kahvaltımızı yaptıktan sonra eğitim alacağımız noktaya hareket ediyoruz. Ali Yamaç gece karanlıkta yürürken düşüp ayağını incittiğinden onu kamp alanında bırakıyoruz. İlk önce gelmeye yeltendiyse de yağmurla birlikte kayganlaşan zeminde riskli olabileceğinden vazgeçtik.

Eğitim noktamızdan Ballıkayalar Vadisi manzarası:


Eğitim alacağımız kaya yaklaşık 25 metre yüksekliğinde. Barbaros her şeyi emniyete alıp eğitime başladı ama biz aşağı baktıkça "Acaba dönsek mi?" esprisini yapmadan edemedik. Hele hele bizden daha tecrübeli Engin aşağı bakıp "Ben burdan inmem" diyince biz iyice yıkıldık.. Soluklu konuşan Engin meğersem bu ipten inmem, diğerinden inerim anlamında söylemiş. Diğerinin girişini daha çok beğenmiş. Hani bizde bahane aramıyor değiliz.

Eğitimi Nuray ve Ben alıyoruz. Engin ise daha ağırlıklı pratik yapıyor. Tuğba ise misafir sanatçı. Bize moral desteği veriyor. Barbaros "Kim geliyor?" sorusuna ben hemen "Nuray" diye cevap veriyorum. Eee bayanlar önden. Ne kadar geciktirirsem o kadar cesaretlenirim diyorum. Aslında aşağıdaki fotoğrafı çekeren kendimi emniyete alıp iyice kendimi salarak çektim, ama yine de ip heyecan yaratıyor.


Bir baktım Nuray aşağı inmiş, Barbaros yukarı çıkmış bile. Sıra bende..Öyle böyle değil kalbim küt küt atıyor. Hani öyle yükseklik korkusu falanda yok ama.. İpten sallanacağım istasyona kadar gerginlik devam ediyor. Ama ipe girince daha rahatladım. İkinci ikinişmi yaparken daha da rahattım. Barbaros'la yarı yolda bir araç emniyet alıp kısa bir rahatlama ve güven sohbeti bile yaptık. Doğadaki bir engeli daha aşabilmeyi ve dikey mağaralara inebilme yolunda önemli adım atabilmiştik.

3 saatlik eğitim sonrasında hepimiz yorgun düşünce aşağı inip Ali Yamaç'a katıldık. Göletin yanıbaşında sohbetimizin ardından Ali Yamaç ve Engin'i İstanbul'a uğurladık. Bizde geceleyin kamp hazırlığı için kolları sıvadık. İlk olarak ateş meselesi önem taşıyordu. Hem ısınmak hem de yemek için ihtiyacımız olan ateş için çevrede kuru odun bulamayınca Barbaros'la kuru odun için köye inerek odunmuzu aldık. Öğleden sonra başlayan kamp eğlencemize akşamleyin İlker ve Sebahatta katıldılar. Yaktığımız ateşte Barbaros'un yaptığı mızraklarda tavuk butlarımızı ve sucuğumuzu yaparak keyifli bir kamp yemeği yedik. Ateş başı sohbetimizin ardından TIT ekibi günüde yorgunluğuyla çadırlara çekildi. Geceleyin hava sıcaklığı 2 dereceye düşünce Nuray üşümeye başladı. Riske girmeyip hemen aracımıza geçtik.

Pazar sabahı ilk kalkan her zamanki gibi Biblo oldu. Önce beni uyandırdı, sonra kamptaki herkesi havlayarak uyandırdı. Herkesin uyandığını gören Biblo her ne olduysa sustu. Kamp alanlarında buna pek çok kez tanık oldum. Sebebi sanırım kalabalığı sevmesi ve herkes kalkmadan harekete geçmemiz. Biblo herkesi uyandırarak işi hızlandırıyor aslında...


Barbaros'un o güzel sucuklu melemen'i ile karnımızı doyurduktan sonra biz kamp alanını terk ederek evimize doğru yola koyulduk. Aslında o günde eğitime devam edecektik ancak Cuma'dan bu yana kırık olan vucüdum iyice yorgunlaşmış ve tehlike sinyalleri çalıyordu. Barbaros o inanılmaz dinamikliğiyle o gün İlker ve Sebahat'e de eğitim vererek eğitimleri tamamlamış. Bir hafta sonunu daha faydalı bir eğitimle geçirdik. Doğada direncimizi ve engellerimizi azalttık, bilgimizi arttırdık.

2 yorum:

Müge Tekil dedi ki...

Blogunuz mükemmel! 2009 Blog Ödülleri için oyum size! :-)

Gezgin Köpek dedi ki...

Wonder teşekkürler. Kazanmaktan öte bilgi alışverişini sağlamak.