11 Mart 2008

Su Uçtu Şelalesi - MustafaKemalPaşa

8 Mart günü havanında güzel olmasından faydalanarak erkenden yola çıktık. Bu geziye de Biblo katılamadı. Gezinin uzunluğu ve motosikletle yol alacağımızdan dolayı Biblo'yu geziye dahil etmedim. Ertuğ ile yaptığımız bu geziyi motosikletlerimizle yaptık.

Gezi hakkında
Gezi Tarihi: 8-9 Mart 2008
Varış Noktası: Su uçtu şelalesi - MustafaKemalPaşa
Toplam KM: 386 KM

Harita:


Su uçtu şelalesinin bu mevsimdeki görüntüsü


Suuçtu şelalesi 38 metreden yüksekliğinde. Sonrasında ise dereyi pek çok ufak su kaynağı besliyor ve MustafaKemalPaşa çayı ile birleşiyor. Yol üstünde Ulubat gölüde gezilip görülecek yerler arasında.

Bu mevsime şelalaer mevsimi diyorum. Yazın bu şelalerin akışı yavaşlıyor veya kuruyor asıl güzellilerini kaybediyorlar. Eğer buraları yaza bırakırsanız bu güzel görüntülerden mahrum kalabilirsiniz. Mayıs sonuna kalmayın. Özellikle Su Uçtu şelalesine bakarsak en geç Nisan sonu diyebiliriz. Lakin bu bölgede çok yüksek dağlar yok. Kar suları eriyince suyun debisi oldukça azalacaktır.

Su düşen çevresi mesire yeri olarak düzenlenmiş. GPS'imde rakımı 464 metre olarak gösteriyor. Mustafakemalpaşa'ya uzaklığı ise 17 KM. Hani Balıkkesir üzerinden İzmir'e doğru gidecek olursanız uğramadan geçmeyin.

Mustafakemalpaşa ünlü Peynir Tatlası yada diğer adı Kemalpaşa tatlası ile ünlü. Şehir merkezinde Güvenal'da bu tatlıyı yemeden gitmeyin. Öyle kurutulupda şerbetle yapılan Kemalpaşa tatlılarına hiç benzemiyor. Tadı damağınızda kalıyor. Ayrıca sabahları dolup taşan MaviKöşe'de Kelle çorbası için. Aman masalarda sunulan pul biberlere dikkat. Oldukça açılar. Öyle hemen kaşıklayıp çorbanıza koymayın. Yöre halkı son derece misafirperver. Öyle turist muamelesi yapmadan sizi sıkmadan ilgileniyorlar. Sanki onlardan biriymişsiniz gibi.

Mustafakemalpaşa'ya vardıktan hemen sonra hiç oyalanmadan Su Uçtu'ya gidiyoruz. Yol virajlı ama asfalt. Gayet rahat bir şekilde Su uçtu'ya ulaşılıyor. Hemen Şelale'nin sesi kulağınızı dolduruyor. İlk baharın bu ilk günlerinde henüz ağaçlar yeşermemiş. Güneş bu yüzden bizi ısıtıyor. Ama yazın buraların serin olduğu söyleniyor. Sık ağaç yapısında yeşeren ağaçlar güneşe geçit vermezken ve soğuk suyla birlikte yazın burayı serin kılacaktır.

Şelalenin kendisi ve çevreside oldukça güzel doğa manzaraları sunuyor. Bu mevsimde şelaleye yaklaşmak demek ıslanmak anlamına geliyor. 38 metreden dökülen suların çıkartığı su tanecikleri üzerinizi sırılsıklam yapmaya yetiyor. Eğer yakınına gidilecekse yağmurluk ve kaymaz botlar gerekiyor. Ayaklarımda motosiklet botlarım olduğundan kaygan zeminde ilerlemek pek mümkün olmadığından şelaleye çok fazla yaklaşmak mümkün olmuyor.

Offroad içinde güzel ara yollar var. Su uçtu şelalesinden inerken hemen solda toprak yol ayrımı var. 8 Km sonra Alabalık tesisine çıkılıyor. Yol tam offroadluk. Normal araçlar için zorlayıcı yerler var.

Yan kollara bulunan ufak derelerde güzel görüntüler oluşturuyor.


Su Uçtu şelalesinin hemen aşağısında da küçük şelaleler güzel manzaralar oluşturuyor.
Su Uçtu şelalesine farklı bir açıdan bakış.

Yolculuğumuzu benim Yamaha XT600 ve Ertuğ'nun 200cc'lik cross'u ile yaptık. Gezerek görerek gittiğimiz gezinin hem yolu hemde sonucu oldukça tatmin edici oldu.

Cumartesi akşamı Güvenal'da enfes peynir tatlısı yedikten sonra, Pazar sabahı Maviköşe'de kelle çorbalarımızı içerek İstanbul dönüşüne başladık. Bu haftada Türkiye'min güzelliklerin Su Uçtu'yu bu şekilde ziyaret etmiş olduk.

2 yorum:

İpek Kuscu dedi ki...

Canım Biblo'cuğum, sana kocaman bir tavuk pişireceğim ,Murat seni getirmezse ,sabaha kadar havla susma ,tamam mı?

Gezgin Köpek dedi ki...

Biblo mama yemeye devam ediyor. Sadece hafta sonları gezide tavuk ve etgiller serbest :) Valla kızın aklını çelme o da okuyor buraları :D