21 Ocak 2008

Kurumuş Dere Yatağında Yürüyüş

Bu hafta hep merak ettiğim Ballıkayaların üst taraflarına yolculuktu. Ballıkayalar su kaynağı gün geçtikte kururken, Ballıkayaları besleyen su kaynaklarını merak ediyordum. Bu yüzden her zaman Milli Park girişinden değil, vadinin üst tarafındaki tepeden doğru Ballıkayalara inmeye karar verdik. Güzergah şu şekilde belirledim: Vadinin yukarında daha önce gördüğüm kısa dere yatağını izleyip, Ballıkayalar vadisine inmek, oradan da vadi içinden dereyi izlemek ve tekrar tepe tırmanışı yaparak tepe üzerinden 2-3 KM yürüyerek araçıma varmak.

Biblo kızgınlık dönemine girdiği için hassas bir döneminde. Akşamları ağrısı bile olabiliyor. Pazar günü onu götürüp götürmemekte kararsızım ama kıyamıyor onuda geziye getiriyorum. Aracımızı bıraktığımız yerden itibaren vadiye ineceğimiz dere yatağını izliyoruz. Maalesef hiç bir su belirtisi yok. Dere yatağı tamamen kurumuş durumda ya da kurutulmuş durumda.

Yürüdüğümüz dere yatağı çok kısa bir parkur aslında.


Enfes manzaralar var. Ancak suların bir zamanlar buradan akışını ve oluşturdukları şelalenin güzelliğini sadece hayal edebiliyorum. Bu yükseltilerin sonunda hep havuzlar var.

Biblo bu parkuru sevmedi. Onun sevdiği gezi alanları düz ve çayır çimen..Epey mızmızlandı maalesef.

Sonra Ballıkayalar vadisine ve dereye ulaştık ancak Biblo somurtmaya devam ettiği için başta planladığımız parkuru tamamlamadan onun seveceği Ağva-Pınarlı Köyü ile Bağıranlı arasındaki hep gittiğimiz koya gittik. Tabi Biblo orada gayet neşeli bir biçimde gezindi.
Biblo artık gezi seçiyor, istediği türde gezi olmazsa da inatla birlikte kapris yapıyor. Dere yatağından ilerlerken pek çok yerde gelmeyi reddetti. Mecburen kucağıma alıp ve kayalardan aşağı ben indirdim, ya da çıkardım. Aşağı dere yatağına inince de montuma kıvrılıp arkasını dönerek yattı. Hanımefendi parkuru sevmedi ya...Neyse sonunda onu mutlu etmeyi başardık.

Hiç yorum yok: