tag:blogger.com,1999:blog-194660952024-03-19T11:33:28.569+03:00Gezgin Köpek BibloBiblo'yla 7 seneden bu yana beraberiz. İşe beraber gidiyor, tatillerimizi beraber geçiyoruz. Kısaca 365 gün 24 saat beraberiz. Gezmek ise bizim için birer tutku. Yılda bir kere yapılacak tatil yerine , yılın 52 haftasında geziyor görüyor, Türkiye'yi tanıyoruz. Sloganımız ise "Doğayı Sev, Önce Ülkeni Tanı"Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.comBlogger90125tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-50447100414953071072009-05-16T08:03:00.006+03:002010-03-28T19:45:05.818+03:00www.gezginkopek.comYazılarımıza <a href="http://www.gezginkopek.com/">http://www.gezginkopek.com/</a> adresinde devam ediyoruz. <a href="http://www.gezginkopek.com/">Buraya tıklayın.</a><br /><a href="http://www.gezg/"></a><br /><a href="http://www.gezginkopek.com/"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; DISPLAY: block; HEIGHT: 242px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5336287262353738674" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNjAL7iyvyEuKY5RgtuLMPMZrCZorKdaQpGLuwnKePQJYO8E-wvNOYQPcdasAYxFtwidlJyNrKUSreHLHAAgT0nqdxRNO96roYBeulOCtcMmiLZYUwq7RhbL3wN4P2STpxfuKEmw/s400/gezkopekweb.gif" /></a><br /><div>Artık gezilerimizi www.gezginkopek.com yayınlıyoruz. Buraya tıklayarak erişebilirsiniz.<br /></div><div></div><div align="center"><a href="http://www.gezginkopek.com/"><span style="font-size:130%;"><strong>http://www.gezginkopek.com/</strong></span></a><span style="font-size:130%;"> </span><br /></div><div></div>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-3105669649901369592009-04-19T21:13:00.012+03:002009-05-13T01:20:45.113+03:00Menekşe'de Erken Bahar<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOgTPfeepFmczI-vMp_N7FvTnaPm4xINgE6up7_zY47PCrVoeNOdSAASSXGLJLye5bIRqBRqCW-0idiasj_A2S98aAZxVPrVpL7JbJPjO8DF2C0TsyxqVymskRVXktLkJeAJQt4A/s1600-h/DSC_4257.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5330979949758831170" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOgTPfeepFmczI-vMp_N7FvTnaPm4xINgE6up7_zY47PCrVoeNOdSAASSXGLJLye5bIRqBRqCW-0idiasj_A2S98aAZxVPrVpL7JbJPjO8DF2C0TsyxqVymskRVXktLkJeAJQt4A/s400/DSC_4257.JPG" border="0" /></a><span style="font-family:arial;font-size:78%;"> 20.Mayıs.2009 (Yaylanın geçen seneki fotoğrafı)</span></div><p>Kışın başında başlayan kar yağışı ile yayla yolları kimi zaman Nisan ayına kadar kapalı kalırlar. Tabi bu Marmara bölgesi için geçerli. Daha yüksek yaylalarda bu süre daha da uzamaktadır. Kış döneminde kar Biblo ile yürümeyi zorlaştırdığından kışın yayla ziyaretlerini yapamıyoruz.<br /><br />İlkbahar şehirde kolay gelir ama yaylalarda ise bu süreç 30-40 gün daha geç olur. Ağaçların yeşermesi, tüm çiçeklerin açması ancak Mayıs'ın ortasından sonra olur. Bu da yaylanın bulunduğu bölge, rakım gibi etkenlere bağlı olarak değişir. Örneğin Erikli Yaylası'na bahar daha erken gelirken, Sakarya civarına doğru denizden uzaklaştıkça ve rakım arttıkça bu süre daha da uzar.<br /><br />Bu seneki ilk yayla gezi programımızı ablam ve ailesiyle birlikte yapıyoruz. Özellikle yeğenim Deniz'e yayla havasını aldırmak istiyorum. İlk aklıma yine Menekşe geliyor. Menekşe yaylasının gönlümde ayrı bir yeri var. Bu yaylayı Biblo ile beraber tesadüfen motosikletle orman yollarında gezerken bulmuştuk. Sonra adını öğrenmiştik. Ancak henüz vakit erken olduğundan yaylayı yeşiller içinde bulup bulamamakta tereddüt ediyorum. Deniz'in ilk yaylası olacağından en azında Menekşe'lerin açmış olacağını umut ediyorum.<br /><br />Pazar sabahı Opet'te buluşup depolarımızı doldurduktan sonra İlk durağımız Yuvacık Barajı'nın sonunda yer alan Mahir'in yeri. Her zaman olduğu gibi ilk Mahir karşılıyor bizi. Derenin kenarında kahvaltımızı büyk bir keyifle yapıyoruz. Aslında bildiğimiz kahvaltı ortam ve güveçte yumurta ile birleşince gayet keyifli oluyor.<br /><br />Mahir'in yerinden bir kare:<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM4VIxQh5j6egcR4VOlp4rEael3muD-xT9IsDW-X8xXb50M_iIDztw-ip9SdO6jYgEt0Z_ETRZGsGzP385kDb28H2eyyam99HT74ezXtoZ8xeQZ89j0LOm4HD-w6nsyZdNn1QO1Q/s1600-h/DSC_9472.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5335060129122199922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM4VIxQh5j6egcR4VOlp4rEael3muD-xT9IsDW-X8xXb50M_iIDztw-ip9SdO6jYgEt0Z_ETRZGsGzP385kDb28H2eyyam99HT74ezXtoZ8xeQZ89j0LOm4HD-w6nsyZdNn1QO1Q/s400/DSC_9472.JPG" border="0" /></a>Ablam Sofra dergisi dahil üç dergide yazıyor. Aynı zamanda blog'un da da kimi zaman bunları yayınlıyor. Bu yüzden de yemekle ve bununla ilgili her şey dikkatini çekiyor. İşte bunlardan biri Su Değirmenleri. Mahir'in yerinde ve yukarısında köylülere ait su değirmenleri bulunuyor. Değirmenler halen faal. Ağırlıklı olarak bu değirmenlerden mısır unu elde ediliyor. Ablamla su değirmenleri ile epey ilgileniyor ve fotoğraflıyor.<br /><br />Burada kahvaltımızı yaptıktan sonra Menekşe Yaylasına doğru yola çıkıyoruz. Servetiye Cami köyüne kadar ortam yeşilken 800 metreyi aştıktan sonra ağaçlardaki yeşillenme ortadan kayboluyor. İşte o zaman erken davrandığımızı anlıyoruz. Nuray'la ikimizde erken geldik ve yaylanın yeşilini yeğenim Deniz'e gösteremeyeceğimize üzülüyoruz.<br /><br />Bu sefer yaylanın başında durmuyor ve yaylanın ilerisine kadar gidip, gezip dinleneceğimiz bir alan buluyoruz. Çünkü Biblo'nu beli orta ve uzun yürüyüşlere henüz müsade etmiyor. Bugünkü gezimizde fazla yürüyüş yok. Bu sefer zamanımızın büyük kısmını oturmakla geçireceğiz. Alışık olmadığımız bir durum aslında.<br /><br />Biblo ile beraber dinlenirken: </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwQ-B7nSAAQUBbASazZWR4tledKwt64eWo6BAfhO_ncKXCyGseKoM3L5hyGMVDVOqXArWeBnuIZ34zcF6u2b2EI0mqHt73CTexyDGDSRce8mzyiv-CrCH1IVZRUGN7fs4GMx5UVw/s1600-h/DSC_9502.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5330981290862447922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwQ-B7nSAAQUBbASazZWR4tledKwt64eWo6BAfhO_ncKXCyGseKoM3L5hyGMVDVOqXArWeBnuIZ34zcF6u2b2EI0mqHt73CTexyDGDSRce8mzyiv-CrCH1IVZRUGN7fs4GMx5UVw/s400/DSC_9502.JPG" border="0" /></a>Yayla'nın ortasından geçen dere yaylanın beslenmesi için hayati değer oluşturuyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeY7-aUeB8Q1JUJT5rPmNhPBVS8xTBi8vj9QLSsLgyNQT7-ewA-wNJ_zS7uWNKfIiBPgyDt9aEY9UYS-lD-iJ5xg30Sjoegb1pOQGhURl3drinfXHokSvV2atSjWvmTuuJDX-3Nw/s1600-h/DSC_9492.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5330981286173414530" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeY7-aUeB8Q1JUJT5rPmNhPBVS8xTBi8vj9QLSsLgyNQT7-ewA-wNJ_zS7uWNKfIiBPgyDt9aEY9UYS-lD-iJ5xg30Sjoegb1pOQGhURl3drinfXHokSvV2atSjWvmTuuJDX-3Nw/s400/DSC_9492.JPG" border="0" /></a> Biblo kısa kısa yürüyüşler yapıyor. Bazen dayanamıyor otlar üzerinde yuvarlanıyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMhEqzps5n0ahMRyrQAvidytZeWTe-DKsrWVYzSKtd64CEZX69nQy_RGVA5yTpJUf6CrQQr16ank9bqDOvbIRLCm7WTwhG5JJOCVOyBJE1_N-CZ6QSAhPycrAMcdExToK65mY23A/s1600-h/DSC_9479.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5330981287983774002" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMhEqzps5n0ahMRyrQAvidytZeWTe-DKsrWVYzSKtd64CEZX69nQy_RGVA5yTpJUf6CrQQr16ank9bqDOvbIRLCm7WTwhG5JJOCVOyBJE1_N-CZ6QSAhPycrAMcdExToK65mY23A/s400/DSC_9479.JPG" border="0" /></a></p>Bu sefer farklı olarak yaylanın akan deresindeki su miktarının azalmasıydı. Menekşe Yaylasının başında suyu biriktirmek amacıyla bir çukur kazılmış. Bu yüzden de yaylanın ortasından akan dere bu mevsime göre cılız akıyor. Doğa'ya yapılan bu müdahale sonucunda derede yaşam zora girmez umarım. Bu dere sadece kurbağaların olduğu değil pek çok canlıyı barındırıyor. Geçen sene geldiğimde Semender'e de rastlamıştım.<br /><br />Yaylanın temiz havasını solumak, taze otlarında henüz çıkan menekçeleri karelemek güzel.. Bu yüzden de zaman nasıl geçiyor anlamıyoruz. Hava kararmadan İstanbul'a dönmek için çok da geç kalmadan geri dönüyoruz. Biblo bu gezimizde çok da gezemedi ama temiz havada otların üzerinde uzanmak ona iyi geldi. Her geçen iyi olan Biblo ile bu dönemde yaptığımız gezilere devam edeceğiz.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-89584699742595773802009-04-07T21:25:00.005+03:002009-04-23T01:54:39.555+03:00Küre Dağları'nın Mağaraları<p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFd4uwWD5pTc88xR5CaDAoTUB6iG851TnqRVYO-NGQlkAYXwVE6ggVjyxnVBivChS3B7JJhZAaphnCGw2kcmU_Otf6ce6__SD_ldMHEcxqaCsWJAilVs5qtygLew8WtTVS9_fCAQ/s1600-h/ANN_0022.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327603638242887346" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 268px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFd4uwWD5pTc88xR5CaDAoTUB6iG851TnqRVYO-NGQlkAYXwVE6ggVjyxnVBivChS3B7JJhZAaphnCGw2kcmU_Otf6ce6__SD_ldMHEcxqaCsWJAilVs5qtygLew8WtTVS9_fCAQ/s400/ANN_0022.JPG" border="0" /></a><br />Kış boyunca biriken dağlardaki Karlar erir, şelaleler çoşar, kimi ağaçlar tomurcuklanır, kimisi çiçeklenir, yaylalar yeşermeye başlar..Doğa'nın uyanmasıyla Biblo da bu aylarda kıpır kıpır olur, yerinde duramaz. Ancak 2009'un ilkbaharını biraz daha yavaş karşılamak zorunda kaldık. Çünkü Biblo'nun belini incittik. Biblo yürümekte zorlanırken bizim de hareketlerimiz kısıtlandı. Biblo'nun iyileşebilmesi için hareketsiz durması, merdiven inip, çıkmaması gerekiyordu. Bu yüzden pek çok yerde kucaklarda hatta sepetinde taşıyarak geçirmek zorunda kaldık. Ancak önceden planlanan Kastamonu Pınarbaşı gezimizi ertelemedik. Veterinerimiz Feridun Bey'in de izni ile Biblo ile Kastamonu'ya doğru yola çıktık. </p><p><strong>Gezi Künyemiz:</strong><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpbBbX_BrsIeNIBlFoDMUuwEIn4eIVmfatqOuaOw0rYWgomHEUlIYR9NtvH9H7QH4tQaIA7TAJwyD2xLmY0blifTXONsNBTEPCF0iMTuqB2rX1PwWilxUiu6Wlwg1_skdVKVRM3g/s1600-h/Pinarbasi_Harita.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327641508862747122" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 384px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpbBbX_BrsIeNIBlFoDMUuwEIn4eIVmfatqOuaOw0rYWgomHEUlIYR9NtvH9H7QH4tQaIA7TAJwyD2xLmY0blifTXONsNBTEPCF0iMTuqB2rX1PwWilxUiu6Wlwg1_skdVKVRM3g/s400/Pinarbasi_Harita.jpg" border="0" /></a><br /><strong>Gezi Organizasyonu: </strong>ASPEG (Anadolu Speoloji Grubu)<br /><strong>İstanbul'a Uzaklık: </strong>450 KM<br /><strong>Gezi Tarihi :</strong> 4-5-6 Nisan 2009<br /><strong>Konaklama Yeri:</strong> Paşa Konağı (<a href="http://www.pinarbasim.com/">www.pinarbasim.com</a>) Tel: 0-366-771 33 75<br /><br />Son olarak 2008 Aralık'ta gelmiş, burada ASPEG (Anadolu Speleoloji Grubu) ile tanışmıştık. Sonra mağaracılık adına yaptıkları hoşumuza gidip bizde ASPEG'li olmak istemiş ve Ali Yamaç'ın da gayretiyle gruba dahil olmuştuk. Tamamladığımız eğitimlerden sonra, mağaracı olarak ilk gezimizi yine Pınarbaşı'na yaptık. 4-6 Nisan tarihlerini kapsayan üç günlük bu gezimizde Küre Dağları Milli Parkı ve civarında yeni mağara keşifleri yaptık.<br /><br />Yine tarihi Paşa Konağın'da konaklıyoruz. Erdoğan Avcı'nın sahibi olduğu Ahmet Abi'nin işlettiği Paşa Konağı'nda Cuma akşamı Ahmet Abi şömine ateşini yakmış bizi karşılıyor. Safranbolu'nun bükmesi ve kuyu kebabından sonra şömine karşısında Ahmet Abi'nin çayını yudumlayarak tüm yol yorgunluğumuzu atıyoruz. </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAUBLu8v1qdPnRVnG1BALuuYAcKWUlusSuPUyq-XtLAkB7n23ha5Wd7fOKZth3uf2UzNnkRH8JHBQufO19calOL6EHzyfe8DHe2tumeceutPOx5-uEXYbQU1E8h9rVX7w6SK8OSQ/s1600-h/ANN_0125.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327609047504298594" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 268px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAUBLu8v1qdPnRVnG1BALuuYAcKWUlusSuPUyq-XtLAkB7n23ha5Wd7fOKZth3uf2UzNnkRH8JHBQufO19calOL6EHzyfe8DHe2tumeceutPOx5-uEXYbQU1E8h9rVX7w6SK8OSQ/s400/ANN_0125.JPG" border="0" /></a> Ertesi gün Biblo yürüyemediği için beraber konakta kalıyoruz. Grup ise mağara keşifleri için hazırlıklarını tamamlayarak yola çıkıyor. İki gruba bölünen ekipten biri İntürbesi mağarasını bulmak için, diğeri ise köylü rehber eşliğinde yeni keşifler için kanyon civarına gidiyorlar. Onlar keşif yaparlarken ben Biblo ile zaman geçirirken zaman zaman çevredeki kuşları fotoğrafladım. Öğlene doğru ise Biblo ile güneş altında, derenin sesi ve kış cıvıltıları ile ruhumuzu dinlerdik.<br /><br />Yeni aldığım 70-300 objektifim ile çektiğim kuş karelerinden bir tanesi :<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNQVtjF8zVikk4ZJOsUyUQr_h6PXkiqADMRkRc1OvPOoq_XEobQZ0l_NJ6kD45GiEBuSXBBb5sFQXVG9Jj9GWwgka5VdGW8_udZwYI0EmKRw2XAx8Az6Qy8_GRAmTiaOngK_Mi4w/s1600-h/kus01.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327616893373325282" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 368px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNQVtjF8zVikk4ZJOsUyUQr_h6PXkiqADMRkRc1OvPOoq_XEobQZ0l_NJ6kD45GiEBuSXBBb5sFQXVG9Jj9GWwgka5VdGW8_udZwYI0EmKRw2XAx8Az6Qy8_GRAmTiaOngK_Mi4w/s400/kus01.jpg" border="0" /></a><br />Öğleden sonra ilk dönen grup Ali Yamaç'ın grubu. Ama elleri boş...Gidilen rotada mağara bulunamıyor. Murat'ın grubu ise mağaranın yerini bulmuş olarak dönüyorlar. İntürbesi mağarasının yerini uzun uğraşlar sonunda Nuray ile Engin bulmuş. Hatta ilk bölümün ölçümleri bile almışlar. Lakin iş bitmemiş..Yanlarında iniş malzemesi olmadığı için alt salona girememişler. Yarın tekrar gidilip 5-6 metreden inerek mağaraya devam edilecek. Ben olup bitenleri ise keyifle dinliyor aynı zamanda akşam yemekten sonra bilgisayara aktarılan fotoğraflardan izliyorum. Herkes kendinden bir şeyler ekliyor. Sohbet edilirken bir yandan da bilgiler tazeleniyor. Yarın ben de bu mağaraya girecek ve aşağı inerek mağaranın devamlılığına bakacağız. Bu arada heyecan dorukta, ilk defa turistik olmayan bir mağaraya mağaracı olarak giriş yapacağım. </p><p>Biblo'yu aslında konakda yalnız bırakma konusunda tereddüt içindeyim ama durumu değerlendirerek konakda odamızda bırakmaya karar veriyoruz. Bu sayede yerinde kıpırdamadan daha çok dinlenecek. Üstelik biz yokken Ahmet abi arada sırada göz kulak olup, sobayı odunla besleyip odanında sıcak durmasını da sağlayacak. </p><p>Burada mağaraların yerleri ve konumları hakkında bilgi vermiyorum. Çünkü pek çok defineci bu mağaraları bulurlarsa talan edecekler ve doğal güzelliklerini bozacaklar. Definecilerin bir şey bulabildiklerini sanmıyorum ama verdikleri zarar onarılamayacak boyutlara varabiliyor. Mağaracılık hakkında pek çok bilgiye ve keşfettiğimiz mağaralar ile ilgili bilgilere <a href="http://www.aspeg-tr.org/">http://www.aspeg-tr.org/</a> sitesinden erişebiliniyor.</p><p>İntürbesinde kalan kısmı tamamlamak üzere 6 kişilik bir ekip olarak yola çıkıyoruz. Dik tırmanıştan sonra mağara girişinde tulumlarımızı giyerek ilk mağarama dalıyorum. Oldukça keyifli. Havası bile hoşuma gidiyor. Lumi ile sol taraftaki en aşağı kola dalıyoruz ama devam etmediğini görünce geri dönüyoruz. Bu arada Murat ve Arda aşağıya iniş için gerekli emniyetleri alarak merdiveni hazır hale getiriyorlar. </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8E56mcZ9xIeLQMFjRwgb6Ucr8sgfrknFOKL9J2IQLGTN53xKSXqqGJbP0EufudtZHyqH-1FLU91kaarXAyqgceOuL0fOwmVvGKtXoNKFaDWy-d_ah_7ePU9DNFqHnBZq2OHL3OQ/s1600-h/SS854027.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327616895375225986" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8E56mcZ9xIeLQMFjRwgb6Ucr8sgfrknFOKL9J2IQLGTN53xKSXqqGJbP0EufudtZHyqH-1FLU91kaarXAyqgceOuL0fOwmVvGKtXoNKFaDWy-d_ah_7ePU9DNFqHnBZq2OHL3OQ/s400/SS854027.JPG" border="0" /></a> Mağara kostümü içinde benim ilk mağara fotoğrafım :<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8cDiQdXEQZKR2cr2cFxYNLchZaF3dBIw4BrtgTVtcIpE0Kls2BNB4zSeuEAd7JYCIXviPfqh9Kp2XJt0iM4orFxORm2-4vmimWOpnUw1ZyZt5d7EUCAt2wvTf7JOvtleAV6zqAA/s1600-h/SS854060.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327618786439308994" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 299px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8cDiQdXEQZKR2cr2cFxYNLchZaF3dBIw4BrtgTVtcIpE0Kls2BNB4zSeuEAd7JYCIXviPfqh9Kp2XJt0iM4orFxORm2-4vmimWOpnUw1ZyZt5d7EUCAt2wvTf7JOvtleAV6zqAA/s400/SS854060.JPG" border="0" /></a></p><p>Arda ve Murat merdiveni döşerken bizde mağarada inceleme yapmaya çalışıyoruz. Yanımızda alkol tüpleri var. Eğer bulabilirsek bulduğmuz böcek türlerini tüplere koyuyoruz. Bu bilgiyi biyologlar için topluyoruz. Çünkü ilk defa bu şekilde incelenen bu mağaralarda yeni tür bulma olasılığı her zaman var. Ayrıca bunlar mağara yaşamı hakkında da bilgi veriyor. </p><p>Merdiven'den aşağı iniyoruz ama mağara umduğumuz gibi çok da devam etmiyor. İleri devam eden bir kol kısa bir süre sonlanıyor. Murat ve Lumi ölçümleri alarak mağara kayıtlarını oluşturuyorlar. Ölçüm dediğimiz uzun bir metre ve eğim ölçerli pusula ile yapılıyor. Durak noktaları belirlenerek alınan bu ölçümler dönüşte bilgisayara kayıtları yapılıp, çizimleri oluşturuluyor. Birazda görsel hafıza ile mağaranın şekli ortaya çıkıyor.<br /><br />Emine eğim ölçerli pusula ile ölçüm yaparken :</p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFiq4ETa9blg3V1SDXVcpF0No8NejeB1t3R7_TK4cXUD84Q88zDXQstz2SBDVR12DGUVnV5GOF9RWiCUVCmQxV3UPlI5QNhHSVESOO1fSSXOigzq2Ju4eoL__Qibcjoir04-cOmg/s1600-h/DSCN5047.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327625623859863010" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFiq4ETa9blg3V1SDXVcpF0No8NejeB1t3R7_TK4cXUD84Q88zDXQstz2SBDVR12DGUVnV5GOF9RWiCUVCmQxV3UPlI5QNhHSVESOO1fSSXOigzq2Ju4eoL__Qibcjoir04-cOmg/s400/DSCN5047.JPG" border="0" /></a>Dönerken önümüzde köylü, elinde geyik boynuzları hızlı hızlı gidiyor. Sanırım elindeki boynuzlardan ötürü çekinmiş olacak ki, hızlı hızlı gidiyor. Sonra sesleniyor ve selam veriyoruz. Boynuzları orman da bulmuş. İlk önce ölen bir geyiğin boynuzları sanıyoruz ama sonra erkek geyiklerin her sene bu boynuzları döktüklerini ve her sene yeni bir kırılıkla boynuzu tekrar çıkardığını öğreniyoruz. Yani boynuz üzerindeki dallar geyiğin yaşını hesaplamamızı sağlıyor.<br /><br /><p>Genç mağaracı Tuna'ya boynuz yaparken: <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3XplGL9ZprejpCxpD5mJZqWcN0C510RgVsWqMO3JBeJyJSaPzzQ5kUjtcjWJVh0SjDedZdkwb8gohp5Y7Qm0ecI5fubScAzcYv3GN1A7fNIzMRroaWGX0BBgRTG9IHjWCZ5RT-g/s1600-h/SS854075.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327618788573590642" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3XplGL9ZprejpCxpD5mJZqWcN0C510RgVsWqMO3JBeJyJSaPzzQ5kUjtcjWJVh0SjDedZdkwb8gohp5Y7Qm0ecI5fubScAzcYv3GN1A7fNIzMRroaWGX0BBgRTG9IHjWCZ5RT-g/s400/SS854075.JPG" border="0" /></a><br />Konağa geri döndüğümüzde Biblo'yu daha dinlenmiş olarak buluyorum. Nuray diğer grupla Atak mağarasından halen dönmemiş. Atak mağarası zorlu bir mağara. Amaç bir kolun devam edip etmediğini kontrol etmek. Bu kolun farklı bir noktada yüzeye çıkış yapılacağından şüphe ediliyor. Daralları bol bol bulunduğu, büyük bir zaman sürünerek geçirilen keyifli mağaralardan. Ekip akşam üstü geri dönüyor. Yorgunlar ama bir o kadar da keyifli. Şüphe edilen kol sonuç vermiş ama mağara da geçirdikleri 5 saat sonunda mağaraya doyuyorlar. Hepsinin tulumları baştan aşağı çamur içinde. İlk işleri ise derede tulumlarını temizlemek.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglPkCFXML_UQDTug3KPZ2zDalJyZRGpwF-BRjs9PrLd9hPWaHaN1mWYqoRPgjjLsCBCszYMACgkoXRfJCMpJeTht9QbuQqTqZSE8hO6XQd6NDKA4cwcg19-GHurWLWbwRIh9FPtQ/s1600-h/ANN_0113.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327625624918688850" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 268px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglPkCFXML_UQDTug3KPZ2zDalJyZRGpwF-BRjs9PrLd9hPWaHaN1mWYqoRPgjjLsCBCszYMACgkoXRfJCMpJeTht9QbuQqTqZSE8hO6XQd6NDKA4cwcg19-GHurWLWbwRIh9FPtQ/s400/ANN_0113.JPG" border="0" /></a><br />Pazartesi günü ise planımızda Buzluk mağarası var. Orman içinde 1 saatlik yürüyüşle eriştiğimiz Buzluk hepimizi büyülüyor. Mağara'nın doğalında olan sarkıt ve dikitlerin dışında, mevsimsel olarak oluşan buzul dikitlerin oluşturduğu manzara oldukça etkileyici. Grup'da bulunan Ender Usuloğlu tarafından ilk defa ölçülen ve isimlendirilen bu mağaranın bu halini ekipten ilk defa bu şekilde bizler görüyoruz. </p><p>Sami'nin çektiği karelerden seçmeler:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHBBeg6nvp_rI9iRNi4f1ymm5hTY6g6HU7NhV5wMCxAR8X7_PCoG7EOmgrEXFedLoJTRWYbmqdEgE81rABvxoj3jx_AhncAxtk6uVM1TXddQMp1AjqXcW8r7arRtppWbF02xl6dA/s1600-h/DSC_1016.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327629156441632802" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 268px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHBBeg6nvp_rI9iRNi4f1ymm5hTY6g6HU7NhV5wMCxAR8X7_PCoG7EOmgrEXFedLoJTRWYbmqdEgE81rABvxoj3jx_AhncAxtk6uVM1TXddQMp1AjqXcW8r7arRtppWbF02xl6dA/s400/DSC_1016.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTjiTGCfj1qwMa_b_OamCCCaAoVnpWvJkt2NEAneKQL1W79Mq-i0a004zPBRZ-qG8CMiwnKJB1nV59QWOWeCKPzowrg2eF0HYj_Tjkam70qdGGweVi8wmscLHmanqK1aN4SWsvUw/s1600-h/DSC_0989.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327629157365027410" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 267px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTjiTGCfj1qwMa_b_OamCCCaAoVnpWvJkt2NEAneKQL1W79Mq-i0a004zPBRZ-qG8CMiwnKJB1nV59QWOWeCKPzowrg2eF0HYj_Tjkam70qdGGweVi8wmscLHmanqK1aN4SWsvUw/s400/DSC_0989.JPG" border="0" /></a> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirfAu_ly5AcB8mJSOSvmQl3N7gxxfBFGwXTCbgDUMg4ON2RAmYYv7GG0CvAFPjPhMXAM5EBSMqRJxWph9sz096-i9H6UkE1wvyqN0EOVjT9ThQfx5Z6XKXhxCZdQhpY5SA6tMy-Q/s1600-h/DSC_0927.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327629155087590514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 267px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirfAu_ly5AcB8mJSOSvmQl3N7gxxfBFGwXTCbgDUMg4ON2RAmYYv7GG0CvAFPjPhMXAM5EBSMqRJxWph9sz096-i9H6UkE1wvyqN0EOVjT9ThQfx5Z6XKXhxCZdQhpY5SA6tMy-Q/s400/DSC_0927.JPG" border="0" /></a><br />Bu etkileyici mağara gezimizden sonra hava kararmadan İstanbul'a doğru yola çıkıyoruz. Tabiki Safranbolu'nun yine o güzel yemeklerinin tadına baktıktan sonra...</p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-83813799237375364422009-03-22T21:41:00.000+02:002009-04-17T01:23:27.985+03:00Akarsular Gürül GürülBu sene dağlar daha iyi yağış aldı. Kışında normal seyrinde gitmesiyle Şelaler ve Yaylalar mevsimi diye adlandırdığımız İlkbahar'da gelmiş oldu. 22 Mart Pazar günü hem dağlardaki kar durumuna bakmak hem de Yuvacık-Kullar bölgesini ziyaret etmek için Mahir'in Yerine doğru yolumuzu tuttuk. Mahir'in bu bölgedeki en güzel yerlerden biri... Mahir kendisi doğrudan müşterileriyle birebir ilgilenir. Sabah kahvaltısını ve köy yumurtasını mutlaka deneyin.<br /><br /><strong>Gezi Künyemiz:</strong><br /><strong>Tarih:</strong> 22.Mart.2009, Pazar<br /><strong>Alınan KM: </strong>208 KM<br /><strong>En Yüksek Rakım:</strong> 1,027 metre<br /><br />Ve yine Haritamız: (Geçen seneki GPS Kaydı)<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLZCAU5Z6MV46z_rU9BCfRCF56O7Hh8U2W2atvNq-AH9zIYN6Qe1m9qQrG9cwTKsj6ah6M3KRCtUeTR9EBuSqG1HieRIBkTqtd-JHhfaV4pr8RvE_3_gX_7UOgtHTyc3JDuH6BYA/s400/aytepe"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 389px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLZCAU5Z6MV46z_rU9BCfRCF56O7Hh8U2W2atvNq-AH9zIYN6Qe1m9qQrG9cwTKsj6ah6M3KRCtUeTR9EBuSqG1HieRIBkTqtd-JHhfaV4pr8RvE_3_gX_7UOgtHTyc3JDuH6BYA/s400/aytepe" border="0" /></a><br />Yuvacık barajına geldiğimizde barajın doluluk oranının gayet iyi olduğunu görüyoruz. Karların tamamen erimesiyle baraj tamamen dolacağa benziyor. Geçen sene aynı zamanda baraj bu seviyeyi görememişti. Önce Mahir'in yerinde kahvaltı molamızı veriyoruz. Niyetimiz çevreye bakınmak ve tüm günümüzü burada geçirmek. Havalar yeni ısındığından henüz ortam kalabalık değil. Böylesi de ideal olanı. Yazın ana baba olan bu yerleri sakinken ziyaret etmek çok daha keyifli.<br /><br />Geçen Sene de yine bu zamanlarda bu bölgeye bir kaç kez gelmiştik. İstanbul'a yakın olması, güzel doğası ile bu bölge oldukça ilgimi çekiyor. Kanyonları,yaylaları, akarsuları, Karadeniz göçmeni yöre halkı ile gelinesi yerler. Geçen seneki yine bu zamanlarda <a href="http://superbiblo.blogspot.com/2008/03/aytepe-meneke-yaylas-yolu.html">Aytepe-Menekşe Yaylası Yolu</a> başlığı altında buraları yazıp çizmiştim.<br /><br />Kahvaltımız gelirlen zaten çok da tanıdık olan çevreden bir kaç kare foto alıyorum. Biblo halinden memnun tahta köprü ne kadar sallansada karşıya geçiyor. Altından akan sular şimdilik onun için seyirlik...Biraz daha havalar ısınıp, suların hızı azalınca atlamaya cesaret edecektir.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDxrP48JvlPTSKohJDawGpIZZbRKBH4246UMjDu9Dt2sCn1dr3xVZOE5-OuUQnB5Rw_LNk5aj0B24K89diJeY3DCSdPUn4wJL0YWR6bc5HdooEN_q52A2Cj-SDK9ZPG3Ke8S23Kg/s1600-h/DSC_9343.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325408086887151810" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDxrP48JvlPTSKohJDawGpIZZbRKBH4246UMjDu9Dt2sCn1dr3xVZOE5-OuUQnB5Rw_LNk5aj0B24K89diJeY3DCSdPUn4wJL0YWR6bc5HdooEN_q52A2Cj-SDK9ZPG3Ke8S23Kg/s400/DSC_9343.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6xNiMHC86OMeoGKfpGt2oRHKnUJ-Hlxn2fodbLyMex2KgGqydnsDPvUkFxJVLlZE9cqSmSIZpM0jUycTzL1UbDpofBwrqGmuQoSsQSUBstpIU9rzKcpbj6TGUKnYrYJDkk2I1lw/s1600-h/DSC_9356.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325408085920856930" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6xNiMHC86OMeoGKfpGt2oRHKnUJ-Hlxn2fodbLyMex2KgGqydnsDPvUkFxJVLlZE9cqSmSIZpM0jUycTzL1UbDpofBwrqGmuQoSsQSUBstpIU9rzKcpbj6TGUKnYrYJDkk2I1lw/s400/DSC_9356.JPG" border="0" /></a><br /><br />Kahvaltımızı keyifle yaparken yol durumu hakkında Mahir bize bilgi veriyor. Henüz bıcak (dozer) yola girmemiş. Gölge yerlerde ise kar kalınlığı halen 50 cm üzerinde olabildiğini Ormancılar söylemiş. Bu yüzden de dozer karın incelmesini bekliyormuş.<br /><br />Kahvaltımı sonrasında Aytepe'ye doğru yöneliyoruz. Servetiye Cami'nden doğru yukarı giden yolda ve kenarlarda kar bulunmuyor. Ancak Orman Kontrol noktasına ulaştıktan sonra karla karşılaşabiliyoruz. Erime başlayınca karla pelte halinde..Biblo durumu görünce inmek bile istemedi. Bizde karşı yamaçta Aksığın ve Tepecik köylerini ve onlara bağlı mahalleleri fotoğrafladık.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiytSMesKvuOEejPI1IaME2UOCs8nDYktozpIX90hq3LNq9dgrRW90ZJhQWBl5w9TRdBwr5CbB8FlOQxvMa-u4QAs-1Juqk-NxNG-s2YVEaWJW0XEYEv1qI9SfvrckCtuJOMkGuNQ/s1600-h/DSC_9371.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325411044210269538" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiytSMesKvuOEejPI1IaME2UOCs8nDYktozpIX90hq3LNq9dgrRW90ZJhQWBl5w9TRdBwr5CbB8FlOQxvMa-u4QAs-1Juqk-NxNG-s2YVEaWJW0XEYEv1qI9SfvrckCtuJOMkGuNQ/s400/DSC_9371.JPG" border="0" /></a><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnDbIaaIoziOy9r_ZpH9XjpbBxAZPLyQVMrt0oJ4Xp1hNLZkwIpKuIYd7irUiLWrU9AVtTHg2cKcshr_5yLNMrMSJQv9zVasIB3cWHg8OOWC8OZfb2Yeoqk8CT5XrylWvVK579aw/s1600-h/DSC_9380.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325411041137426210" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnDbIaaIoziOy9r_ZpH9XjpbBxAZPLyQVMrt0oJ4Xp1hNLZkwIpKuIYd7irUiLWrU9AVtTHg2cKcshr_5yLNMrMSJQv9zVasIB3cWHg8OOWC8OZfb2Yeoqk8CT5XrylWvVK579aw/s400/DSC_9380.JPG" border="0" /></a>Tekrar Mahir'in yerine geri döndükten sonra dere boyunca yürüyüşe geçtik. Yerinde duramayan Biblo anı bekliyordu ve hepimizden önce atıldı. Biblo'da artık defalarca geldiğimiz buraları iyice ezberledi. Dönüş yolunda gözümüze ilişen küçük şelaleyi de fotoğraflamayı unutmadık.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKAA6zzFgbCyeNEfuKJgHOdkEtciNfrkA96j4LKJe_o0XRgTLaCW8xycrsdVFZ7DsMyvq0rqafQnUy7YLpbxZoHuyEjvUHVB0b_WjpyePCRNdsq5PtIi2zo8aAGLpp6qKQOfVGWA/s1600-h/SS853877.JPG"></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg74ky-PPNC4Z9J5NCTz6VT19asDvrBYOibZbV3O0NpIe7QVatFM0E8uA7b-daak3Q9hwVI_530xZhHKhYaqwn3DFHimJcyASaTgBlUt3Ot7WXuZD5Y0URNzWUDivCKy4F3e9eM2g/s1600-h/SS853862.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325415472771101618" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg74ky-PPNC4Z9J5NCTz6VT19asDvrBYOibZbV3O0NpIe7QVatFM0E8uA7b-daak3Q9hwVI_530xZhHKhYaqwn3DFHimJcyASaTgBlUt3Ot7WXuZD5Y0URNzWUDivCKy4F3e9eM2g/s400/SS853862.JPG" border="0" /></a><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW1pZpQCEdEhnUjnNWWt5xWDpVJ8HOwPDfzLLSZ0gcD2YskkESrnYLwemKZEAW_lGDHfutKVCKJj6ov2UyOyxhI7PELrXOCtDwQhGrM-UA3yw9B5lyK2God5hz4uhLY4QYyzppNg/s1600-h/SS853876.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325416398072737554" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 299px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW1pZpQCEdEhnUjnNWWt5xWDpVJ8HOwPDfzLLSZ0gcD2YskkESrnYLwemKZEAW_lGDHfutKVCKJj6ov2UyOyxhI7PELrXOCtDwQhGrM-UA3yw9B5lyK2God5hz4uhLY4QYyzppNg/s400/SS853876.JPG" border="0" /></a><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE1GeqnCN3WcC5cmrp9p24nV7z72Pog7hyphenhyphenRgAlnfrpqlIRZMLvs_jL8TH9PGt7ctX2bBorKqFPoHHWASAuTuaPrf-kSs3OBTelG-bfQ6HYCMXiwGUoNqESd8y5Hz4KYURy82H_Jg/s1600-h/SS853869.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325416392414192722" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE1GeqnCN3WcC5cmrp9p24nV7z72Pog7hyphenhyphenRgAlnfrpqlIRZMLvs_jL8TH9PGt7ctX2bBorKqFPoHHWASAuTuaPrf-kSs3OBTelG-bfQ6HYCMXiwGUoNqESd8y5Hz4KYURy82H_Jg/s400/SS853869.JPG" border="0" /></a><br />Bu bölge Nisan ve Mayıs aylarında çok daha güzelleşir. Etraf yeşerir, karlar erir ve işte bu dönemde özellikle yaylalarını ziyaret etmek şart. Menekşe yaylasında Menekşe tarlalarını görmek, İnönü Yaylasında ortasından akan derede ayakların üşüyünceye kadar suda tutmak... </div>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-35778371816741548772009-03-14T20:41:00.000+02:002009-03-26T01:26:56.321+02:00Ballıkayalar'da TIT Egitimi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8NKdx4oj-mF5rnASKPwcKp08Em_6DnwQo0zcW0sX09WzaToOxcuF3XMQNswaScHD0pEMmpTNMFJqu78XCDbksja-kdjjVb5rEfw__Tud4fdZ_QLqESj4lUKfw7NzvBP1aY0qdqg/s1600-h/SS853805.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5317227779202711650" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8NKdx4oj-mF5rnASKPwcKp08Em_6DnwQo0zcW0sX09WzaToOxcuF3XMQNswaScHD0pEMmpTNMFJqu78XCDbksja-kdjjVb5rEfw__Tud4fdZ_QLqESj4lUKfw7NzvBP1aY0qdqg/s400/SS853805.JPG" border="0" /></a><br />TIT yani Tek İp Tekniği. Daha doğrusu iple tırmanış ve iniş eğitimi aldık bu hafta sonu. Tuzla'da otururken sakin olduğu dönemlerde sık sık ziyaret ettiğimiz Ballıkayalar'da bu sefer eğitim için bulunuyorduk. ASPEG grubumuz tarafından düzenlenen bu eğitimde amaç dikey mağaralara tek iple iniş ve çıkış yapabilmek. İlk temel eğitimlerimiz ardından ilk gerçek kaya üzerinde yapacağımız bu eğitim epey heyecan vericiydi.<br /><br />Ballıkayalarda pek çok hazır tırmanış rotası bulunmakta. Hemen vadinin girişinde bulunan sağda ve solda yer alan kaya yapısı eğitime oldukça uygun. Özellikle İstanbul'a yakınlığı yüzünden kaya tırmanışı için çok kullanılan bir alan. Biz eğitim için soldaki kayaları tercih ettik. Ballıkayalara geldiğimizde kaya eğitimi alanları görüp imrenirdim. Şimdi ise sıra bizde...Bu sefer o kayalardan biz sallanacağız.<br /><br />Eğitmenimiz Barbaros eğitim duyurusunu herkese gönderdiğinde Cuma akşamından kamp kuracağını yazıyordu. Yedi göller kampından bu yana neredeyse dört ay geçmişti. Bu yüzden kamp için can atıyordum. Lakin Cuma günü Bursa'da olacağımdan katılmamız zordu. Bu yüzden kampa Cumartesi sabahtan katılmaya karar verdik. Barbaros ise benim gibi çadırlı kamp yaparak bir stres atmak istiyordu. Yağmur yağsa da gök insede ben gideceğim demişti ve gittide. Yağan yağmura rağmen Barbaros, Ali Yamaç, Engin ve Tuğba o gece Ballıkayalar'da çadırlı kamp yaptılar. Geceleyin Barbaros'dan gelen telefon kampın ne kadar eğlenceli geçtiğini anlatmaya yetiyordu.<br /><br />Cumartesi sabah biraz geçde olsa kamp alanına ulaştık. Ali Yamaç her zamanki o kendine özgü takılmalarıyla önce Biblo ile sonra bizimle selamlaştı. Hep dediğim önce Biblo sonra biz.<br /><br />Kamp alanında Biblo kucağımdayken;<br /><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCtYljql2kcWfNWn8AdJWjTgRK-1YNxLZ9pIkWG8-JQCrU7M5TEBtvILwZVUXJWpUw5rYxSCgR0TEH3GDGi_ndDq9kQ0m0evOdNL4u21_eQvSyY8XUr3mlb6KW6rNdePfjP8X3FA/s1600-h/SS853776.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5317227774149129842" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCtYljql2kcWfNWn8AdJWjTgRK-1YNxLZ9pIkWG8-JQCrU7M5TEBtvILwZVUXJWpUw5rYxSCgR0TEH3GDGi_ndDq9kQ0m0evOdNL4u21_eQvSyY8XUr3mlb6KW6rNdePfjP8X3FA/s400/SS853776.JPG" border="0" /></a><br />Hep beraber çayımızı yudumlayıp kahvaltımızı yaptıktan sonra eğitim alacağımız noktaya hareket ediyoruz. Ali Yamaç gece karanlıkta yürürken düşüp ayağını incittiğinden onu kamp alanında bırakıyoruz. İlk önce gelmeye yeltendiyse de yağmurla birlikte kayganlaşan zeminde riskli olabileceğinden vazgeçtik.</div><br /><div>Eğitim noktamızdan Ballıkayalar Vadisi manzarası:</div><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigUb8FE8uiQquIOqNrJpZp1bKtJ30xOS58m1jagCXUuVi8FXtiBe6Oh5x3AtZFa25IOuedbtytZostxQ1Takrna-lWYPaPJnsWTjZg8lxUXlHMTF3bWHQbUSinkVIn0j_goncJDg/s1600-h/SS853784.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5317227773778313554" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigUb8FE8uiQquIOqNrJpZp1bKtJ30xOS58m1jagCXUuVi8FXtiBe6Oh5x3AtZFa25IOuedbtytZostxQ1Takrna-lWYPaPJnsWTjZg8lxUXlHMTF3bWHQbUSinkVIn0j_goncJDg/s400/SS853784.JPG" border="0" /></a><br />Eğitim alacağımız kaya yaklaşık 25 metre yüksekliğinde. Barbaros her şeyi emniyete alıp eğitime başladı ama biz aşağı baktıkça "Acaba dönsek mi?" esprisini yapmadan edemedik. Hele hele bizden daha tecrübeli Engin aşağı bakıp "Ben burdan inmem" diyince biz iyice yıkıldık.. Soluklu konuşan Engin meğersem bu ipten inmem, diğerinden inerim anlamında söylemiş. Diğerinin girişini daha çok beğenmiş. Hani bizde bahane aramıyor değiliz. </div><div></div><br /><div>Eğitimi Nuray ve Ben alıyoruz. Engin ise daha ağırlıklı pratik yapıyor. Tuğba ise misafir sanatçı. Bize moral desteği veriyor. Barbaros "Kim geliyor?" sorusuna ben hemen "Nuray" diye cevap veriyorum. Eee bayanlar önden. Ne kadar geciktirirsem o kadar cesaretlenirim diyorum. Aslında aşağıdaki fotoğrafı çekeren kendimi emniyete alıp iyice kendimi salarak çektim, ama yine de ip heyecan yaratıyor.<br /><br /></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXCy52pluIc1a3D70bEoNefFKIlZA9YCo0ZP-8vrFD9Qd_a9uK-ryHp_Q3OEuGh5_0zQ7KLMDgBfFZ_ORFJUGojffn_4CvQ3B9RHg5ocX_OrQ4TOp6Oq00uR4Tp89BQbZ45tz8sQ/s1600-h/SS853816.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5317227781102041106" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXCy52pluIc1a3D70bEoNefFKIlZA9YCo0ZP-8vrFD9Qd_a9uK-ryHp_Q3OEuGh5_0zQ7KLMDgBfFZ_ORFJUGojffn_4CvQ3B9RHg5ocX_OrQ4TOp6Oq00uR4Tp89BQbZ45tz8sQ/s400/SS853816.JPG" border="0" /></a><br />Bir baktım Nuray aşağı inmiş, Barbaros yukarı çıkmış bile. Sıra bende..Öyle böyle değil kalbim küt küt atıyor. Hani öyle yükseklik korkusu falanda yok ama.. İpten sallanacağım istasyona kadar gerginlik devam ediyor. Ama ipe girince daha rahatladım. İkinci ikinişmi yaparken daha da rahattım. Barbaros'la yarı yolda bir araç emniyet alıp kısa bir rahatlama ve güven sohbeti bile yaptık. Doğadaki bir engeli daha aşabilmeyi ve dikey mağaralara inebilme yolunda önemli adım atabilmiştik.<br /><div></div><br />3 saatlik eğitim sonrasında hepimiz yorgun düşünce aşağı inip Ali Yamaç'a katıldık. Göletin yanıbaşında sohbetimizin ardından Ali Yamaç ve Engin'i İstanbul'a uğurladık. Bizde geceleyin kamp hazırlığı için kolları sıvadık. İlk olarak ateş meselesi önem taşıyordu. Hem ısınmak hem de yemek için ihtiyacımız olan ateş için çevrede kuru odun bulamayınca Barbaros'la kuru odun için köye inerek odunmuzu aldık. Öğleden sonra başlayan kamp eğlencemize akşamleyin İlker ve Sebahatta katıldılar. Yaktığımız ateşte Barbaros'un yaptığı mızraklarda tavuk butlarımızı ve sucuğumuzu yaparak keyifli bir kamp yemeği yedik. Ateş başı sohbetimizin ardından TIT ekibi günüde yorgunluğuyla çadırlara çekildi. Geceleyin hava sıcaklığı 2 dereceye düşünce Nuray üşümeye başladı. Riske girmeyip hemen aracımıza geçtik.<br /><br />Pazar sabahı ilk kalkan her zamanki gibi Biblo oldu. Önce beni uyandırdı, sonra kamptaki herkesi havlayarak uyandırdı. Herkesin uyandığını gören Biblo her ne olduysa sustu. Kamp alanlarında buna pek çok kez tanık oldum. Sebebi sanırım kalabalığı sevmesi ve herkes kalkmadan harekete geçmemiz. Biblo herkesi uyandırarak işi hızlandırıyor aslında...<br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEganNUmoxqcY5_fS-IuXQtaEOHHox-eXbhSr9F8TSgcfZlYBySvZRVHhshXgzJhgyiU-nOhKgW6fr4FjMyo8ZtaPdvpAOnBaEiQH_pGGx8n2dtAQ7qj4o_TvU-gA0_fwcki5C8f3Q/s1600-h/SS853777.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5317257948597552178" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEganNUmoxqcY5_fS-IuXQtaEOHHox-eXbhSr9F8TSgcfZlYBySvZRVHhshXgzJhgyiU-nOhKgW6fr4FjMyo8ZtaPdvpAOnBaEiQH_pGGx8n2dtAQ7qj4o_TvU-gA0_fwcki5C8f3Q/s400/SS853777.JPG" border="0" /></a>Barbaros'un o güzel sucuklu melemen'i ile karnımızı doyurduktan sonra biz kamp alanını terk ederek evimize doğru yola koyulduk. Aslında o günde eğitime devam edecektik ancak Cuma'dan bu yana kırık olan vucüdum iyice yorgunlaşmış ve tehlike sinyalleri çalıyordu. Barbaros o inanılmaz dinamikliğiyle o gün İlker ve Sebahat'e de eğitim vererek eğitimleri tamamlamış. Bir hafta sonunu daha faydalı bir eğitimle geçirdik. Doğada direncimizi ve engellerimizi azalttık, bilgimizi arttırdık.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-44567747772502626052009-03-07T23:46:00.003+02:002009-03-21T01:58:01.187+02:00İlkyardım EğitimiBu hafta gezmek yok. Çünkü hep beraber ilkyardım eğitimi alacağız. Her an her yerde karşılaşabileceğimiz durumlara daha hazırlıklı olmak, doğruyu yapabilmek için bu eğitim son derece önemli. Özellikle doğada gezen yardımın hemen ulaşamayacağı yerlerde en ufak bir bilginin dahi önemi var. Bilgi varsa ne yapılacağı biliniyordur, bilgi yoksa ön görüler yapılır, panik olunur.<br /><br />İlkyardım eğitimini ODTÜ Cankurtarma ve İlkyardım (OCİT) Topluluğundan aldık. ASPEG'i kırmadılar Ankara'dan İstanbul'a gelip bizi 2 gün yoğun bir eğitim kampına aldılar. İşini ciddiye alan tam tamına 8 eğitmen geldiler. Biz topu topu 15 kişi, eğitim kadrosu 8 kişi. İlk önce 8 kişi ne yapacaklar diye düşünürken, eğitim sırasında neden 8 kişi olduklarını anlayabildim. OCİT aslında bir öğrenci topluluğu. Ama bu topluluk 17 yaşında. Yani 1992 yılında kurulmuş. Amatör ama eğitim başarısı : Harika. 26 saatlik eğitimi büyük özveri ile verdiler. Ne bizim ne de kendi tempolarını hiç düşürmediler. Sürekli ilgiyi bu kadar yoğun bir eğitimde çok kolay değil.<br /><br />Biblo gezemesede sosyal olmayı oldukça seviyor. Özellikle sevdiği kişilerle birlikte olmak onun için keyif verici. ASPEG'lileri çok seviyor. Bu yüzden tüm eğitim boyunca gayet rahat rahat kucaktan kucağa dolandı durdu. Ancak bir ara sıkılıp eğitim sırasında sahneye çıkıp hepimize şöyle bir bakıp"Kuzum siz ne yapıyorsunuz burada? Hadi doğaya gidelim." diye bizlerin karşına geçip hepimize tek tek baktıysa da yine de günü fena geçmedi.<br /><br />Eğtimden Kareler:<br /><br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5315397188775389298" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMW7wcFUwbk60ukFhaphs1lYIksefLNFhc4xPq1P6W14Q3LTYgSqdVh03rLTDwzg5gouXiXYjP9Gq6DonO_Fbv_UOFAvNWLGlUDPwdjtO1nOlA7io4e1J20o571a9vXAjxJIlZeQ/s400/DSC_9209.JPG" border="0" /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLkC2CaV9IAGS7UXaiUV6sbR6KPoRDkI_9mduxUWydX-2e47hI6uM4WtSrJNZVff6xtenxf_EGZURW7D6fTiI0dzSoATpNRniydQPNNiNXDW2SZza4NsPddSS2VCSCDyt97aW2bg/s1600-h/DSC_9234.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5315397192707305794" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLkC2CaV9IAGS7UXaiUV6sbR6KPoRDkI_9mduxUWydX-2e47hI6uM4WtSrJNZVff6xtenxf_EGZURW7D6fTiI0dzSoATpNRniydQPNNiNXDW2SZza4NsPddSS2VCSCDyt97aW2bg/s400/DSC_9234.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1kMUhWhyxwAcVbnJts94AdymWQG010rp5DTMxPvlEplQIlV7e061rA7LFCkIr6ipW-PNzI5ZjaLKml_40tduQyh8fIkNUviMoB5o6H4HbdAX5ENALjwmcbqn_7avaz4pDkDsyEQ/s1600-h/DSC_9211.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5315397192923372514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1kMUhWhyxwAcVbnJts94AdymWQG010rp5DTMxPvlEplQIlV7e061rA7LFCkIr6ipW-PNzI5ZjaLKml_40tduQyh8fIkNUviMoB5o6H4HbdAX5ENALjwmcbqn_7avaz4pDkDsyEQ/s400/DSC_9211.JPG" border="0" /></a><br />Bizleri yoğun bir eğitime tabi tutan OCİT topluluğu üyeleri zaman zaman ansızın ve beklenmedik şekilde yaptıkları senaryolarla bizlere gerçeği yakın ilkyardım dersleri verdiler. Özellikle son toplu senaryo da hepimiz ciddi anlamda terlettiler. Gerçekten olayın karmaşını, ruhunu yaşayarak soğukkanlı olmayı başardık. </p><p>Kazalardan sonra yaralıların %10'u ilk 5 dakika içinde, %50'si ise ilk 30 dakikada hayata gözlerini yumuyor. İşte bu noktada ilkyardım'ın önemi büyük. Her şeyden önce İlkyardım tıbbi müdahale değil. Adı üzerinde ilkyardım. Ve temel ABC'yi içeriyor. Zaten OCİT'in dediği gibi amaç "başkaları için tehlikelere karşı korunmayı, soğukkanlı ve hazırlıklı olmayı,önlem almayı ve tehlike anında nasıl davranılmasi gerektiğini öğrenmek"<br /><br />Uygulamalı aldığımız bu eğitimin hiç bir zaman gerekli olmamasını diliyoruz. Ama bu eğitimde ilk 2 dakika içinde yapılması gerekenleri önemini öğrendik. Pek çok durumda ne yapılması gerekliliğini öğrendiğimiz İlkyardım eğitimi Pazar gecesi 22:00'de tamamladık. İlkyardım eğitimi isterseniz OCİT hep aklınızda olsun. OCİT'in sayfası: <a href="http://www.ocit.metu.edu.tr/">http://www.ocit.metu.edu.tr/</a></p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-71291664662514116162009-03-01T22:27:00.000+02:002009-03-11T00:24:35.791+02:00Pembe Kayalar, KefkenGüzellikler hep uzakta mıdır? Hani değişik olan şey güzel gelir. Alışınca ise bayağı olur. Sanırım bu yüzden de uzakta olan değişik güzellikler muazzam gelir. Herkes Maldivler, Sri Lanka peşinde koşturur. "Yakın çizgi bulanık gözükür" derler. Kaba tabiri ile "Burnunun uçunu görmüyor" derler.<br /><br />Türkiye öyle güzelliklere sahipki, her geçen gün yeni bir tanesini öğreniyor, listeme ekliyorum. Son olarak Pazar günü gazete haberine dikkat kestim. "Konya'da 200 metre çaplı obruk oluştu". Hemen gidesim geldi. "Git oğlum git" dedi bir ses ama hayatın gerçeğinde yarının iş günü olduğu daha ağır bastı.<br /><br />Elbette Dünya'nın güzelliklerini görmeli ama çok da uzaklarda aramamalı. Ben yaşadığım bu topraklardaki güzellikleri görüp, elimden geldiğinde çevreme anlatarak, korunması yönünde katkıda bulunmaya çalışıyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz, yakınında olduğumuz güzelliklerin farkında değiliz. Bana yine de şu ters geliyor: "Çöpünü, kirini, havasını kirlettiğin yerde çalış, sonra paranı cennet diye sandığın Dünya cennetinin bir köşesinde harca"...Dünya'yı görmek, gezmek bende istiyorum. Geçenlerde Biblo yurtdışına çıkabilsin diye çip bile takdırdık. Ama "Cennet Ülkeni de gör"<br /><br />İşlerin yorgunluğu sanırım, bu ara uzaklara gidemiyoruz. Hafta içi rüzgar görünce Karadeniz'in hırçın dalgalarını anımsadım. Kimbilir nasıl çarpıyorlardı kıyıya, kıyıdan yükselip nasıl havayı ıslatıyor, taze bir deniz havası yaratıryordur etrafta diye düşüncelere dalmışken aklıma Kefken geldi. Son olarak motosikletle Batı Karadeniz turumda uğradığım Kefken dalgalarla dövülüyor ve yağmur gelmek üzere olduğu için hızla İstanbul'a dönmüştüm.<br /><br />Şimdi 1.Mart Pazar günü olduğunda yine vakit Kefken vakti olarak göründü gözüme. Nuray, Biblo ve ben ailecek koyulduk yollara. Bu yollar artık benim yollarımda. Defalarca aldığım Kandıra yolu bilindik ve klasik olduğundan hep keyifli gelmiştir. İlk önce yolumuzun üzerinde bulunan Kerpe'ye uğradık, ancak in-cin top oynadığını görünce, burada oyalanmayıp Kefken'e geçtik.<br /><br />Kefken'e ilk girişte kurulu mini pazar dikkatimiz çekti. Hani şöyle göz ucu ile bakmam karnımın zil çalmasına sebep oldu. Limanda bulduğumuz "Liman" balık restaurantına dalıverdik. Balıklar güzeldi güzel olmasına ama Sünnet Gölünden dönerken "Hanım'ın Yeri"nde yediğimiz Hamsi halen aklımdan çıkmıyor. Liman Restaurant yeri güzel ama yağın kalitesine çok önem vermiyorlar. Fiyatları ise İstanbul şartlarına bile normal kalıyor. Daha uygun olmasını gerekirdi. Çünkü Kefken Balıkçı kasabası.<br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguvVAIS3sYcooXTKUGmXJiMUJ9qC6QmO3WAOEQsPuWii70YTKH3LzxawyHJqdzYj7D0tdsvlEmq1ysIsH4mH_-5-lEjhKpZXObBPSqMhsXb2IZ6BOzTsr-xAmOKdUjHGdD_cP6pA/s1600-h/DSC_9107.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311670638570040514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguvVAIS3sYcooXTKUGmXJiMUJ9qC6QmO3WAOEQsPuWii70YTKH3LzxawyHJqdzYj7D0tdsvlEmq1ysIsH4mH_-5-lEjhKpZXObBPSqMhsXb2IZ6BOzTsr-xAmOKdUjHGdD_cP6pA/s400/DSC_9107.JPG" border="0" /></a><br />Sonra Cebeci istikametinde bulunan Pembe Kaya'lara doğru ilerliyoruz. Karadeniz beklediğimizin gibi değil. Ne dalgaları dövüyor, ne de havaya deniz kokusunu yayıyor, oldukça sakin. Pembe Kayalar mevkiinde deniz içinde düzgünce ayrılmış kayaları görünce, bu kayaların yapısını merak ettim. Suyun içinde yumuşak ve rahat kesilebilen kayaların bu özelliği keşfedilince Osmanlı döneminde dikdörtgenler şeklinde kesilerek,Sultanahmet Cami dahil pek çok yapının inşasında kullanılmış. </p><p>Kefken'ini bilinen bir doğa güzelliği de Kefken Adası. Uzaktan görüyoruz Adayı. Bu yüzden şimdilik ilgimiz dışında. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVa5Mxz7uxkOSAcrwKuaB2XGPeqEtpaTUEf-OPXrfHZbUSEqzMXbX6vklNlf3zT8zESs2-E4YX7eW-8sBDylVBb9Psa2qsr9cLokUG23_Lay4YBOsOGM3OvicYceabqDGytQg7aQ/s1600-h/DSC_9118.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311670644062977058" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVa5Mxz7uxkOSAcrwKuaB2XGPeqEtpaTUEf-OPXrfHZbUSEqzMXbX6vklNlf3zT8zESs2-E4YX7eW-8sBDylVBb9Psa2qsr9cLokUG23_Lay4YBOsOGM3OvicYceabqDGytQg7aQ/s400/DSC_9118.JPG" border="0" /></a><br />Pembe kayaların adı ise kayaların pembemsi rengingen geliyor. Güneşin batışındaki renk çümbüşü ile eminim daha güzel olan bu kayaları asıl ilginç yapan bu jeolojik yapısı. Bunun dışında Ağva tarafında gördüğüm kıyılar bana daha güzel ve ilginç geliyor. Aslına bakarsak Ağva ile Kefken arasındaki kıyılarda halen pek çok bakir alan var. </p><p><br /></p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpbFUdwX_eb1k0ICfTErMRCbumGy0alvVKQ66dWnVT0GJPpWD4yPpxImGp13AsSQVRe4tGrzRjEV6tAc7CWyTGefKcNI7i4HdnxVrNeJ41_X1K0lez4uMyEaBF_ELT8My8Iu848g/s1600-h/DSC_9133.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311670644185239586" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpbFUdwX_eb1k0ICfTErMRCbumGy0alvVKQ66dWnVT0GJPpWD4yPpxImGp13AsSQVRe4tGrzRjEV6tAc7CWyTGefKcNI7i4HdnxVrNeJ41_X1K0lez4uMyEaBF_ELT8My8Iu848g/s400/DSC_9133.JPG" border="0" /></a><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGynSkc1DS6b-MLksMFnpYNLqocLi_kkQieHkOV19vP0ymGdLETjrqvBV_7i_kT7uy5ptQZgPnKbta_cWD6pSlqHy1memsKIV3mDeyFFFcZBJgmcXx8Sp0gBMJ8OqwLS0SQDN-Tg/s1600-h/DSC_9130.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311670640078347250" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGynSkc1DS6b-MLksMFnpYNLqocLi_kkQieHkOV19vP0ymGdLETjrqvBV_7i_kT7uy5ptQZgPnKbta_cWD6pSlqHy1memsKIV3mDeyFFFcZBJgmcXx8Sp0gBMJ8OqwLS0SQDN-Tg/s400/DSC_9130.JPG" border="0" /></a> Biblo ise ortamı sevdi. Kayaların üzerinde hop oraya hop buraya koşup durdu. Biblo genelde doldurma kıyılardan kesinlikle hoşlanmaz. Ama doğal yapılarda kıyıya kadar güvenle yanaşır ve ben olmadan gezinebilir. Sanırım patilerinden hissettiği titreşim ona bu konuda bilgi veriyor. Bu titreşim hissi bana pek çok bina hakkında da bilgi veriyor. Örneğin Ağaoğlu Eltes güneşinde apartman içinde rahatlıkla yürüyken, farklı bir yerdeki binadan koridorda sadece duvara yapışarak daha az titreşimin olduğu yerden yürüyor. Hani kalite kontrol açısından Biblo'nun hissettiklerine son derece güveniyorum.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidn9JqWiuf1CoHeDCH_GDrMKH23MOFesEezFxp3TLgoZGecoXxkyBxXwmcI_mm_3XPjt_WmbHUAASkg9DEcjkw_tf9LnBA0cYh8wWIjTWBjlcbHO86pQDR0rWBlR4YApNzNglMtg/s1600-h/DSC_9154.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311670645486981378" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidn9JqWiuf1CoHeDCH_GDrMKH23MOFesEezFxp3TLgoZGecoXxkyBxXwmcI_mm_3XPjt_WmbHUAASkg9DEcjkw_tf9LnBA0cYh8wWIjTWBjlcbHO86pQDR0rWBlR4YApNzNglMtg/s400/DSC_9154.JPG" border="0" /></a><br />Kefken Pembe Kayalarda dolaşıp, etrafı seyredip, limana dönüş yapan balıkçıları selamladıktan sonra Kefken'den ayrılıyoruz. Kefken bir şeyler yapılmak için çok zengin bir yer değil. Ama Deniz'i için ve Pembe Kayalar'ı görmek için gelinebilir. Yine de tekrar gelinebilecek yerlerin listemde yer almıyor.<br /><br />Kefken'den dönerken Akçakoca Anıt'ına da uğruyoruz. Kocaeli Fatihi olarak bilenen Kumandan Akçakoca'nın mezarının bulunduğu yer 1974 yılında Kocaeli valisi Ertuğrul Ünlüer tarafından inşa edilmiş. 12.yy'da yaşayan Kandıra Beyi Akçakoca adı ise sadece bu Bey tarafından kullanılmıştır. Osmanlı'nın kuruluş aşamasında, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin silah arkadaşı olarak bilinmekte.<br /><br />Akçakoca anıtın'dan ayrıldıktan sonra Kandıra merkezine de uğrayıp bir tur atıyoruz. Çeşme kenarındaki yaşlı amcalarda hem sohbet edelim, hemde soralarımıza cevap bulalım diyoruz ama sorduğumuz soruların cevaplarına farklı cevaplar veren yaşlı kasabalılar, kendi aralarında tatlı bir tartışmaya tutuşunca cevapları almaktan vazgeçip yanlarından aryılıyoruz. Kandıra'dan Manda-İnek karışımı yoğurduğumuzu üstündeki kalın kaymağı ile birlikte alıp, İstanbul'a evimize dönüyoruz.<br /><br />Kefken ve Kerpe'ye hani yolunuz düşerse uğrayın. Bu güzelim kasaba İstanbul ve İzmit'e bu kadar yakın olmasına rağmen daha güzelleştirilebilirken, hani doğayı seven, denizini eşsiz bulan şehirlilerin istilasına uğrayarak doğrudan betonlaşma tercih edilmiş. Belediye ve ilgili makamlar günü kurtarma derdine yasal dayanaklarla da bu kadar yoğun imarlaşarak Karadeniz'in önüne bir set daha örmeyi becermişler.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-79814313313434041932009-01-31T21:19:00.006+02:002009-02-19T00:11:05.440+02:00İnönü İni ve Frig VadisiKuzey-Batı İç Anadolu bölgesinde dolaşıp duruyoruz. Nallıhan'dan Eskişehir, sonra Göynük Sünnet Gölü..Şimdi de klasik Adapazarı-Eskişehir yolu. Uzun zamandır bu klasik yolu kullanmamıştık. Son Kastamonu, Pınarbaşı gezimizde de Nallıhan tarafından Eskişehir'e gitmiş ve bu yoldaki gelişmelerden haberdar olamamıştık. Adapazarından Bilecik istikametine ilerledikçe gelişen, değişen ve doğaya kıyım yapılarak açılan yolu izledik. Yol güzel ama sanki çalışma şekli çok canice.. Onlarca belkide yüzlerce iş makinası, kamyon dağları yok ediyor, derelerin önünü kesiyor, az da olsa yeşil olan yol güzergahını gri taşa çeviriyor. Dediğim gibi yol güzel ama davranış çok vahşice geldi. Yüzlerce karayolu işçisi, umursamaz ve büyük hızla ve gürültüyle çalışan iş makinaları manzarasını yaklaşık 100 KM süren yol boyunca görünce içim daraldı.<br /><br />Bu daralmışlıkla Eskişehir'de eve ilk adım attıktan sonra "Biblo ile biz gidiyoruz" oldu. Sonra İnönü Türk Hava Kurumu eğitim alanına doğru gittik. Bir umut birileri varsa planör ve mikrolight için bilgi alırız diye düşünmüştüm. Ancak eğitim pistine geldiğimizde sadece güvenlik görevlisi karşıladı. O da her şeyden habersiz. "Ankara'ya soracan" diyip durdu.<br /><br />Eğitim alanına gelirken, caddenin sonunda dağ ve dağdaki kocaman oyuk ilgimi çekti. Nasıl gidilebileceğini, ne ad verildiği, nedir gibi sorularıma cevap bulduktan sonra aracımızı park edip, yola koyulduk. Yöre halkı "İnönü İni" diyor. Kurtuluş savaşında araç, gereç depolamak ve barınmak için kullanılmış. Hatta ine çıkıştaki taş oyuklarda ateş yakıp, Mehmetçiğe yemek yapıldığı söyleniyor. Kurtuluş savaşı öncesi veya bu doğal güzellik için başka bilgi alamıyoruz.<br /><br />İnönü İni'nin ne kadar içeri gittiğini sorduğumda zamanında çoçukken 100-150 metre ileri doğru gidebildiklerini anlatıyorlar. Sonrasını ise korkup geri dönmüşler. Ne kadar doğrudur bilinmez. Bende taze mağaracı ve ASPEG'li olarak bilgi almaya çalışıyorum.<br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4f5tthXcPGuokPpr234fkmU81DvSlj6MYVYV6kE7YtcV1Xdj5Lp8Gqft2JGuaWAlCeUjNBWIOkykCsuLEZs5EphxFpAt59swwKwyE_-epTj1q-qEf66bz6aLKr0XXrqjepx9mtg/s1600-h/DSC_9036.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304254829448348738" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4f5tthXcPGuokPpr234fkmU81DvSlj6MYVYV6kE7YtcV1Xdj5Lp8Gqft2JGuaWAlCeUjNBWIOkykCsuLEZs5EphxFpAt59swwKwyE_-epTj1q-qEf66bz6aLKr0XXrqjepx9mtg/s400/DSC_9036.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIf5sGEzVqJryfETqcjUPN0vhDb8H9ao4T9Kf7PSL0rmWWW_G8b_I-e4iKkOH2VwQPEIsZtQg2VN8Mg3Shdokj9-LJhqXhoeBBCbOm9b30D97uLy-2KRCLaMlgHXD7Tj1gDBLuPg/s1600-h/DSC_9040.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304254831158670690" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIf5sGEzVqJryfETqcjUPN0vhDb8H9ao4T9Kf7PSL0rmWWW_G8b_I-e4iKkOH2VwQPEIsZtQg2VN8Mg3Shdokj9-LJhqXhoeBBCbOm9b30D97uLy-2KRCLaMlgHXD7Tj1gDBLuPg/s400/DSC_9040.JPG" border="0" /></a><br />Mağara'nın içi oldukça geniş. Biblo bir ara koşturup oyun bile oynadı.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipqWFRhZ-HkdRgfT4-iyDPzlLtJbMHNOifyJlzRyixbNdBodC2ycY0ucU0YTDh96Oy9pMi8hacMePwgO-D1qRvw_nS9JmuONW80csoVVUtR-WtciHSJPd8btBijjaOpWB9f_c3WA/s1600-h/DSC_9044.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304254844726983138" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipqWFRhZ-HkdRgfT4-iyDPzlLtJbMHNOifyJlzRyixbNdBodC2ycY0ucU0YTDh96Oy9pMi8hacMePwgO-D1qRvw_nS9JmuONW80csoVVUtR-WtciHSJPd8btBijjaOpWB9f_c3WA/s400/DSC_9044.JPG" border="0" /></a><br />Sonra yukarı tarafa tırmandık. Dik bir yamacın eteğinde olan bu bölge, yerlerin yarı ıslak olmasıyla bizi tedirgin etti. Biblo hemen bulunduğu yerin aşağısı dimdik aşağı doğru iniyor. Bu yüzden Biblo'yu uyararak geri çağırıyorum.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixKt6AOslx7L6CAzQ2rilISkyhqnY0WvmvYYoflfZ-phOjOZO40a8axpTi0rFd9h_LKUvrJhOB0NRjp1nUdfnwiQoa4L7CbPtzx1oNAC2Q3GshVfPVISTC5zsHf1xpZJFVojm2Bw/s1600-h/DSC_9049.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304254847464956242" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixKt6AOslx7L6CAzQ2rilISkyhqnY0WvmvYYoflfZ-phOjOZO40a8axpTi0rFd9h_LKUvrJhOB0NRjp1nUdfnwiQoa4L7CbPtzx1oNAC2Q3GshVfPVISTC5zsHf1xpZJFVojm2Bw/s400/DSC_9049.JPG" border="0" /></a><br />Sonrasında ise termal bölgesi olan Kütahya yoluna doğru gidiyoruz. Daha termallar varmadan Frig Mağarası levhasını görünce köyün içine dalıyoruz. Aracımızı park ettikten sonra karşılaştığımız Sofça Köyü sakinleri ile konuşuyor ve bölge hakkında bilgi alıyorum. Porsuk barajı kıyısında bulunan köy, barajdan önce daha ilerideymiş. Hatta okul ve halen minare eski yerlerinde duruyor. Gittiğimde su geri çekilmiş haldeydi ancak normal su seviyesinin minarenin bulunduğu yere kadar geldiği söyleniyor. Şu andaki ve normal ile kıyaslandığında en az 600-700 metre su çekilmiş durumda. </p><p>Baraj'dan iyi balık çıktığını söylüyorlar. Benim boyumda balık avladıklarını, bununda öyle aman aman bir şey olmadığını da belirtiyorlar. Frig Mağara'larından konuyu açtığımda önce temkinli yaklaşıyorlar. Sonradan anlıyorum ki defineci olduğumdan çekinmişler. Barajın bulunduğu vadinin adı Frig Vadisiymiş. Mağaralara erişim ise şu anda en kısa motorlu kayıklarla yapılıyormuş. Önce gidelim istiyorum ancak yalnız oluşum, saatin akşam üstüne yakın olması bu fikrimden vazgeçmemi sağlıyor. Dediklerine göre mağara içinde freskler ve eski yazılar varmış. Bunlardan sonra oldukça meraklanıyorum. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYMo3YQo5Yt-TTY4NDXl7qzanE68AJqZkMywvMZ-Yux7kGly2y1kemIrCG2Zi9d7Izb8xdOL151qcsRA8hLtmOvkY8gCdhWC6_oGa1zk0ZnurJMA4aVLye_5-T7V43Z-XBpwkiKg/s1600-h/DSC_9056.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304257707684496162" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYMo3YQo5Yt-TTY4NDXl7qzanE68AJqZkMywvMZ-Yux7kGly2y1kemIrCG2Zi9d7Izb8xdOL151qcsRA8hLtmOvkY8gCdhWC6_oGa1zk0ZnurJMA4aVLye_5-T7V43Z-XBpwkiKg/s400/DSC_9056.JPG" border="0" /></a><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQibFt2HraZuVJ8Ylx1Ced6ai8SpdyIURajPKs6TsmdQHHc5oFsHA8eQuEiY-wqK3Nm7zP4pDPb3mvwICILOCNSvauUJaPeLRyXW0PkSUr4Xm8_I51L4237XAJ__vZz1wI4eqADg/s1600-h/SS853749.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304257714894002434" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQibFt2HraZuVJ8Ylx1Ced6ai8SpdyIURajPKs6TsmdQHHc5oFsHA8eQuEiY-wqK3Nm7zP4pDPb3mvwICILOCNSvauUJaPeLRyXW0PkSUr4Xm8_I51L4237XAJ__vZz1wI4eqADg/s400/SS853749.JPG" border="0" /></a><br />Mağaralara gidemiyoruz ama baraj gölünün kıyısında Biblo ile uzun bir yürüyüş yapıyoruz. Hemen ileri de bir orman görevlisine rastlıyoruz. Sonra bakıyorumki bir Avcı'nın silahına el koymuş, tutanak yazıyor. Tek başına ormancı, muhtemelen yasak kuş avlayan avcıyı tutmuş, tutanak yazıyor. Kaç ilçeden sorumlu olduğunu soruyorum, "17" yanıtını veriyor. Ormanlarımızı emanet ettiğimiz Orman memurlarının maalesef bölgeleri öyle genişki, buraları kontrol altına almaları çok zor. Yardımcı olacağımız bir şey var mı diye sorduktan sonra yanından ayrılıyoruz. </p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1pnXLetG2eg9PkznT34nwqF2jQ0mHpGzREeT56d3sEyqtCpSe3xwRQa4PxYDK1nr_lSe0TD8EOziXmbluxkkIlxrcqUkVOi6KzOJBP__csXfAhjiSewRZ0ItDDmCS7vwOWQEGvQ/s1600-h/DSC_9059.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304257713512326002" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1pnXLetG2eg9PkznT34nwqF2jQ0mHpGzREeT56d3sEyqtCpSe3xwRQa4PxYDK1nr_lSe0TD8EOziXmbluxkkIlxrcqUkVOi6KzOJBP__csXfAhjiSewRZ0ItDDmCS7vwOWQEGvQ/s400/DSC_9059.JPG" border="0" /></a><br />Sofça Köyü ve Porsuk barajından ayrıldıktan sonra Kütahya'ya kadar gidiyoruz. Bu kadar gelip Kütahya'dan porselen almadan gitmek olmaz diyip, bir kaç parça Kütahya Porselen alıp Eskişehir'e geri dönüyoruz. Eskişehir civarı keşif gezimiz oldukça verimli geçti. Frig mağaraları kesin ziyaret edilmesi gerekir diyerek, gezi listemize ekliyoruz.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-84832096233025696252009-01-11T23:48:00.004+02:002009-01-28T00:17:25.311+02:00Sünnet Göl'ünde KışBazı yerler vardır ki haritada uzak gelir. Ana yollardan uzakta olduğu için oradan hiç bir yere gitmeyi düşünmeyiz. Hedefe ulaşmak için hep ana yolu takip eder, diğer alternatifleri denemezi bu yüzden de güzellikleri kaçırırız. Hep acelemiz vardır, hep yol düzgün olsun, hep hızlı varalım isteriz. Ama diğer yolda pek çok güzellikde bu amaçlarla birlikte kaçıp gider.<br /><br />İstanbul'dan Ankara' ya karayolu olarak kaç şekilde gidilebilir? Ben kolaylıkla altı yol sayabiliyorum. Bunlardan biride Akyazı üzerinden olanı. Hani olurda İstanbul-Ankara otoyolunu kullanmak yerine hiç olmayan zamandan feda edilirse bu güzel yolu almak gerek. Tabi sadece yolu değil, yolun çevresinde bulunan Sülüklügöl, Çiğdem Yaylası, Dokurcun, Sünnet gölü gibi tabiat harikalarını görmek gerekir. Pek sıklıkla kullanılmayan bu yol üzerinde yol üstü restaurantlarda umulmadık güzellikte yemeklerin yanında hikayeleri olan insanlar, sohbetlerini ve dostluklarını da paylaşırlar.<br /><br />İstanbul yönünden gelirlen TEM veya E5'den Akyazı istikametine sapmanız yeterli. Sonra doğrudan yolu takip ederseniz Köroğlu dağlarının arkasına doğru seyahatiniz başlar. Bu bölgede bulunan Sünnet gölü ise özellikle kış ve ilkbahar ayında ziyaret edilmesi gereken bu yörenin güzel bölgelerinden. Akyazı-Nallıhan yolundan Göynük sapağından 16 KM sonra Sünnet gölüne varılıyor. Bu yolun 4 KM bölümü bu aylarda kar kaplı ve zeminde buzlanma var.<br /><br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxQRg1KYCq3hUOszLHXcchY9u9Y42m3qLITj9I6jWl_Lgu3ynbQB66pFNa1Fw9izL06jQmSahqw3OphA0rYxP1hYIvPcZgXYvy4O4BicUH_ftAWeIz_8RqeoRuGwbXFZFkMFKgEg/s1600-h/sunnetgolu_harita.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5294972507023601218" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 231px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxQRg1KYCq3hUOszLHXcchY9u9Y42m3qLITj9I6jWl_Lgu3ynbQB66pFNa1Fw9izL06jQmSahqw3OphA0rYxP1hYIvPcZgXYvy4O4BicUH_ftAWeIz_8RqeoRuGwbXFZFkMFKgEg/s400/sunnetgolu_harita.jpg" border="0" /></a><strong> Gezi Künyemiz:<br />Tarih: </strong>10.Ocak.2009<br /><strong>İstanbul-Sünnet Gölü:</strong> 254 KM<br /><strong>Süre:</strong> 3:15 Dakika<br /><strong>Rakım:</strong> 1053 metre<br /><br />Göle ulşamak için alınan 4 KM'lik yol bu mevsimde buz altında. 4x4 araç veya zincirle girmekte fayda var. Suzuki'mizi 4x4'e alarak bu yolda zincirsiz gayet konforlu yol aldım. </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpG2UFr6sIQSspYZAYE3kwrsDiNIlM4tc1qBGf8t_n8KMY3EA-0pJqnaNwDDf-U_mLWexGLefehjPh3nUnD87h_u1uEVn1bAVrIm7X50C6oCm3hTcX-E7OY1hxfu3LNQEQOegq7w/s1600-h/DSC_8467.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292766465273068674" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpG2UFr6sIQSspYZAYE3kwrsDiNIlM4tc1qBGf8t_n8KMY3EA-0pJqnaNwDDf-U_mLWexGLefehjPh3nUnD87h_u1uEVn1bAVrIm7X50C6oCm3hTcX-E7OY1hxfu3LNQEQOegq7w/s400/DSC_8467.JPG" border="0" /></a>Yolda akan dere ve çam ağaçlarını görünce duruyor bir kaç kare fotoğraf alıyoruz. Yol kısa olunca çabuk bitiyor ve Sünnet gölü çevresinde ki tek otel olan <strong>Sünnet Gölü Doğal Yaşam Otel'ine</strong> geliyoruz. Otel personelinin gülümser ve ilgili ama sıkmayan samimi davranışı hemen içimizi ısıtıyor. Otelimize yerleşiyoruz. Göl manzaralı iki odadan biri rezerve diğeri de küçük olunca dağ ve doğa manzaralı olanı tercih edip yerleşiyoruz. 10 sene önce burayı Milli Park'lardan kiralayan Mudurnu Tavuk'un kurucusu Uğur Türesin kiralıyor. Çevreyi düzenleyip, oteli işletmeye başlıyor. 2008 yılında 10 senelik kontrat bitince uyuşturucu mafyasına rağmen, biraz da şanşla tekrar kiralayabiliyor. İşletme büyük özenle bölgeye turist çekmeye devam ediyor. </p><p>Mudurnu Tavukçuluğu ilk ziyaretim 1998-1999 yıllarındaydı. Akyazı yolunla ilk tanışmam bu yolculukla olmuştu. Sonrada Nallıhan üzerinden Eskişehir'e geçmiştim. Mudurnu Tavukçuluğun o yıllardaki modern tesisi hakkında bilgi alırken şaşkınlığımı gizleyememiştim. Tesis öyle otomotize olmuş ve temizdi ki inanmak zor geliyordu. Uğur Türesin adını da ilk o zamanlar duymuştum. Bu gezimizde de tesadüfen otelde Uğur Türesin ile tanışabildik. Tabi yine Biblo sayesinde.</p><p>Otele vardığımızda öyle yol yorgunluğu falan çekmiyoruz. Çünkü İstanbul'dan buraya olan mesafe sadece 3 saat. TEM'den sonra yol çok düzgün ve keyifli olduğu için nasıl geldiğimizi bile anlamadık. İlk işimiz odamıza eşyalarımızı yerleştirmek. İşte odamızın dağ manzarası;<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguHSg3zY8pXJEVABdFjou412WgmOBnPo4ipt9E0PQk50ghwYBtasE5sU-o0UkYYZTj4Q6ASCGHaO1NfdhN59CQ6t7UurRuZX3_vuRZn7-Gb4BFZvJSv9dg32-9QIj9Q6Q0hhcnIQ/s1600-h/DSC_8482.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292768603696913474" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguHSg3zY8pXJEVABdFjou412WgmOBnPo4ipt9E0PQk50ghwYBtasE5sU-o0UkYYZTj4Q6ASCGHaO1NfdhN59CQ6t7UurRuZX3_vuRZn7-Gb4BFZvJSv9dg32-9QIj9Q6Q0hhcnIQ/s400/DSC_8482.JPG" border="0" /></a>Eşyalarımız bırakıp, hemen kendimizi dışarı atıyoruz. Biblo ortamı seviyor, hatta o kadar neşeliki dışarı çıkmak için baskı yapıyor. Biblo ile yürüyüş başlıyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_HFKUTQkgMiPYu-x1AopG303w3YxYAt3k_73MsFCEIR5v5vBTuRmtXq7_ZlCvRPmycj_znFNmKrV998M8JseB0pUO17tCquU4GxMU0_2a17FVGPN-LeKzI8mFhO5v9f2Naphbcg/s1600-h/DSC_8533.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292769504533123922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_HFKUTQkgMiPYu-x1AopG303w3YxYAt3k_73MsFCEIR5v5vBTuRmtXq7_ZlCvRPmycj_znFNmKrV998M8JseB0pUO17tCquU4GxMU0_2a17FVGPN-LeKzI8mFhO5v9f2Naphbcg/s400/DSC_8533.JPG" border="0" /></a>Göl tamamen donmuş durumda. Göl'ün üzerinde ayak izlerini görüyoruz ama bugün havanın ısınmasını göz önünde bulundurarak bu riske girmiyoruz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZn_GBXISLIH2iCkWaw6JyGwz3xPWc3KfNjip8XZBiFKJtEXidVUY2JkUXqqqe_rm2dEq4jIJz1LJXyg1bNHEY25UGc1RWu85sBeOgsL_-AfrBCm_vOVtkTlKb0j_-g7s7t5IaKQ/s1600-h/DSC_8607.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292770879768966610" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZn_GBXISLIH2iCkWaw6JyGwz3xPWc3KfNjip8XZBiFKJtEXidVUY2JkUXqqqe_rm2dEq4jIJz1LJXyg1bNHEY25UGc1RWu85sBeOgsL_-AfrBCm_vOVtkTlKb0j_-g7s7t5IaKQ/s400/DSC_8607.JPG" border="0" /></a> Nuray benim monopod'u baton yapmış yürüyor. Hem çevreyi gözlemliyor hemde tempo tutarak yürüyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3fmU6meQMNW6MvRa9qXd60KjUBVBwNMB_fIspHic88NLWKAxGReBf7kdGVkUg2kcf7GQ6ljuu5BeOVZk9KpqmozkrYctkEUCI0jovAqasU6Hajww_4v6wYQE-tgK9vJYaKEWaRg/s1600-h/DSC_8515.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292774865183275170" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3fmU6meQMNW6MvRa9qXd60KjUBVBwNMB_fIspHic88NLWKAxGReBf7kdGVkUg2kcf7GQ6ljuu5BeOVZk9KpqmozkrYctkEUCI0jovAqasU6Hajww_4v6wYQE-tgK9vJYaKEWaRg/s400/DSC_8515.JPG" border="0" /></a><br />Yaptığımız yürüyüş yaklaşık 3 KM. Kar etrafı öyle tertemiz yapıyorki. Güneş tepede bir yanda ısıtırken, bir yanda kardan yansıyan ışık her tarafı ışıl ışıl yapıyor. Doğa bu haldeyken başka güzel. Başka hiç bir zaman bu kadar sessizlik olamıyor. Karla örtülen doğada herkes ve herşey uykuda. Ne yaprakların hışırtısını, ne de böceklerin,kuşların sesi var etrafda. Sadece ayak seslerimiz. O da durunca yok.. Yürüyüşümüz gölün bitimindeki eve kadar yapıyoruz. Karnımız acıkınca ve gölgeler uzamaya başlayınca yavaş yavaş dönüyoruz.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTzaFnJFrjxcH4KUUyMK42XKIlQNyXobsPRhlV7ZvCPc0Pp9eeKZjFtFPHdAuMUtRpq_4kjdTAC0W1qgWiCg0GmZok6C5wEPtiYr64S7kzNOz9qJTodA7Lpv-SBI9OjpN4JoO3Eg/s1600-h/DSC_8525.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292774869885425074" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTzaFnJFrjxcH4KUUyMK42XKIlQNyXobsPRhlV7ZvCPc0Pp9eeKZjFtFPHdAuMUtRpq_4kjdTAC0W1qgWiCg0GmZok6C5wEPtiYr64S7kzNOz9qJTodA7Lpv-SBI9OjpN4JoO3Eg/s400/DSC_8525.JPG" border="0" /></a><br />Dönüş yolunda buzlu Sünnet gölü kıyısındaki otelimiz. Sünnet gölü'nün adını nereden geldiğini soruyoruz otel personeline. Bu yöreden olan otel personeli anlatıyor hikayeyi. Çoban sürüsünü otlatmak için köyünden ayrılıp gölün kıyısından geçip gider. Çoban sürüsünü otlatırken gölün sularını boşalttığı derenin başı, gölün sonu olan vadi bölümüne heyelan olur ve gölün bitimi kapanır. Çoban geri köye giderken gölün vadi sonundaki bölgesine heyelan düştüğünü görünce "Göl Sünnet olmuş" der. O gün bugünde Sünnet gölü olarak anılmış. Göl'ün hemen ilerisinde Sünnet Köy'ü de buradan adını almış.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJtkr9ka9ntPs-BpMpt6E0BTw9ceOyQQj3KkuA2miAw7wUAJYg0cdpb1nYe4YxfPC-7pLCRli_VWrgQGsfJI-z2aPAYjzTo6cQlZ8KVp5piKcgQ6_j5GUcveP5ZU_V7Cj1rBHn7A/s1600-h/DSC_8567.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292774871232540194" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJtkr9ka9ntPs-BpMpt6E0BTw9ceOyQQj3KkuA2miAw7wUAJYg0cdpb1nYe4YxfPC-7pLCRli_VWrgQGsfJI-z2aPAYjzTo6cQlZ8KVp5piKcgQ6_j5GUcveP5ZU_V7Cj1rBHn7A/s400/DSC_8567.JPG" border="0" /></a>Akşam üstü olmaya başlayınca yemlenmeye çıkan geyikleri görebilirim diye göl kıyısına iniyorum. Göl'ün kıyı güneşin iyice gözden kaybolması ile soğuk oluyor. Soğunla birlikte sessizlik ve her şeyi bembeyaz yapan kar ruhumu öyle dinlendiryorki oradan ayrılmak istemiyorum. Bir yandan da hazır Biblo yokken otelin köpeklerini sevebiliyorum. Köpeklerin tamamı karı çok seviyor. Hatta otel personeli köpeklerin kışın çok daha mutlu olduklarını söylüyor. Bana kalırsa her yönden çok şanşlılar. Kışı seviyorlar, otel personeli sürekli besliyor, yazın ise 1053 metre yükseklikte hiçte fena olmayan serin bir ortamda yaşıyorlar. </p><p>Akşamleyin yapılan enfes güzel yemek sonunda sabahın erken saatlerinde Biblo'nun "Hemen Kalk" yalaması ile uyanıyorum. Saat tabi ki 07:15.. Biblo'nun kolunda saat olsa bu kadar dakik olamaz. Ama Biblo'nun saati geziyorsak veya geziye çıkacaksak 07:15...</p><p>Kahvaltı yapmadan bir gün önce gidemediğimiz gölün diğer yakasında yürüyüşe başlıyoruz. Otelin köpekleri de peşimizden bizi takip ediyorlar. Zaman zaman Biblo ile aralarını açmak için müdahale ediyorum. Tahta Köprüye kadar olan yürüyüşümüz sona eriyor ve geri dönüp kahvaltımızı yapıyoruz. Enerjimizi depoladıktan sonra yarım ada şeklinde gölü içine giren tepeye tırmanıp, 4.5 KM uzunlukta olan göl'ün çevresini döneceğiz. </p><p>Otelin Baba-oğul avcı köpekleri eşliğinde yürüyüşümüz başlıyor. Henüz ayak basılmamış yola doğru giderken köprüden geçiyoruz. Bir yandan yavaş yavaş yağan kar ortamı daha yumuşatıyor ve güzelleştiriyor. </p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgg_wc1nWIJwWIuDtwXEmyzxk0lGHTkVOqXAmFfP0ct2Sy1MgGbcfMpXQFccAY-jpYtNGeivODqTdBYESAGnMmOl1Z-08Jr_xU58dfzZOa1-dCf21QDw8i5P1Q7_9mRwVNsdSpdnw/s1600-h/DSC_8686.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292778112532199474" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgg_wc1nWIJwWIuDtwXEmyzxk0lGHTkVOqXAmFfP0ct2Sy1MgGbcfMpXQFccAY-jpYtNGeivODqTdBYESAGnMmOl1Z-08Jr_xU58dfzZOa1-dCf21QDw8i5P1Q7_9mRwVNsdSpdnw/s400/DSC_8686.JPG" border="0" /></a> Tepeye tırmanış umduğumdan kolay oluyor. Geceleyin olan don kar tabakasını sertleştirince her ayak basışımla doğal bir kar merdiveni oluşturuyorum. Dik yamacı tırmanırken bu işimizi kolaylaştırıyor.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguKVNZoulJEc9185k0i_hPGMxC4Qkjv6LBoj955v_ABGapYcsXEsb1APmqBPX5_uhAQ4lnq-Sfn20CMoyeXc_4kNifsJBnjlMkVZmz2UgBHeM2xVyzwEzgdzm2Z_W8VKVt0jE4Tg/s1600-h/DSC_8704.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292778114961684082" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguKVNZoulJEc9185k0i_hPGMxC4Qkjv6LBoj955v_ABGapYcsXEsb1APmqBPX5_uhAQ4lnq-Sfn20CMoyeXc_4kNifsJBnjlMkVZmz2UgBHeM2xVyzwEzgdzm2Z_W8VKVt0jE4Tg/s400/DSC_8704.JPG" border="0" /></a> Sonrasında ilk ayak izi oluşturacağımız yola sapıyoruz.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsc7jDr03oBVdRRS1bDROzhARI_g1TLOkm4QVLtGbnBgFIioKrpfHOqqWDYJIM3xYGj2-jQYZRnJw0drjmVuM4V6JOdcuIERFLtVCEmsvPpELJxB6H0HvqArVv9UEcMxBZfcI4mw/s1600-h/DSC_8740.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292778120472458258" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsc7jDr03oBVdRRS1bDROzhARI_g1TLOkm4QVLtGbnBgFIioKrpfHOqqWDYJIM3xYGj2-jQYZRnJw0drjmVuM4V6JOdcuIERFLtVCEmsvPpELJxB6H0HvqArVv9UEcMxBZfcI4mw/s400/DSC_8740.JPG" border="0" /></a><br />Tepeyi çıkıp, gölün çevresinde 4.5 KM yürüyünce oldukça sıcaklıyoruz. Bugün Pazar ve İstanbul'a dönmek zor geliyor. Ancak saat 14:00 civarında yola çıkıyoruz. Kar yağınca dönüş yolumuzu Göynük-Taraklı üzerinden yapamıyor ve yine geldiğimiz yol olan Akyazı yolunu tercih ediyoruz.<br /><br />Öğlen yemeğini yolda yeriz diye çıkıyoruz ancak yağan kar yolda tutunca umduğumuzdan daha uzun sürüyor yolculuğumuz. Şerefi'ye kasabasına gelince "Hanım'ın Yeri" adındaki yol kenarındaki restaurantta duruyoruz. Hani önce çok ümitli değilim. Güzel olsun karnım doysun modunda giriyorum. Hemen bizi tek çoçuklu bir aile karşılıyor. Allah allah diyorum içimden, çünkü yöre halkına da benzemiyorlar. Sonra Kdz.Ereğli'den gelen Hamsi'den bize hamsi tava yapıyorlar.<br /><br />Bu arada ailenin İzmir'den gelip buraya yerleştiğini, Ahmet Bey'in Trabzon'lu olduğunu ve buraya taşınmayı bizim gibi gezmeye geldiklerinde karar verdiklerini anlatıyorlar. Bize Ege'nin zeytinyağı, Karadeniz'in Hamsi'si ile hazırladıkları Hamsi Tava enfesti. Yediğim en iyi Hamsi tavalardandı. "Hanım'ın Yeri" restaurant o bölgede balık yemek için en iyi alternatif gibi görünüyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQMD-_TwnH7gK_SZbs-qRa611ZRa6OfbPAan73Ls7zbwsIxL7MxYXfp4PvpknFXxXGFeaq7t7d2a-TDqJBy0negBKqMebasvS4CC1b4uHTxceLEf7gjuthsyyCwKeuV9ix4hcqYQ/s1600-h/DSC_8762.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5292790507560238322" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQMD-_TwnH7gK_SZbs-qRa611ZRa6OfbPAan73Ls7zbwsIxL7MxYXfp4PvpknFXxXGFeaq7t7d2a-TDqJBy0negBKqMebasvS4CC1b4uHTxceLEf7gjuthsyyCwKeuV9ix4hcqYQ/s400/DSC_8762.JPG" border="0" /></a><br />Sıcak çaylarımızı da yudumladıktan sonra yola koyularak İstanbul'a evimize geri döndük. İstanbul'a yaklaşık 240 KM uzaklıkta olan sünnet gölü'ne çok rahat bir şekilde 2.5-3 saatte erişmek mümkün. Günü birlik gezi yerine en azından bir akşam otelde kalmak geziyi çok farklılaştırıyor. Otel fiyatları ise oldukça uygun. Buranın keyfini çıkartmak için mutlaka bir akşam kalmak gerekiyor.. Otel hakkında detaylı bilgiye <a href="http://www.sunnetgolu.com/">http://www.sunnetgolu.com/</a> adresinden erişilebiliniyor.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-64815049153077356912008-12-20T09:00:00.000+02:002009-01-19T02:17:19.857+02:00Küre Dağlarında Mağara KeşfiTürkiye'nin hangi doğa güzelliğini saysam. Dağları, akarsuları, gölleri, denizleri, su altı? Hep unuttuğumuz önemli bir şey daha var aslında. Gözlerden uzakta, hemen göremeyeceğimiz yer altımız: Mağaralarımız. Genelde gezdiğim yerlerde ziyarete açılmış varsa mağaralar girerim, kaçırmam. Pek çoğunun yaz kış aynı sıcaklığı koruduğunu, sarkıtlarının milyonlarca yılda oluştuklarını biliyorum. Peki ülkemizde nerede ne kadar mağara var. Bildiklerimi saymaya kalkınca ancak iki elimdeki on parmağı doldurmadı.<br /><br />Önce Speleoloji tanımı ile başlayayım: Speleoloji, yeraltı boşlukları diğer bir değişle mağaralarla ilgilinen bilim dalı. ASPEG (Anadolu Speleoloji Grubu) ise Türkiye'deki mağaraları keşfediyor, raporlandırıyor, çizimlerini yapıyor ve bu konuyla gerçekten ilgi duyanlara eğitimler veren bağımsız bir grup. ASPEG ile Kastamonu Pınarbaşı gezimizde karşılaştık. İşte ASPEG ile başlayan hikayemiz, sanırım devamda edecek.<br /><br />İlk geldiğimiz gün masaya eğilmiş kocaman bir milimetrik kağıda çizim yapan birisini görünce hemen yanına gidip ne yaptığına baktım. Çizimi yapan Murat Eğrikavuk mağara çizimi yaptığını söyleyince ilgimizi çekti ama çizimi bölmemek için o an için rahatsız etmemek için sohbeti kestik. Sonra akşama doğru, kafalarında kaskları, çizmelerle, yüzü çamurlanmış bir grup madenci gibi görünen bir topluluk içeri girdi. Büyük bir heyecanla mağaralardan sohbet eden gruba ilk merhabayı her zaman ki gibi Biblo dedi.<br /><br />ASPEG'in ne yaptığını öğrenince ilgimiz daha da çok arttı. Hem mağaraları geziyor ve yeni mağaralar keşfediyor ve bunlara ait ölçümler alarak mağara çizimlerini gerçekleştiriyorlar. Yapılan iş hem keyif verici hem de mağaracılığa ilgi gösteren pek çok kişi için kaynak oluşturuyor. İşin sonucu bilimsel bir çıktı. Grubun disiplinin ve çalışmalarını görünce çok ilgimizi çekti. Gündüz faaliyetlerinin yanısıra her akşam bir etkinlik yapıldı.<br /><br />Mağaracılık hakkında video gösterisi:<br /><br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLChz9KkcS1Y7ChlWYAR0NPr6q2ookR_3rI4Jm-GKH6hcyuwgmVqTZZ3_S5yBc4pTPRdVF8EpukL-_nUYE7zJUgEOpIbz1KBRDdQCNHKZ8fWNQMIxm9TWwqfvenxSm9-Hi-mWr-Q/s1600-h/DSC_7617.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289745015876739202" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLChz9KkcS1Y7ChlWYAR0NPr6q2ookR_3rI4Jm-GKH6hcyuwgmVqTZZ3_S5yBc4pTPRdVF8EpukL-_nUYE7zJUgEOpIbz1KBRDdQCNHKZ8fWNQMIxm9TWwqfvenxSm9-Hi-mWr-Q/s400/DSC_7617.jpg" border="0" /></a>Düğüm eğitimi alırken:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW5AXkYLeJDZsGFOX9rbOLcHPr__UpzffKQ0hyWxVcGaxM1jJG_LWKLZeQ29ISltTPVU-GwutrApScsAH8FO4xqd_PIaBcR_XLK1PK5t8SMj8xFauYvtZ5Ugqr-ktWQOo6mXsbqw/s1600-h/DSC_8309.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289745018566753122" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW5AXkYLeJDZsGFOX9rbOLcHPr__UpzffKQ0hyWxVcGaxM1jJG_LWKLZeQ29ISltTPVU-GwutrApScsAH8FO4xqd_PIaBcR_XLK1PK5t8SMj8xFauYvtZ5Ugqr-ktWQOo6mXsbqw/s400/DSC_8309.JPG" border="0" /></a><br />İlk gün Ilıca Şelalesi, Valla Kanyonu ve çevreyi gezdikten sonra 2.günde ASPEG grubu çalışmalarına katıldık. ASPEG'den Ali Yamaç, köylülerden aldıkları bir ihbar sonucunda bir mağaranın keşfi için bizi davet etti. Hem çevreyi gezecek hem de ASPEG'in çalışmalarını izleyecek ve keşife katkıda bulunabilecektik. Sabah kahvaltısından sonra sırt çantamızı, GPS'imizi alıp başta Biblo olmak üzere Ali Yamaç, Emine, Barbaros, Gülşen, Nuray ve ben yürüyüşe geçtik.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhq3hnVbH81SNMv46pzobXiplByFPqqgzbd09lGOoa7JUQSEpf5elpPLfWujm2M0DgrMOztQ2S35DO78ZkxIhyphenhyphenYSPyLJ7r51atE5LOyMS8UxLCJIe4bRwzaud9cSoDsGEEgNiBXvQ/s1600-h/DSC_7982.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289747913742712834" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhq3hnVbH81SNMv46pzobXiplByFPqqgzbd09lGOoa7JUQSEpf5elpPLfWujm2M0DgrMOztQ2S35DO78ZkxIhyphenhyphenYSPyLJ7r51atE5LOyMS8UxLCJIe4bRwzaud9cSoDsGEEgNiBXvQ/s400/DSC_7982.JPG" border="0" /></a> Tepeye doğru tırmandıkça kar altındaki dik yamaçlar zaman zaman zorluyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5r5w3kTePSy283hYwQyCslOiqRVn8AHqLN6-ms8r8UsUKleYD4e1ZeaK5QkEn77o7o_PmGwquNMw2oSu-6c44phnILs_6RHcwDm-SwQIz7gAsnVX1fq07V4M0Zbe_fGRuf7vtGA/s1600-h/DSC_7947.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289747906924908594" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5r5w3kTePSy283hYwQyCslOiqRVn8AHqLN6-ms8r8UsUKleYD4e1ZeaK5QkEn77o7o_PmGwquNMw2oSu-6c44phnILs_6RHcwDm-SwQIz7gAsnVX1fq07V4M0Zbe_fGRuf7vtGA/s400/DSC_7947.JPG" border="0" /></a></p><p>4x4 Biblo için tırmanış zor değil ama zaman zaman çok yoruldu.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGAnmZ6kvpch1TZKX0DlcVVm9tvz6NQg3iZdFJON4FSt6GlWTt6E24koocj5dc74Tqp6_9Vj2WjUz90BVVZw8_vDaA4WimcOZj5ktGkU47lAbyUZkjnqm12eapt9dNRMdWGW9NOA/s1600-h/SS853234.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289776551315781442" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGAnmZ6kvpch1TZKX0DlcVVm9tvz6NQg3iZdFJON4FSt6GlWTt6E24koocj5dc74Tqp6_9Vj2WjUz90BVVZw8_vDaA4WimcOZj5ktGkU47lAbyUZkjnqm12eapt9dNRMdWGW9NOA/s400/SS853234.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGR6f_CB6q2F2tmtpD2wIDelOnpeWGP1lfuPraBOFPr8eAbKBVjTPt2m4su38NzQjeoNdwlwq9X4_Fyj1m75DaRuHOjUnotfOEn4FPcj3J5f_5UhLXFA7U8CT6MTt_IBifrGariw/s1600-h/DSC_7933.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289747904577174002" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGR6f_CB6q2F2tmtpD2wIDelOnpeWGP1lfuPraBOFPr8eAbKBVjTPt2m4su38NzQjeoNdwlwq9X4_Fyj1m75DaRuHOjUnotfOEn4FPcj3J5f_5UhLXFA7U8CT6MTt_IBifrGariw/s400/DSC_7933.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvky3sJdd4aVyVgXmOIAyGiEknoTxYs5fGTbApOdIp5PJiyRY8WYbXWNuRVpOYSGrjRlp6tLJypJWS69CZAVUQ5tCeynD8Vfe4WwWm11blKm_kLHcbt299hPqSEzpo_jyAM0L9HA/s1600-h/DSC_7923.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289747900210689202" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvky3sJdd4aVyVgXmOIAyGiEknoTxYs5fGTbApOdIp5PJiyRY8WYbXWNuRVpOYSGrjRlp6tLJypJWS69CZAVUQ5tCeynD8Vfe4WwWm11blKm_kLHcbt299hPqSEzpo_jyAM0L9HA/s400/DSC_7923.JPG" border="0" /></a></p>Keşif keyifli geçti. 1202 metreye tırmandıktan sonra mağarayı bulamayınca Gülşen, ben ve Biblo ayrılarak tepenin bir yamacından, Ali Yamaç, Emine, Nuray geldiğimiz yoldan, Barbaros ise diğer yamaçtan inmeye karar verdik. Biblo'yla sıkı bir bitki örtüsü olan yalancı makiler ve kayalar arasında yürüyüş zor oldu. Sonra telsizden Başkan Emine'nin aramanın sonlandığı mesajı gelince geldiğimiz yola çıkarak aşağı inişe geçtik.<br /><br /><br />4.1 KM'lik tırmanış ve iniş sonunda mağarayı bulamayarak Paşa Konağına geri döndük.<br /><br /><br /><strong><span style="font-family:arial;font-size:130%;color:#cc0000;">2.Gün - Mağara Yüzey Araştırması</span></strong><br />Grup üyelerinin aldığı yeni bir ihbara göre Horma Kanyonu civarında mağaralar olduğunu öğrenildi. Ali Yamaç yürüyüş performansımızı görünce bu keşfe de bizi davet etti. Artık yarı ASPEG'li olmuştuk. Bu gezideki görevimiz keşfedilen mağaraların GPS ile koordinatlarını almaktı. Kahvaltı sonrasında Köylü İsmail Sivri rehberliğinde yola koyulduk. Bu keşifde bölgeyi iyi tanıyan İsmail Sivri gördüğü mağaraları bize gösterecek. Bu sefer ekibimiz Biblo, Ali Yamaç, Barbaros, Nuray ve benden oluşuyor.<br /><br /><br />Rehberimiz İsmail Sivri ilk bildiği mağarayı bize gösteriyor. Ancak bu mağara devam etmeyen derinliği olmayan bir mağara. Yine de noktanın kaydını alıyoruz.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEircQgkDbboD4HYJ_3ZZo9Ipb4DtDigHCtEfcLbo6VP7iPkj54145G50znzHRjSQpX39GJ4EQjG3LdxaWYGlRer9T_s7gB72WyculTcvUqkaJhVjMowtxYrrwfRYA9m6434PlrG5Q/s1600-h/DSC_8025.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289761103871778706" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEircQgkDbboD4HYJ_3ZZo9Ipb4DtDigHCtEfcLbo6VP7iPkj54145G50znzHRjSQpX39GJ4EQjG3LdxaWYGlRer9T_s7gB72WyculTcvUqkaJhVjMowtxYrrwfRYA9m6434PlrG5Q/s400/DSC_8025.JPG" border="0" /></a>Sonrasında biz de aracımızı bırakıp yola traktörle devam ediyoruz. Biblo, ben, Ali Yamaç ve Barbaros traktörün bagajındayız.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgPY_Qk2aWGp_QF4AeTfhAJ7dd0G3QHV15XwtXR23a5SZOuaoZJNQO3RQ_WVl6XMRYUL3_shq7tP6HxndKc6V13YOrvvFVjHwtPmC5jE2TBZR213nqctlH4Owrrl0cnSVSfnJmhQ/s1600-h/DSC_8031.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289761104699563618" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgPY_Qk2aWGp_QF4AeTfhAJ7dd0G3QHV15XwtXR23a5SZOuaoZJNQO3RQ_WVl6XMRYUL3_shq7tP6HxndKc6V13YOrvvFVjHwtPmC5jE2TBZR213nqctlH4Owrrl0cnSVSfnJmhQ/s400/DSC_8031.JPG" border="0" /></a>Tepe tırmanışın yarısında Horma kanyonunu üstten seyrediyoruz. Hemen ayaklarımızın altındaki yükseklik tahmini 200-300 metre kadar var. Bundan sonraki yürüyüşümüz biraz daha adrenalini yüksek. Bazı yerlerde elimizde batonlarla destek alarak tırmanışa devam ediyoruz. Bir dikkatsizlik kötü kazalara sebep verebilecek nitelikte. Bu yüzden oldukça dikkatle ilerliyoruz.<br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipS0Uv4qvOa1qscedmTO0fkdUKaEqGHEqh297LAyUDgIyA_xzOyyS5pHm_49EcJ-BTa2JWAHCFhTPuqnxCNdxxh50EHt3fIhqXZ1vaFbFI-q0utnPTCx4isDz_BEqZGTXvIXnjMw/s1600-h/DSC_8128.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289761109996131682" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipS0Uv4qvOa1qscedmTO0fkdUKaEqGHEqh297LAyUDgIyA_xzOyyS5pHm_49EcJ-BTa2JWAHCFhTPuqnxCNdxxh50EHt3fIhqXZ1vaFbFI-q0utnPTCx4isDz_BEqZGTXvIXnjMw/s400/DSC_8128.JPG" border="0" /></a><br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289761105816278738" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHfZl9E7w-Q3I4ZmmSKGd98DRKR9Ltkk8wRvTlQ_amjzpyQdQBrpPt-nD0D4wvnp8A0buSMWRfB0Te7-e4XbpCEn0o1sMJaWdxGKMJ4QbTf8yzpHqdlyb0CBAmquPn303oxVZb8Q/s400/DSC_8106.JPG" border="0" /></p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioid6ZmWumpjjkGmyPDmXp5W_1ZrnQgYWbmG1ztMlcsOF-qJOFDxSGxiRyOOEKvaDdBocJo4kSJcU3pLsoA20OdbBHNzYK18C92yaDHRthV27IPU8dpibYgfhc-Hf9CeLaxx0k5g/s1600-h/DSC_8098.JPG"></a>Sonunda Horma Kanyonu yamacından yukarı çıkarken bir tane mağara buluyoruz. Çok kısa giden bir mağara. Mağaranın girişi;<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvha3YynRFdntPZY8purgrKB0wo0clRVJ-qsAkdYtjwSrhyphenhyphenwUUzSbzzmPG4os_q7zbEjjBkEo0u9xdBaTiuZkNR5hL2EI_OGAXssGOC7fEF-aJuTws1X2BhSSGSVNzv0FlX4YQzg/s1600-h/SS853410.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289771976425420642" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvha3YynRFdntPZY8purgrKB0wo0clRVJ-qsAkdYtjwSrhyphenhyphenwUUzSbzzmPG4os_q7zbEjjBkEo0u9xdBaTiuZkNR5hL2EI_OGAXssGOC7fEF-aJuTws1X2BhSSGSVNzv0FlX4YQzg/s400/SS853410.JPG" border="0" /></a>İlk mağara deneyimim,<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNLsGpR-tYSzmUrw6REPco-tnW5eczHcwvS9zOAlcUzHTvN9BtlW9flyJlaJXHOiFG1RQpwSTOSCFoleuYqE5YbJ9OlYuplPY92q_PZ7n6f2soVA0BYk5O8eTyUB_34lxkO09nCw/s1600-h/SS853400.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289771979102669794" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNLsGpR-tYSzmUrw6REPco-tnW5eczHcwvS9zOAlcUzHTvN9BtlW9flyJlaJXHOiFG1RQpwSTOSCFoleuYqE5YbJ9OlYuplPY92q_PZ7n6f2soVA0BYk5O8eTyUB_34lxkO09nCw/s400/SS853400.JPG" border="0" /></a><br />Mağara'nın içinden bir kare daha :<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSVoV9bQlojZpq0TgHvO5sLLrI3k1LyONqjpwcyOKskLu0dRMV6jToCVZzHQQ8Z3InBGyPIRBV-oHSPfyTZHPK8n13y4AYI8C39hRAP742Ynx0mR9UPb_pkiBnMNwvtXw0lCF7CA/s1600-h/SS853397.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289771974054749250" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSVoV9bQlojZpq0TgHvO5sLLrI3k1LyONqjpwcyOKskLu0dRMV6jToCVZzHQQ8Z3InBGyPIRBV-oHSPfyTZHPK8n13y4AYI8C39hRAP742Ynx0mR9UPb_pkiBnMNwvtXw0lCF7CA/s400/SS853397.JPG" border="0" /></a><br />Sonrasında tekrar yürüyüşe geçiyoruz. Tepeye varmak üzereyken rehberimiz bir mağara daha gösteriyor. Hemen keşifler başlıyor:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmTuWqb6wGkoIFVstvs7cUMM2bcy_roJgYPymWpNcmv5yaPwfxGaaJn4ZeMxDavXTF8cfI19jCHI8VHmPsdsatE4vFHQce17WBVnIP1iN0WZHGU1Wec7eby6ZauHsQ9hY2a0YCQQ/s1600-h/DSC_8175.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289773505765426034" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmTuWqb6wGkoIFVstvs7cUMM2bcy_roJgYPymWpNcmv5yaPwfxGaaJn4ZeMxDavXTF8cfI19jCHI8VHmPsdsatE4vFHQce17WBVnIP1iN0WZHGU1Wec7eby6ZauHsQ9hY2a0YCQQ/s400/DSC_8175.JPG" border="0" /></a>Yalnız yarasa uyuyor. Ancak Barbaros stresten ölebileceğini söyleyince fotoğraf çekmeyi bırakıp, onu yalnız bırakıyoruz. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjaQtBwrT8wrZnO8QlO2H3bCG_Gv2u2ARSRt9ZbgmM7_dLrn1R_62V3CQFticQMXR0-t8LZTiXsXpv-F0G49HgWWBExcS94k3fLIZXYdjKoEc9VTBhHg4NTXnU6OByBusbi_4Zgcg/s1600-h/DSC_8193.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289773516724897570" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjaQtBwrT8wrZnO8QlO2H3bCG_Gv2u2ARSRt9ZbgmM7_dLrn1R_62V3CQFticQMXR0-t8LZTiXsXpv-F0G49HgWWBExcS94k3fLIZXYdjKoEc9VTBhHg4NTXnU6OByBusbi_4Zgcg/s400/DSC_8193.JPG" border="0" /></a> Burada bir süre dinlenip, karnımızı doyurduktan sonra tırmanışa devam ediyoruz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAKO84aMChLkucVtLFiIDX-W92cNciJEwInwdtzgV-7b0sLnAOugz7Ut5vTZ6X-P5N5SMS2poqSPu1pgPS15XgxIFaKuXFO4Fb7AP4UK1gDelrWpkM85K4Q6FG4RNoqnPfcYB0yg/s1600-h/DSC_8204.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289773515649914418" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAKO84aMChLkucVtLFiIDX-W92cNciJEwInwdtzgV-7b0sLnAOugz7Ut5vTZ6X-P5N5SMS2poqSPu1pgPS15XgxIFaKuXFO4Fb7AP4UK1gDelrWpkM85K4Q6FG4RNoqnPfcYB0yg/s400/DSC_8204.JPG" border="0" /></a> Orman ağırlıklı kayın, palamut ve gürgen ağaçlarından oluşuyor. Bakir olan ormanlarda rehberimiz zaman zaman Karaca'ların ve domuzların yattığı yerleri ve izlerini gösteriyor. Tepeye vardığımızda Horma kanyonunun yine tepeden bakıyoruz. </p><p>Orman içinde ilerlerken Biblo arkamızı kolluyor.<br /></p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPUIF8-7wPks2qA0OAJ7e-XHE15kRrwbf9sr8zR_kpovDYq2zGEJXSfThfsD82MxDR1ERi-hkhq3PUYMtEqVqi6__D0dNF6ypwxAKBv141Y8GrdHdHoiw0ZpVQ64LZXiGPzaf3oQ/s1600-h/DSC_8210.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289775731081870338" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPUIF8-7wPks2qA0OAJ7e-XHE15kRrwbf9sr8zR_kpovDYq2zGEJXSfThfsD82MxDR1ERi-hkhq3PUYMtEqVqi6__D0dNF6ypwxAKBv141Y8GrdHdHoiw0ZpVQ64LZXiGPzaf3oQ/s400/DSC_8210.JPG" border="0" /></a><br />Horma Kanyonun başlangıç noktasına tepeden bakıyoruz:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNbc0xi1SIFv3EbaYvxesrJ3UzITBSoppLZwgbzcV_K-2YU5lyOuSKkrlOqsFden4z8wy986fubwrY1YfvL0oIpIaE-CS1PI3nHAzThH2ryD1FLs13ehdE17GRGqgfpfgpm65xSw/s1600-h/SS853448.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289778545009166658" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNbc0xi1SIFv3EbaYvxesrJ3UzITBSoppLZwgbzcV_K-2YU5lyOuSKkrlOqsFden4z8wy986fubwrY1YfvL0oIpIaE-CS1PI3nHAzThH2ryD1FLs13ehdE17GRGqgfpfgpm65xSw/s400/SS853448.jpg" border="0" /></a>Tepeye vardıktan sonra Ali Yamaç ve Barbaros'dan ayrılıyoruz. Ondan tepenin sırtında kendi araçlarına doğru gidecekler, bizde aracı bıraktığımız yere gideceğiz. Dik bir inişten sonra aracımızın yanına varıyoruz ve İsmail Sivri'yi bıraktıktan sonra hep beraber Paşa Konağına dönüyoruz.<br /><br />Yapılan iş keyifli, yorucu ancak öz verili de bir çalışma aynı zamanda. Türkiye'de az bilinen mağaraların keşiflerini yapmak öyle kolay değil. Yerlerini bulmak, onlara ulaşmak, ölçümlerini yapmak belki de bulunan bir mağara da günlerce çalışmak, başarıya ulaşıncaya kadar pek çok kez gidip gelmek anlamına geliyor. Sonuçta herkesin yararlanabileceği bilimsel sonuçlar ortaya çıkıyor.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-89171839235107809802008-12-19T17:45:00.005+02:002009-01-10T18:52:20.044+02:00Kanyon ve Su : Pınarbaşı, KastamonuBundan 2 yıl önce doğu Karadeniz gezimize başlarken geçmiştik Kastamonu bölgesinden. 8 günlük kısa bir gezi zamanı olunca bu bölgede sadece Safrabbolu'da gezinmiş ve Bulak mağarasını gezerek doğrudan İnebolu'ay geçmiştik. O gün bu gündür sürekli aklımdadır bu bölge. Bayram'da aile ziyaretleri sonrasındaki tatil fırsat bilip bu bölgeye geldik. Şimdi ilk demiri attık ve daha çok demir atacağız sanırım.<br /><br />9 Aralık 2008'de gittiğimiz Pınarbaşında kar bize süpriz yaparak yolda karşıladı. Bu karşılamaya sevinmedim dersem yalan olur. Hem yolu keyifli kıldı, hemde o keskin soğuğu bir nebze olsun azalttı.<br /><br /><p><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/dsbmieSWLjd5qxbpglm9gg?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFuTjZf_PI/AAAAAAAAQRQ/6PHuQFVsEac/s400/DSC_7581.JPG" /></a>Küre dağları milli parkını Bartın ile ile birlikte barındıran Kastamonu, aslında il merkezi değil daha çok çevre ilçeleri ile ilgi çekiyor. Bu bölgede gezilip görülecek çok yer var. Pınarbaşı ilçesi ise en başında geliyor. İlçe'nin Valla kanyonu, Ilıca Şelalesi, Horma Kanyonu, Ilgarini Mağarası ile bilinmektedir.<br /><br />Doğa güzelliklerinin yanısıra bölge folklorik kültürde yaşatılmaya devam etmektedir. Genç kızından yaşlı ninesine kadar halen günlük olarak folklorik giysileri giymektedir. İlk gördüğümde bayram dolayısıyla bu şekilde giyindiklerini sanmıştım. Sonra herkesin üstünde aynı giysileri görünce bu giysileri günlük olarak giydiklerini öğrendim. Bunu ilk anda inanmak zor oluyor ama bayramdan sonra köy evinde günlük yaşantısı içinde de hanımları bu kıyafetleri ile görünce inanıyorsunuz.<br /><br /><a href="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFzSKO5T5I/AAAAAAAAQtE/Q9eEm95BnrM/s400/DSC_7803.JPG"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFzSKO5T5I/AAAAAAAAQtE/Q9eEm95BnrM/s400/DSC_7803.JPG" border="0" /></a><br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/t_KfUrWYPRzOwZV1k6oyNw?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFzZ61KEzI/AAAAAAAAQtk/2K1bjRcgupU/s400/DSC_7807.JPG" /></a><br />Pınarbaşı doğal güzelliklerine ek olarak Küre Dağları Milli Parkının hemen yanıbaşındadır. 80.000 hektarlık tampon bölgesi ile 37.000 hektarlık alana sahip milli park doğal yaşımı ve ormanı koruma altındadır. Bu bölgede mevsim ve gözlem saatine göre kolaylıkla ayı, karaca, geyik ve domuz görebilmek mümkün. Orman ağırlıklı göknar ve kayın ağaçlarından oluşmakta. Diğer bir yandan da yalancı maki ile bol bol karşılaşıyorsunuz. Yalancı maki diye adlandırılan bitki örtüsü tepelerde gezinmeyi son derece zorlaştırıyor. Ancak kayın ve göknar ormanları arasında gezinmek ise oldukça keyifli.<br /><br />Pınarbaşında biz konaklama için Paşa Konağını tercih ettik. Paşa konağı 200 yıllık olduğu söylenen bir konak. Ama buralarda paşa ne arasın dedik ve hikayesini öğrendik. Kalabalık bir aile olan köyün ağasının konağıymış. Ağa'nın hanımı beyine "Paşam" diye eslenince o zamanlardan "Paşa'nın konağı" olarak kalmış. Şimdilerde ise konaklama tesisi olarak hizmet veren konakta pek çok şey bozulmadan bugünümüze kadar gelmiş. Konağı WWF Türkiye Doğal Hayatı Koruma derneği ve Garanti Bankaı katkılarıyla 2001 yılında restore edilmiş. Kısaca doğayı, köy ve folklorik yaşamı sevenler için enfes bir konaklama yeri. Detaylı bilgiye <a href="http://www.pinarbasim.com/">http://www.pinarbasim.com/</a> adresinden erişebilirsiniz.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/vEVYXigkYKUaUaqDFNXTSA?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFveOVTlkI/AAAAAAAAQZU/TJzSn3ZdhqE/s400/DSC_7647.JPG" /></a><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/OhqAg0gA3AyeV8DN4lKPeg?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUF0mVALWHI/AAAAAAAAQ0U/GC0wHPnW5XE/s400/DSC_7860.JPG" /></a><br />Büyük kütüklerden yapılan bu evlerin alt katları günlük kullanımda ahır olarak kullanılırmış. Üst katlar ise konaklama. Ahırdan koku gelmesini önlemek amacıyla kütüklerle kaplı zeminde, kütükler arası toprakla kaplanmış durumda. Evlerde bir tane çivi kullanılmadan kütüklerin birbirine geçmesi ile monte edilmişler. Ancak gün gün bu evler bakımsızlıktan harabereye dönmekte veya yerlerine betonerme ev yapıldığından yok olmakta.<br /><br />İlk gün karelediğim ahır:<br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/TCMZrZX4Qifm_giyjsWuSg?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFwD7dS8rI/AAAAAAAAQcY/qvPjQtGaNuQ/s400/DSC_7671.JPG" /></a>Dönüş yolunda karelediğim başka bir ahır<br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/kpwQGYRP61sFHr2Xzu169Q?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SURBCgcfv5I/AAAAAAAASJg/lnYRVVuBIn4/s400/DSC_8343.JPG" /></a>Pınarbaşı adını ilçe sınırları içinde doğan ve Zara çayına katılan pınardan almakta. Oluk oluk dağın yamacından fışkıran pınarı hemen Paşakonağının yanında yer alıyor.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/is7awnNZuONc9HiSz7_eLQ?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SURA0HrwvAI/AAAAAAAASIQ/p8M0vZllYrI/s400/DSC_8324.JPG" /></a><br />Gezimizin ilk ziyaret yeri Ilıca şelalesi oluyor. Yolu bu mevsimde oldukça çamurlu. Aslında böyle olması çevreyi kirletme olasılığı yüksek ve piknik veya yeme, içme amaçlı eşya taşımayı amaçlayan kişileri engelleyici olması sebebiyle yolun durumunu iyi buluyorum. Tabi bu yol Biblo ile çokda zorlayıcı değil.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/85sQxBx7arF7MtQ2MU3izg?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFySgBnL2I/AAAAAAAAQpE/hR4rG5td5cY/s400/DSC_7771.JPG" /></a><br />Ilıca şelalesinin kendisi kadar çevresindeki yosun tutmuş ağaç dallarıda ilginç görüntüler veriyor. Hani hep masal ormanları çizimlerinde olan bol yeşilli ağaçlara benziyorlar. Masalımsı bir hava etrafımı kaplıyor. Ilıca şelalesi yaklaşık 10 metre yüksekten dökülen Zara çayı ile oluşmuş. Zara çayı ise Horma kanyonunu aşarak buraya geliyor. Şelalenin oluşturduğu havuza yazın mutlaka girmek lazım. Zaten doğal bir çakıldan kıyısı olan havuz.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/KDQfZM7--gsh7IQkX74E_w?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFy19DTsEI/AAAAAAAAQrM/VlH0XyOCdK8/s400/DSC_7788.JPG" /></a><br />Biblo Ilıca Şelalesinde dinlenirken<br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/nTGnZukEASXo3HuBtuv0mA?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFy7_4j1rI/AAAAAAAAQrk/swii178fCvs/s400/DSC_7791.JPG" /></a>Ilıca şelalesinde suyun sesini dinleyip, dinlendikten sonra şelalenin yukarısında sonlanan Horma kanyonuna doğru gidiyoruz. Bu mevsimde buralarda yürümek için çamurda yürümeye uygun bot olmasında fayda var. Yürüyü yolunda yapılacak ufak bir hata ciddi yaralanmalar veya sonuçlara sebebiyet verebilir. Baton ve bot ile daha konforlu ve emniyetli yürüyüş yapmak daha mümkün. Ilıca şelalesine Ilıca köyünden 5-6 dakikada, şelaleden Horma kanyonu sonuna erişim ise 7-8 dakika civarında.<br /><br />Horma kanyonu sonu ve şelalenin hemen üst tarafı<br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/rCYwphZdrofDwJ4tdNkTnA?feat=embedwebsite"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SUFzK-HbM7I/AAAAAAAAQsc/J4_2j_j_hEg/s400/DSC_7798.JPG" /></a>Ilıca köyünden geri dönerken Park Ilıca tesislerinde kurban bayramı geleneksel yemeğine denk geliyoruz. Tesis sahibi bizi hemen içeri buyur ediyor. Aç değiliz ama yapılan et yemeği ve pilavı yinede afiyetle yemeden duramıyoruz. İşte ilk yöresel kıyafetlerle burada karşılaşıyoruz. Burası da alternatif konaklama yapılacak yerlerden biri.<br /><br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-ofFaQRaI/AAAAAAAASuM/CHwXtQGqvCE/s400/SS853034.JPG" />Ilıca Köy'ünün sıcak ilgisi ile çaylarımızı bitirdikten sonra Kokurdan yaylasına doğru çıkıyoruz. Yayla yolu son derece düzgün. Ilıca köyün'den ise yaklaşık 20 dakikalık mesafede. Yukarı doğru çıktıça etrafı kar kapmalaya başlıyor. Yaylaya varmadan hemen önce gördüğüm kızak ilgimi çekiyor. Acaba kullanan var mı?<br /><br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-o8m36enI/AAAAAAAASxw/Hp-dxq8D4MQ/s400/SS853062.JPG" />Yayla kar altında. Biblo kısa bir yürüyüş sonrasında üşüyüp arabaya giriyor. Yayla'nın devamı Kanyona tepeden bakan bir noktaya çıkıyor ama biz devam etmeden geri dönüyoruz.<br /><br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-pGvuCv3I/AAAAAAAASy4/qFRjYAcQevw/s400/SS853071.JPG" />Yayla yolunda pek çok mahalle var. Bazı mahallelerde yoğun bir bayramlaşma ziyaretini görebilmek mümkün. Bu mahallelerden bazıları 10-15 civarında evden oluşuyor. Duman tüttüğünü görünce halen yaşayanlar olduğunu anlaşılıyor. Köylülerle sohbetlerimizde bazı evlerde yaşlı köylülerin, bazılarında ise köyde bulunan halkın ikinci ev olarak kullanıldığını söylüyorlar.<br /><br />Sonrasında ise Valla kanyonuna doğru ilerliyoruz. Valla kanyonu dünyanın dördüncü, Türkiye'nin ise en büyük kanyonu. 12 KM uzunluğundaki kanyonun girişi Valla köyünden doğru. Öyle derin bir kanyonki yüksekliği bazı yerlerde 1200 metreyi buluyormuş. Kanyon'dan geçen çayın adı Devrekani. Bu derin ve dar kanyona giderken Valla köyü başka bir görsel şölen sunuyor. Valla köyünden manzaralar öyle güzelki. Baharda burada bir kaç günümüzü geçirebiliriz.<br /><br />Valla Köyü'ünün yeşil otlakları. İlkbaharda görmek lazım.<br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-plpcnKhI/AAAAAAAAS2s/qvr6wsJd_IM/s400/SS853103.JPG" /><br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-p-ww_yHI/AAAAAAAAS6o/MVerFThAe98/s400/SS853137.JPG" />Valla köyüne gelmeden Valla kanyonundan ilk kareleri alıyoruz.<br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-peBsK7cI/AAAAAAAAS18/25NUwkaeKEE/s400/SS853096.JPG" /><br />Valla köyü'ne vardıktan sonra yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş ile Valla Kanyonu seyir terasına varmak mümkün. Yol ise bu mevsimde ayrı bir güzel. Biblo yolu sevmiş olacak ki seke seke yürüyor.<br /><br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-piC67JnI/AAAAAAAAS2U/2r2nA4Tg79E/s400/SS853099.JPG" /><br />Valla Kanyonu seyir terasında bir kare.<br /><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-p3sN7pkI/AAAAAAAAS5g/N8Qsf7Hftq0/s400/SS853128.JPG" /><br />Pınarbaşı aslında küçük bir kasaba görünümünde ama İlçe statüsüne kavuşmuş. İlçe'nin merkezinde pek çok şey bulunabiliyor. Pek çok yerde olduğu gibi en lüks dükkan Turkcell bayisi. Hemen kavşakta bulunan restaurant'da ise yöresel yemekleri bulmak mümkün. Gerçi kurban bayramı olunca biz ancak buğday ve etsuyu ile yapılan Keşkek çorbasının tadına bakabildik. </p><p>Cumartesi günü geri dönüş yolculuğuna başladık. Yoldan aldığımız keyif bizi epey yavaşlatıyor. Yoldan manzaralar<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxtqP6F4ZCxSt1fd2oSt0aOFm1q7_zh0-nNhchS3zXOGjExva4cHfFapfK1D5bsf3Hk3VsGCZJfVN4I2xpUWouWhziOqLLfIl9JsaGOCzsHXUznjF_ottO4gShMTtNd7aD4zXoOw/s1600-h/DSC_8352.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289703662186175410" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxtqP6F4ZCxSt1fd2oSt0aOFm1q7_zh0-nNhchS3zXOGjExva4cHfFapfK1D5bsf3Hk3VsGCZJfVN4I2xpUWouWhziOqLLfIl9JsaGOCzsHXUznjF_ottO4gShMTtNd7aD4zXoOw/s400/DSC_8352.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-EQKWRcEx38GL_wWpuYoegDRys2NrCahgw_1oH2xQW5wjq584X9Tkb1zdLu2mkCmx436uNgvIFEqlohXC_b1rRLNthoyIbgxUOTOkoaAFZdZ66U0KZOadIlNP7GZv2eSmQqUP-A/s1600-h/DSC_8333.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289703659142033298" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-EQKWRcEx38GL_wWpuYoegDRys2NrCahgw_1oH2xQW5wjq584X9Tkb1zdLu2mkCmx436uNgvIFEqlohXC_b1rRLNthoyIbgxUOTOkoaAFZdZ66U0KZOadIlNP7GZv2eSmQqUP-A/s400/DSC_8333.JPG" border="0" /></a>Pınarbaşın'a giderken uğradığımız Safranbolu'ya dönerken de uğruyoruz. Hemen Hamam'ın yanında bulunan Kadıoğlu Şehzade Sofrası'nda yemeğimizi yiyoruz. Yörenin Kuyu Kebabı, bükmesi ve şehzade pilavı meşhur olduğunu öğrenip bunları deniyoruz. Bu arada Biblo araçta bizi alacağı ödül için bekliyor. Bunun sebebi araçta beklediği için her dönüşte mutlaka ödül veriyoruz. <p>Ispanaklı Bükme<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDHl_dPedKNg1ab3XpSm9w7NYFW5CMknsCo7FxFu1s9rSfJyEeGOvlrtXaOniryGSTA5JMOhWE_1_wVghD1nPEVfoOMKCxBf8PQIiXSKtlXNS2u0yqLfmh6pJwBZf0WgyyqXWzqw/s1600-h/DSC_8386.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289703667162928882" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDHl_dPedKNg1ab3XpSm9w7NYFW5CMknsCo7FxFu1s9rSfJyEeGOvlrtXaOniryGSTA5JMOhWE_1_wVghD1nPEVfoOMKCxBf8PQIiXSKtlXNS2u0yqLfmh6pJwBZf0WgyyqXWzqw/s400/DSC_8386.JPG" border="0" /></a><br />Yemek sonrasında ise bir Türk Kahvesi keyfinin iyi olacağını düşünüyoruz. Yine Hamam'mın yanında bulunan İmren Şekerlemede sunumu hoşumuza giden kahvenin sonrasında lokumlarımızı alıp Safranbolu'dan ayrılıp evimize dönüyoruz. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWCMA4A3KpfISHiEThMMR8ZWEHj1dj34zABtSxWseqeBzwH6h6Fw4_tuQTu_pSb5rDFi-1u09Qq-yiPSS27vEwt0NH4QHaxSpN5MaaQAhUFEzWSMnYVnvsfZ0wfBhqOLrQblGZ9A/s1600-h/DSC_8411.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289703677510609298" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWCMA4A3KpfISHiEThMMR8ZWEHj1dj34zABtSxWseqeBzwH6h6Fw4_tuQTu_pSb5rDFi-1u09Qq-yiPSS27vEwt0NH4QHaxSpN5MaaQAhUFEzWSMnYVnvsfZ0wfBhqOLrQblGZ9A/s400/DSC_8411.JPG" border="0" /></a>Paşa konağında oldukça ilgimizi çeken Aspeg grubu ile tanıştık. Aspeg Anadolu Speleoloji Grubu veya Mağaracılık Grubu'da diyebiliriz. Gruptaki herkeslede kanımız uyuşunca tabiki onlarında bize bu gezimizin biraz daha farklı ve güzel bir amacı oldu. Aspeg 'daki ekip çalışması ve mağara keşif sonuçlarının değerlendirilmesi, rapor edilmesi ve mağara çizimlerinin yapılması işin ne kadar ciddi yapıldığını da gösteriyordu. Aspeg aslında gönüllülerden oluşmuş bir grup. Hem geziyorlar, hem mağara keşiflerini gerçekleştiriyor hemde bu bulguları paylaşmak üzere çizim ve ölçümleri yapıyorlar. Bu sayede az fikir sahibi olduğumuz Türkiye'deki mağaraları keşfediyorlar. Atlas Dergisinin Aralık sayısında bu yaz buldukları Türkiye'nin 9.mağarasından söz ediliyordu. Aspeg grubu ile Pınarbaşında yaptıklarımızı başka bir başlık altında anlatacağım.</p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-19562900989784724722008-12-18T16:29:00.000+02:002009-01-05T01:38:25.079+02:00Bolu-Nallıhan-Eskişehir YoluHep gitmek istediğimiz noktayı düşünürüz. Amacımız bir an önce oraya varmak ve yolu bitirmektir. Ben seyahatlarime biraz daha farklı bakıyorum. Varılmak istenen noktadan daha çok geçtiğim yollar üstündeki güzellikleri görmeye çalışıyorum. Bu sayede yolun geçtiği yerleşim yerlerini, kültürlerini ve doğal güzelliklerini tanıma fırsatı oluşturuyorum. Diğer bir yandan da amaç bir noktaya ulaşmak ise oraya gidilebilecek alternatif farklı yolları keşfetmeye çalışıyorum.<br /><br />1998 yılında Mudurnu'ya için gittiğimde oradan Eskişehir'e geçmem gerekmişti.Mudurnu'ya gitmeden önce Eskişehir'e alternatif bir yolu oluşurmuştum. O zamanın haritasında zaman zaman tali yol olarak görülen yolu takip ederek Eskişehir'e gitmeye karar vererek Mudurnu'ya hareket ettim. İşte Abant-Nallıhan-Mayıslar-Eskişehir yoluyla ilk defa 1998 yılında bu şekilde tanıştım. Hani olurda fırsatınız olursa mutlaka alınması gereken bir yol. İç Anadolu'nun o kuraklığından uzak olan bu yol, farklı manzaraları farklı tatları tatmanızı sağlıyor. Yolu ne kadar zamanda alacağınız ise manzaraları ne kadar süreyle seyretmek istemenize göre değişiyor.<br /><br />En son bu yolu 2007'de doğum günümde Biblo ile birlikte motosikletimizle almıştık. 7 Aralık 2008, Cumartesi sabahtan yola çıkarak, kar düşmeden bir kez daha bu leyifli yoldan seyahat ediyoruz. İlk durak klasik olarak Abant gölü. Abant gölünü Mudanya yolu üzerinden görüntülüyorum.<br /><p><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; HEIGHT: 358px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV9-ONASMcI/AAAAAAAASQk/4wlbYiTyIfg/s800/DSC_7398.JPG" border="0" /><br />Abant'tan ayrılıp Mudurnu yolunu tırmandıktan sonra Mudurnu ilçesinin bulunduğu ovaya iniş başlar. 1300 metre rakıma sahip Abant'tan 780 metre rakımlı ova'ya aşağıdaki manzara ile iniliyor.<br /><br /><a href="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV9-OZdhEdI/AAAAAAAASQs/qJai3S1vtks/s800/DSC_7415.JPG"><img style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; HEIGHT: 358px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh6.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV9-OZdhEdI/AAAAAAAASQs/qJai3S1vtks/s800/DSC_7415.JPG" border="0" /></a><br />Ova'da yeni yeşeren ekinler bize eşlik ediyor. Bu yeşili çok severim. Tazeliği bir yandan da bu körpe ekinlerin bir an önce karla kaplanması gerektiğini hatırlatır.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/yUeEPRKvsV1GNxNhqyuY7g?feat=embedwebsite"><img style="BORDER-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: 0px; DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; BORDER-LEFT: 0px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; BORDER-BOTTOM: 0px; HEIGHT: 358px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh3.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV9-PWpe3mI/AAAAAAAASQ0/Cs1jSwGptxo/s800/DSC_7426.JPG" /></a><br />Ovayı bitirip Nallıhan'a erişmek için yine 1,200 metrelik bir dağı aşmak gerekiyor. Biraz önce karşı dağlardan burayı seyrederken şimdi buradayız. Işık arkamızdan geldiğinden daha rahat kare alıyoruz. Geçen sene motosikletle yol alırken sıcakladığımızda suyumuzu içmek ve nefes almak için durduğumuz yerde yine duruyor ve bir kaç kare fotoğraf da buradan alıyorum.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/2Y7Ha9BJZ4q0JZMDl7qgVQ?feat=embedwebsite"><img style="BORDER-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: 0px; DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; BORDER-LEFT: 0px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; BORDER-BOTTOM: 0px; HEIGHT: 358px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV9-QRzUIHI/AAAAAAAASQ8/VzzYfHPzJSI/s800/DSC_7434.JPG" /></a><br />Bu tepeleri aştıktan Nallıhan'dan sağa dönerek Eskişehir yoluna sapılır. Nallıhan ile Mayıslar köyü arasında ilgiçn doğa şekilleri sizi bekler. Aslında bu ilginç doğa şekilleri pek de hayra alamet değildir. Bu şekiller dağlardaki alüvyonların ovaya kayması oluşmuş erezyonu gösterir. Zaman zaman dik kayalık halinde görülen tepelerin çıplaklığı dikkat çeker.<br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/xSl5I_oD-5MRaCmDDhYULw?feat=embedwebsite"><img style="BORDER-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: 0px; DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; BORDER-LEFT: 0px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; BORDER-BOTTOM: 0px; HEIGHT: 358px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-B9fq425I/AAAAAAAASRc/XZhkZsExLjA/s800/DSC_7444_1.jpg" /></a><br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/9zskJQJdbHcD5emdADen-A?feat=embedwebsite"><img style="BORDER-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: 0px; DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; BORDER-LEFT: 0px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; BORDER-BOTTOM: 0px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh5.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-B-ICJh_I/AAAAAAAASRk/FiMtCfiUL-U/s800/DSC_7469.JPG" /></a><br /><br /><a href="http://picasaweb.google.com/lh/photo/bMeBA8ZeAPGmMCV5O5KO2Q?feat=embedwebsite"><img style="BORDER-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: 0px; DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; BORDER-LEFT: 0px; WIDTH: 540px; CURSOR: hand; BORDER-BOTTOM: 0px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://lh4.ggpht.com/_ix60boOru_0/SV-B-nJifkI/AAAAAAAASRs/-8S7VriPr6Q/s800/DSC_7479.JPG" /></a><br />Osmanköy'den sonra yolun sol tarafında Sakarya Nehri karşılar. Artık iklim farklaşmaya başlamıştır. Sakarya Nehri doğdu yerden, Karadeniz'e döküldüğü yere kadar çevresine hayat katmaya devam eder. Taşıdığı alüvyon'lar ve yumuşattığı iklim ile İç Anadolu bölgesinin kuraklığından eser bırakmaz. Yazın buradan geçerken Sarıkaya civarındaki yerlerde satılan sebze ve meyvelerden almadan geçmek olmaz. Doğrudan tarladan satışa sunulan domatesin ve salatalığın tadını az yerde bulunur. Hani vardır ya o doğal kokulu domates, işte burada bulabilmek mümkün.<br />Mayıslar köyünden sonra başlayan tırmanışın sonunda Hekim Dağı sizi karşılar. Hekim dağını aşıp aşağıda geçtiğiniz noktada Eskişehir'i görünür. İşte bu noktada iklim değişikliği öyle farklıdırki sizi bir anda İç Anadolu'nun sert iklimi ve kurak ortamı karşılar.<br /><br /><br /></p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-12698120077052579542008-11-18T23:06:00.016+02:002008-11-20T00:46:22.949+02:00Sonbahar'da Yedi GöllerYazı terk edip, sonbahara girdiğimizde doğanın son renk çoşkusunu bize yaşatmasına tanık oluruz. Dağlar kızıla, sarıya ve son yeşille boyanır. Yapraklar toprağı görünmez yapıp, ayaklarımızın altına sarı yapraklarını sererler. Yedigöller bu manzaraların en iyi gözlemlendiği yerlerden biri. Ağaçların yeşil yaprakları sarıya kırmızıya dönüşmesi ve bu renklerin o berrak yedi göllerinden yansımasını seyretmek ayrı bir keyif veriyor. Doğa sanki yaza veda partisi vererek kışı karşılıyor.<br /><br />Aslında Ekim başında düşündüğüm geciken bu ziyareti 2 Kasım Cumartesi günü gerçekleştiriyoruz. Cumartesi sabah Ersin geldiğinde aracı Biblo ile neredeyse yüklemeyi tamamlamıştık. Ne kadar erken çıkalım istesekde İstanbul'un Cumartesi sabah trafiği buna çok da izin vermiyor. Yolumuz üstünde sağlam bir kahvaltı yaptıktan sonra yolumuza devam ediyoruz.<br /><br />Yedigöller yedi tane gölden oluşuyor. Ancak Kurugöl bu mevsimde adı üstünde kurumuş oluyor. Bu yüzden gittiğimizde sadece 6 göl görebildik. Nazlıgöl en berrak göl iken, Büyükgöl ve Deringöl en kalabalık yer. Tüm kamp alanları bu iki göl çevresinde toplanmış durumda. Eğer Mengen yönünden geliyorsanız giriş kapısının hemen yanındaki Seringöl sizi karşılıyor. Seringöl en aşağıda kalan 768 metre rakımda bulunuyor. En yukarıda ise 866 metrede rakımdaki İncegöl ve Sazlıgöl bulunuyor. Sazlıgöl'ün ilk bakışta bataklık hissi uyandırıyor ancak bu gölde diğer göller gibi oldukça berrak ancak üstü bir tür tatlısu bitkisi ile kaplandığı için göl'ün suyunun berraklığı görünmüyor. Gölleri Kuzey Bolu girişinden itibaren sıralarsak Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Kurugöl Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl. Göllerin oluşumu ise vadilerin önünün heyelan sonucunda kapanması ile oluşmuşlar.<br /><br />Yedigöller krokisi:<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrUAKi6WDqmKOm3ozb7lJwZWO2vPomJMMSjMwg0p7P4waiIR3o9LHCVeJQW7OgU0VZ6y_DPo1k1FB7w0nqZKuuNmPEnBiodaO4AfHTm7M2Nu00njwigMq4eUdCrywZrLSUiyLFAQ/s1600-h/yedigoller_kroki.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270479395805971026" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 308px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrUAKi6WDqmKOm3ozb7lJwZWO2vPomJMMSjMwg0p7P4waiIR3o9LHCVeJQW7OgU0VZ6y_DPo1k1FB7w0nqZKuuNmPEnBiodaO4AfHTm7M2Nu00njwigMq4eUdCrywZrLSUiyLFAQ/s400/yedigoller_kroki.gif" border="0" /></a><br />Yedigöller'in Uydu fotoğrafı :<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2e6LB-L2jbmo-Ju21l-niofjhSOrt44wDs4zQ9TpKVWuDTuJFX99HaMz65UkkXk3vYbHZPDc0gXZxRiYsriHrMWrQb3M9ccxa1nfvFhS7eUwFWaS_ZS5mpSJTmgkhZIFIi0iqew/s1600-h/Yedigoller_Uydu.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270479409813067042" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 394px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2e6LB-L2jbmo-Ju21l-niofjhSOrt44wDs4zQ9TpKVWuDTuJFX99HaMz65UkkXk3vYbHZPDc0gXZxRiYsriHrMWrQb3M9ccxa1nfvFhS7eUwFWaS_ZS5mpSJTmgkhZIFIi0iqew/s400/Yedigoller_Uydu.gif" border="0" /></a><br />Yedigöller Mengen ve Bolu tarafından gidiş ve dönüşümüzün GPS iz kaydı:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiY0taQ8E-Gp5ZtKUK6rB-UnLQs4NlxmCh_fA71WoPum5Yjtb7f9w4gDa9s6nXw8cg3jc_xkG1xsUuJUTV8FJkqbTRB-qy507-zWQmcobe1Q_vTBUrhwTJYzEU9C5WScbJwjGOgcw/s1600-h/Yedigoller_harita.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270479420395854946" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 334px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiY0taQ8E-Gp5ZtKUK6rB-UnLQs4NlxmCh_fA71WoPum5Yjtb7f9w4gDa9s6nXw8cg3jc_xkG1xsUuJUTV8FJkqbTRB-qy507-zWQmcobe1Q_vTBUrhwTJYzEU9C5WScbJwjGOgcw/s400/Yedigoller_harita.gif" border="0" /></a><br />Yedigöllere İstanbul yönünden geliniyorsa Bolu tarafından gidilmesi yolu kısaltacaktır. Ankara yönünden gelenler ise Zonguldak-Mengen ayrımından içeri girip, Mengen'i geçtikten sonra soldaki Yedigöller levhasından içeri girmeliler.<br /><br />Yedigöller'e her türlü araç yol kuru olduğu sürece gidebilir. Yedigöller'e her iki yoldan da asfaltı terk ettikten sonra yaklaşık 40 KM stabilize yoldan devam ediliyor. Eğer kışın karda gideceğim derseniz bu durumda Mengen yolu tercih edilmelidir. Çünkü Bolu tarafındaki yolda 1711 metre yüksekliğe kadar çıkıyorsunuz ve sonra Yedigöller'e iniyorsunuz. Kar düştükten sonra bu yolun açılmadığı sürece geçit vermesi zor görünüyor. Mengen tarafından geliş yolunda ise Mengen ayrımından 693 metre rakımdan 768 metre rakıma oldukça hafif bir meyilli tırmanış söz konusu.<br />Mengen yolundan giderken biraz soluklanmak ve Biblo'nun ihtiyaçları için mola veriyoruz. Yolculuğumuzu ise bizim dağ keçisi Suzuki ile yapıyoruz.<br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzwaV5MY_TdHW6DdXnxGCcgOb9hnsKRc3uKuv4Bm9FdXZ3cUn75i1benddQxzRVYUo28GsxFOQFUjJSNw7Nu3wGZqmgzTQZ5hbBduE1mC4gIS9hwTbZ2Sua6IobhjfvIgOYNf6fw/s1600-h/DSC_6988.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270113795916407282" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzwaV5MY_TdHW6DdXnxGCcgOb9hnsKRc3uKuv4Bm9FdXZ3cUn75i1benddQxzRVYUo28GsxFOQFUjJSNw7Nu3wGZqmgzTQZ5hbBduE1mC4gIS9hwTbZ2Sua6IobhjfvIgOYNf6fw/s400/DSC_6988.JPG" border="0" /></a><br />Orman içinde zaman zaman ağaç tünellerin içinde, zaman zaman bize eşlik eden dere ile yolculuk yapıyoruz. Hava kararmadan çadırımızı kurabilmek için yolda durmadan Yedigöllere yol alıyoruz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipOGu1l7_fIEnvWVaiX37bXZ3RE_-4G5TUpQHrBwkHLKxf2yd-SNOzEL16tkNKO50fFWdQcy5kNdTSQ3wpvl7kkNCOFwx5AqE68HAB0rtCwTrJyTkhWQY81biZ8KM6T8p5YX5AeQ/s1600-h/DSC_6997.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270113800840096786" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipOGu1l7_fIEnvWVaiX37bXZ3RE_-4G5TUpQHrBwkHLKxf2yd-SNOzEL16tkNKO50fFWdQcy5kNdTSQ3wpvl7kkNCOFwx5AqE68HAB0rtCwTrJyTkhWQY81biZ8KM6T8p5YX5AeQ/s400/DSC_6997.JPG" border="0" /></a>Yedigöllere geldiğimizde hava kararmasına az kalmıştı. Yedigöllere girince gözlerimize inanamadık. Ben sakinliği seven ben yüzlerce insanla karşılaştım. Ersinle şaşkın bakışlarımız arasında Büyükgöl ve Deringöl çevresinde neredeyse çadır kurucak alan kalmamışlığı izleyerek hemen yukarı yöneldik. Nazlıgöl karşımıza çıktığında da kampımızı buraya atmaya karar verdik. Karanlık çökmeden önce çadırımızı kurup, kamp konumumuzu aldık. Yedigöllerde doğal olarak ateş yakmak yasak. Sadece Orman Bakanlığı tarafından yapılan ocaklar dışında ateş yakılamıyor. Hava kararmadan çevreden ve ormandan düşmüş, kurumuş dallar bularak ateş malzememizi hazırladık.<br /><br />Biblo bu arada kendi kendine biraz gezindikten sonra güneş ışığının yavaş yavaş kaybolması ile yanımızdan ayrılmamaya başladı. Güneşin terk edip, karanlık bastırdığında tatlı bir serinlik sarmaya başladı. Ersin her zaman gibi bir mangallık birde ısınmalık iki ateşi de kısa sürede alevlendirdi. Ben ise bu arada sucuklarımızı hazırlayarak, pişirilmeye hazır konuma getirdik. Sohbet, karın doyurma derken vakit hızla geçti. Yatmadan önce geleneksek olarak yıldızlarımızı izlemek ve ormanın sessizliği içinde kaybolmak için Nazlıgöl'den yukarı doğru ağaçlar arasına doğru karanlıkta yürüdük. Orman içinde yolumuza çıkan dere kenarında bir süre yıldızları derenin şırıltısı eşliğiyle alaca karanlık içinde izledik.<br /><br />Sabah olduğunda çadırdan ilk çıkan her zamanki gibi Biblo. Ama daha önceki deneyimlerimle bende hemen çadırdan çıkıyorum. Çünkü Biblo doğada uyanmanın sevinci ile koşar adımlarla sevinçten hızla uzaklaşabiliyor. Korkum Biblo'nun kaybolmasından daha çok çevrede olası büyük köpeklerin saldırısı.<br /><br />Çadırımızı kurduğumuz yer:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi18rvuWaXYwWU5mk_uuqhkgLgeI7wvoIEcqJfcPnYFTYb2ddi6TYwBrsG7XQIyHvuT9I5FNVCdAGswmFTSj4wOcT-ZmBrX7A6KPuKdWQOrKUOsTRp0qXHl-o3TZLk91M3xTKcbg/s1600-h/DSC_7019.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270489181718327922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi18rvuWaXYwWU5mk_uuqhkgLgeI7wvoIEcqJfcPnYFTYb2ddi6TYwBrsG7XQIyHvuT9I5FNVCdAGswmFTSj4wOcT-ZmBrX7A6KPuKdWQOrKUOsTRp0qXHl-o3TZLk91M3xTKcbg/s400/DSC_7019.JPG" border="0" /></a><br />Çadırdan Nazlı Göl manzarası<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgo9JB2QCC1pM6tK7-ZJ1Lae6ZaAazKjKBwt_bkc2mVFzouYlif4v37BomO4cWX5qnlHrqkt2UeGpIqoJ38bqdXyLvT5QR8wUs3Z7CGUePFgxZo45UxNq5J4tCryE16YKGxpOYy9w/s1600-h/DSC_7022.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270489185054095778" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgo9JB2QCC1pM6tK7-ZJ1Lae6ZaAazKjKBwt_bkc2mVFzouYlif4v37BomO4cWX5qnlHrqkt2UeGpIqoJ38bqdXyLvT5QR8wUs3Z7CGUePFgxZo45UxNq5J4tCryE16YKGxpOYy9w/s400/DSC_7022.JPG" border="0" /></a><br />Kahvaltımızı yapıp, mini ateşimizde yaptığımız çayla içimizi ısıttıktan sonra yedigöller yürüyüşümüze başlıyoruz. Nazlıgölden, Büyükgöl'e inen yoldan Pisagor ağacının görmeye gidiyoruz. Aslında iki farklı kökten ağacın gövdelerinin yukarıda birleşmesi sonucunda oluşan üçgen ve bundan çağrışımla pisagor ismini almış. Pisagor ağacının hemen yanında akan derenin etrafa verdiği sesle ortam iyice huzur doluyor. </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH95paOiL7wHDRrvdc-Tr7SGrU1BS9WmaYU8wLpNxOBWLeudMMbrSJZq5aqLe8X9xQUAJxeTPEQHgD_A37-8ZDp7fUbOdQBzgQ9UUmIkxGdVNZpz_qEFG-FYxGNJwOVrX7Kw66vA/s1600-h/DSC_7052.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270489189978888210" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH95paOiL7wHDRrvdc-Tr7SGrU1BS9WmaYU8wLpNxOBWLeudMMbrSJZq5aqLe8X9xQUAJxeTPEQHgD_A37-8ZDp7fUbOdQBzgQ9UUmIkxGdVNZpz_qEFG-FYxGNJwOVrX7Kw66vA/s400/DSC_7052.JPG" border="0" /></a> Pisagor ağaçının hemen yanından akan dere ve mini şelalesi:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhja0yda3YivQN_pnUWByinmGcypJ_H_XkZVDvgmoPjzp_iF9hLC_h8Qcm7lP_z56ccgGFJdcEWT8j_wZLlYgSvRqrx8OHN1Z5U62mGECsPN45jOBVnq49gUKwmsHvcAKUWKQEsQA/s1600-h/DSC_7057.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270492026756582210" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhja0yda3YivQN_pnUWByinmGcypJ_H_XkZVDvgmoPjzp_iF9hLC_h8Qcm7lP_z56ccgGFJdcEWT8j_wZLlYgSvRqrx8OHN1Z5U62mGECsPN45jOBVnq49gUKwmsHvcAKUWKQEsQA/s400/DSC_7057.JPG" border="0" /></a><br />Biblo önden biz arkadan yürüyüşümüze devam ediyoruz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDb42QVHXeAvjlcMELI0akT20a8eOOKPbJLBfwSg1M49hTdUhB7psG4-0I2SA_6zGmSOrZO758v0hAdYb9MX8m_iLPT9hYq37cp4-KyTWJAmSB3DcEVISs57VVTDyRY3i5H1nnoQ/s1600-h/DSC_7039.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270489186878725250" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDb42QVHXeAvjlcMELI0akT20a8eOOKPbJLBfwSg1M49hTdUhB7psG4-0I2SA_6zGmSOrZO758v0hAdYb9MX8m_iLPT9hYq37cp4-KyTWJAmSB3DcEVISs57VVTDyRY3i5H1nnoQ/s400/DSC_7039.JPG" border="0" /></a><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjps017nuijoxB41V9iFTnJjGiyJYEbZLeK8stOIo9uXGSvsCj5k6hELiJZkhX73qAUWjNETimooNTStyOIJ78Pa5e_NPNvclGmGJ5qPs6ay7UgkurqhueM2FDjuRUgWOHztjJAVg/s1600-h/DSC_7070.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270492743929235506" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjps017nuijoxB41V9iFTnJjGiyJYEbZLeK8stOIo9uXGSvsCj5k6hELiJZkhX73qAUWjNETimooNTStyOIJ78Pa5e_NPNvclGmGJ5qPs6ay7UgkurqhueM2FDjuRUgWOHztjJAVg/s400/DSC_7070.JPG" border="0" /></a><br />Biblo'nun dere geçişi. Bundan çok hoşlanıyor.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCEHVfSVuwGGAxowjSdPg_qXOVsduIeAsJ9RM9AHWKA4tnupXOSMrESjSv5PnILepTo2E-d1kfkS2Jtmwta00IdrWGKvSCv-aVLuaFENGRQ7z4Sl4nMq0xY-W6LC-LcpIc0cl6-g/s1600-h/DSC_7068.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270492737554456642" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCEHVfSVuwGGAxowjSdPg_qXOVsduIeAsJ9RM9AHWKA4tnupXOSMrESjSv5PnILepTo2E-d1kfkS2Jtmwta00IdrWGKvSCv-aVLuaFENGRQ7z4Sl4nMq0xY-W6LC-LcpIc0cl6-g/s400/DSC_7068.JPG" border="0" /></a><br />Deringöl bize enfes görüntüler veriyor. Deringöl'ün şelale tarafında giderken gölde yaklaşık 40-50 cm büyüklüğünde Abant Alabalığı görüyoruz. Kıyıya yakın yüzen alabalık bizi görünce gölün derinliklerine doğru ilerliyor. </p><p>Deringölden manzaralar:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUhSmjJFN1bfPL3rGDusa9pKotqeZN6mQ5A5QvXCKw_rfi8NGHuy9nhAUCEC3YfGWcqF93BZyUHoI7RR0TWn1AmmH3MKslAZhsUXKnC-bi6vr4-R97LNcncMYEnzc5JkPFJ-ZGQ/s1600-h/DSC_7101.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270492746842291314" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUhSmjJFN1bfPL3rGDusa9pKotqeZN6mQ5A5QvXCKw_rfi8NGHuy9nhAUCEC3YfGWcqF93BZyUHoI7RR0TWn1AmmH3MKslAZhsUXKnC-bi6vr4-R97LNcncMYEnzc5JkPFJ-ZGQ/s400/DSC_7101.JPG" border="0" /></a></p><p><br /></p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc5uihjmYsQAjsQRFCmvsNurnXPDWY_zVeWymHHbddJDlA_KyzCieHSD1Chtp8s-0BlNbz58K08gn5Vvtpwkpfx6Jz9lYPvEnW1mrtOZpnAZfqAr3TAaCayooI2H76YAXFDswyhg/s1600-h/DSC_7106.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270494518099550018" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc5uihjmYsQAjsQRFCmvsNurnXPDWY_zVeWymHHbddJDlA_KyzCieHSD1Chtp8s-0BlNbz58K08gn5Vvtpwkpfx6Jz9lYPvEnW1mrtOZpnAZfqAr3TAaCayooI2H76YAXFDswyhg/s400/DSC_7106.JPG" border="0" /></a> Ersin ile Biblo'yu da burada fotoğrafladım.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMPzUZLULtbExNlhxlRx8fm8walfZdmTE7jttORfODXFVEJzPJsymp3BzkEVjHHxTayaJof8q13VBupmEuMGfsMhiKnbfe80LQOUXpxsx8t9kWHxwmsfcUt0iw1VfRYcuN9EC2wA/s1600-h/DSC_7112.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270494519997392914" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMPzUZLULtbExNlhxlRx8fm8walfZdmTE7jttORfODXFVEJzPJsymp3BzkEVjHHxTayaJof8q13VBupmEuMGfsMhiKnbfe80LQOUXpxsx8t9kWHxwmsfcUt0iw1VfRYcuN9EC2wA/s400/DSC_7112.JPG" border="0" /></a><br />Buradan Büyükgöl'e geçiyoruz. Göl kenarında bir fotoğraf gezi grubu ile karşılaşıyoruz. Biblo yine ilgi odağı oluyor. Burada seyrimizi yapıp, Büyükgöl'ü fotoğrafladıktan sonra Seringöl'e doğru ilerliyoruz.<br /><br />Büyükgöl'den kareler:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtnsuZf9ylC6_7ec4xLJ4_C7iUbuDYO8EOsqW769iubvFiLUjR5uEr_HyMIdzs-TeCXwRcAJO5YQARWBOE2zPTNGhJ4i3WJWD8hvWktdhNDkhPvyoH4tlSiBZrSzsGC6EZkyBlmA/s1600-h/DSC_7132.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270495101446554546" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtnsuZf9ylC6_7ec4xLJ4_C7iUbuDYO8EOsqW769iubvFiLUjR5uEr_HyMIdzs-TeCXwRcAJO5YQARWBOE2zPTNGhJ4i3WJWD8hvWktdhNDkhPvyoH4tlSiBZrSzsGC6EZkyBlmA/s400/DSC_7132.JPG" border="0" /></a><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihtLHGL5gHOVGvZxnKfL7ywDbWY52csL1zqMakB77Hm72g5dKLVoi9lkHJiAJcveN8rD2hyphenhyphen6L7SMU7rYhcbaEiqP5QymCApFaQfYikNYtr_9_HCu-8NZEtPZ702H5RFlWCbabluA/s1600-h/DSC_7131.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270495098786540514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihtLHGL5gHOVGvZxnKfL7ywDbWY52csL1zqMakB77Hm72g5dKLVoi9lkHJiAJcveN8rD2hyphenhyphen6L7SMU7rYhcbaEiqP5QymCApFaQfYikNYtr_9_HCu-8NZEtPZ702H5RFlWCbabluA/s400/DSC_7131.JPG" border="0" /></a><br />Seringöl:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiYyvn7ZPfowQnBLbr3QTsyRYoypzyiBW_qtrXj4IRC45GXgBy0twnkh4CzjXfe09BcJsmvc5dOt6uKviOReggomw5ye_zzm9qstWV5XUKqJjgdNZ9W-bbh6vqZiRnmvPm8PS4GQ/s1600-h/DSC_7137.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270497846313628802" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiYyvn7ZPfowQnBLbr3QTsyRYoypzyiBW_qtrXj4IRC45GXgBy0twnkh4CzjXfe09BcJsmvc5dOt6uKviOReggomw5ye_zzm9qstWV5XUKqJjgdNZ9W-bbh6vqZiRnmvPm8PS4GQ/s400/DSC_7137.JPG" border="0" /></a><br />Seringöl'den sonra tekrar Nazlı Göl'e doğru yönelip, Nazlı Göl'ün aşağıdaki şelaleye doğru yürüyoruz.<br /></div><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF7PSXmOPY9RuNzDmOB0XUizJeohMQiMpZNjvTrnfFuMrunY_MiDyNoz6pHY5TQq8WVVKzDB4MG-t1EkUwdU3cGXYxP5jsLvX_WaclmGl-So2ZQk2ZjeWD4fHRfAIirW6DlqUwRw/s1600-h/DSC_7160.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270497373878161026" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF7PSXmOPY9RuNzDmOB0XUizJeohMQiMpZNjvTrnfFuMrunY_MiDyNoz6pHY5TQq8WVVKzDB4MG-t1EkUwdU3cGXYxP5jsLvX_WaclmGl-So2ZQk2ZjeWD4fHRfAIirW6DlqUwRw/s400/DSC_7160.JPG" border="0" /></a><br />Şelale çıkışında Nazlı Göl'e giderken ışığından etkisi ile sonbaharın ruhumuzu ve gözlerimizi dinlendiren manzaraları ile karşışıyoruz.<br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbbGRpEAE_DxfdLYB0AECqwN2I99AgC_T7iyKFI3ObmPlcGkEESuvGtN9dFRfNookVu_EfNHWNNc0CBFO0idD-JqtCOZKs-BB4lV2niv_uOi-D-lLBzfiv34Ec85bdwv908op2Jg/s1600-h/DSC_7175.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270499275349559154" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbbGRpEAE_DxfdLYB0AECqwN2I99AgC_T7iyKFI3ObmPlcGkEESuvGtN9dFRfNookVu_EfNHWNNc0CBFO0idD-JqtCOZKs-BB4lV2niv_uOi-D-lLBzfiv34Ec85bdwv908op2Jg/s400/DSC_7175.JPG" border="0" /></a> </div></div>Nazlıgöl:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlsFF5PDgYUDXzCX10HdDoIMNhi8-RlUY0o13D7KLz5NixA1DBCJc2vszb3ku8IuL38HIjEcZB8tiVzONcB4hHRRzGhg68ofPi2Yh8rN_WFctMAHNKEgbndjaMc7gJoCSrcj8o-g/s1600-h/DSC_7187.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270499279034662786" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlsFF5PDgYUDXzCX10HdDoIMNhi8-RlUY0o13D7KLz5NixA1DBCJc2vszb3ku8IuL38HIjEcZB8tiVzONcB4hHRRzGhg68ofPi2Yh8rN_WFctMAHNKEgbndjaMc7gJoCSrcj8o-g/s400/DSC_7187.JPG" border="0" /></a><br />İncegöl'den kareler:<br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl4CitmkES5TcV3rdxz3MXFI72YwepeKF-aYDGGfVsQV0Oh1ssOgdsbQyYlhRfilBiiBEcGh-r3xSYhTugjU-k9Ucs_tt1GhmBSyO_JiQumDVWbRkGRcmv17pS7fsuYbb2qfzQxg/s1600-h/DSC_7188.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270499284839111730" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl4CitmkES5TcV3rdxz3MXFI72YwepeKF-aYDGGfVsQV0Oh1ssOgdsbQyYlhRfilBiiBEcGh-r3xSYhTugjU-k9Ucs_tt1GhmBSyO_JiQumDVWbRkGRcmv17pS7fsuYbb2qfzQxg/s400/DSC_7188.JPG" border="0" /></a> </div><br /><p><br /></p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7zM-IrWmppet07aVdjbMcdzyGU7b1UxEGhEWEqS8w3-touyCDjsT9uZ97e7q5BdsEJetriHhyphenhyphenwz_TMXBlee8-SaX8RfBvLrcwEwxbK6U4a5KelCxeoi8PHFKdqQ_Vel_6njEShw/s1600-h/DSC_7209.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270499293958977202" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7zM-IrWmppet07aVdjbMcdzyGU7b1UxEGhEWEqS8w3-touyCDjsT9uZ97e7q5BdsEJetriHhyphenhyphenwz_TMXBlee8-SaX8RfBvLrcwEwxbK6U4a5KelCxeoi8PHFKdqQ_Vel_6njEShw/s400/DSC_7209.JPG" border="0" /></a>Sazlıgöl'den bir dediğim bataklık gibi görünmesine kanmamak gerekiyor. Göl son derece berrak ve diğer göllerden farklı değil. Kuzey tarafında yoğun şekilde sazlar var ve gölün üstü tatlı su bitkisi ile kaplanmış durumda. Gölün çevresinde tatlı su kaplumbağası görürüz umuydu turluyoruz ama kaplumbağa ile karşılaşmıyoruz. Varsa bile Kış uykusuna yatmış olabileceklerini düşünüp Sazlı gölden ayrılıyoruz. </p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7QcDHGRnuICcLOdIC8c1iNptQFSQbjwa75Av3ZiHzIOoUHOusY7EIT9f7esjBc6zlfy7IskjVKn27NlPiC_p8nHxKty8JjpsRCVQ00SHXsL5L2uqoyzDCBWsVYv9ZFRIk_5FMvQ/s1600-h/DSC_7197.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5270499282217278898" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7QcDHGRnuICcLOdIC8c1iNptQFSQbjwa75Av3ZiHzIOoUHOusY7EIT9f7esjBc6zlfy7IskjVKn27NlPiC_p8nHxKty8JjpsRCVQ00SHXsL5L2uqoyzDCBWsVYv9ZFRIk_5FMvQ/s400/DSC_7197.JPG" border="0" /></a><br />Sazlıgöl ve İncegöl yanyana ve Kuzey girişindeki son göller. Bu gölleri de ziyaretimizden sonra Bolu yönüne doğru tırmanışa geçerek eve geri dönüş yolculuğumuza başlıyoruz. Bu yolda epey bir tırmanış var. 19.5 KM tırmanış yaptıktan sonra 19.8 Km sonra Bolu'ya iniş yaparak varıyoruz. En yüksek gördüğümüz rakım ise 1711 metre. Bu gezimizi de tamamlayarak eve dönüşümüzü tamamlıyoruz.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-61700017521529166962008-10-05T22:09:00.012+03:002008-10-06T00:03:08.949+03:00Gökova'nın Amazon'uBayram tatilimizin 3 gününü Datça Yarımadasında geçirdikten sonra, adını duyduğumuz Amazon'a da iki günümüzü ayırmak istedik. Amazon Gökova körfezinde bördübet bölgesinde yer alıyor.Amazon tamamen doğal bir koyun bitiminde yer alan ve doğayla başbaşa zaman geçirilecek güzel bir yer. Amazon'un tanıtımı için çok da güzel bir web sitesi hazırlamış (<a href="http://www.klupamazon.com/">http://www.klupamazon.com/</a> ) 1982 yılında karı-koca tarafından kurulan bu işletme şimdilerde ikinci nesil tarafından işletiliyor.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2GLipdylNtZNty6mTNXo9Nj66tob_AF2766NBtFiCVIXw2WWoKcTOD9RMWAJtLv7CTGGk5yZ_-zRcQj4a372af8HZxKmb05ptqic0A3MBf_pBSyXwWX-LQ_Uu7U-NPrMR344u4w/s1600-h/DSC_6870.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253754644197509954" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2GLipdylNtZNty6mTNXo9Nj66tob_AF2766NBtFiCVIXw2WWoKcTOD9RMWAJtLv7CTGGk5yZ_-zRcQj4a372af8HZxKmb05ptqic0A3MBf_pBSyXwWX-LQ_Uu7U-NPrMR344u4w/s400/DSC_6870.JPG" border="0" /></a>Amazon aslında modern bir kamping alanı. Hani çadır zorluğuna girmek istemiyor ve doğayla güvenle başbaşa kalmak istiyorsanız güzel. Biz sadece 8 m2 Vardoda kalıyoruz. Küçük ama iyi düzenlenmiş. İçinde minibar bile var. Hemen kapısının önünde masanız, şezlong ve hamakta bulunuyor. Ağaçların altında kaldığınız bu alan aslında keyifli. Ancak çoçuklu kalmak için Çingene arabalarını daha iyi olacaktır. Çünkü vardo'ların tuvalate ve banyosu size ait ama dışarıda yer alıyor. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKn8cSoSp3EynerezdgQlTWOvyO6Bx3Ve2dIRO7y-DT4NHtpOedfGuj8Ax5xZ0wrV-jS2C_Qq7VN2GXqfbhIDVQgDk6Z3eypQBluB1bCfY-VvfgPUUO9jF0z91IHs-xomF10ANfQ/s1600-h/DSC_6860.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253754651503331522" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKn8cSoSp3EynerezdgQlTWOvyO6Bx3Ve2dIRO7y-DT4NHtpOedfGuj8Ax5xZ0wrV-jS2C_Qq7VN2GXqfbhIDVQgDk6Z3eypQBluB1bCfY-VvfgPUUO9jF0z91IHs-xomF10ANfQ/s400/DSC_6860.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAuSziMUPLDFhxSwh8YzUZtE8WJNY_3WMeA-jdljFpWi0Nokv7TrIbKvkOHvsOqOzTHaeijnwAyAG-V0v6sU1hSYnC3G-511btlVKhW0G-JFFfYv3sdlkliKRzJY1IacbErTGEYw/s1600-h/DSC_6945.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253754651416240178" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAuSziMUPLDFhxSwh8YzUZtE8WJNY_3WMeA-jdljFpWi0Nokv7TrIbKvkOHvsOqOzTHaeijnwAyAG-V0v6sU1hSYnC3G-511btlVKhW0G-JFFfYv3sdlkliKRzJY1IacbErTGEYw/s400/DSC_6945.JPG" border="0" /></a> Amazon'da tam pansiyon konaklama yapıyorsunuz. Fiyatlar ise son derece uygun. Kahvaltı ve yemekler ise enfes. Akşamları üzüm bağının altında loş ışık altında özenle şeçilmiş müzik eşliğinde yemek yemek keyif veriyor. Sürekli etkinlik var. Sabahları 06:15'de balık avına çıkılıyor. Gece 21:45'de ormanın ortasında açık hava sineması var. Filmler yine özenle şeçilmiş. Yıldız şöleninin ve ormanın ortasında hafif serin rüzgarla film keyfi başka oluyor.<br /><br />Amazon'unun yanında bir dere bulunuyor. Dere hemen bu koya akıyor. Amazon'un sahiline ister yürüyerek ister kano ile erişebiliyorsunuz. Amazon'un sahili hemen derinleşen bir dere ile denizin birleşim yerinde. Bu yüzden deniz maalesef çok berrak değil. Ama tatlı su balıklarını görebiliyorsunuz.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFfxp4WQHcDp_XhUuBHqTJ5lws19faCzY6j2tcP3TUnFi2jsynp2a81FXsNaWtxB01kQdPORB0CcUQMQPLUAJHFYEVZNf8FAFF3hzh6Zz9FX46AdebJQMmOpNrn2LrYb-DDrj_pw/s1600-h/DSC_6842.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253758579527677266" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFfxp4WQHcDp_XhUuBHqTJ5lws19faCzY6j2tcP3TUnFi2jsynp2a81FXsNaWtxB01kQdPORB0CcUQMQPLUAJHFYEVZNf8FAFF3hzh6Zz9FX46AdebJQMmOpNrn2LrYb-DDrj_pw/s400/DSC_6842.JPG" border="0" /></a>Amazon'un denizi böyle olunca bizde civar koyları keşfetmek istedik. Bu koyların bazılarına inmek çok kolay değil. Kayaların üstünde, maki bitki örtüsünün içinde geçerek erişilebiliniyor. Amazon'a gelirken gördüğümüz harika koya geri dönerek ve burada dalışımızı yaptık. Deniz billur berraklığına sahipti. Üstelik koy bakir olduğu için su altı yaşamı da son derece zengin.<br /><br /><p>İşte girdiğimiz koy: <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1XHTYtVbvqZzwNXGag2NQtzH-ki-w4DeWC1JxmsTB664dzyyphp3PgT_q6A64qoiNUMjw2ueitXbGIRqa212LvHMbQLBHxEsEPxiRtLJ56siT5QuCVwg9jl22yPxfLZLb2-o0GA/s1600-h/DSC_6817.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253758583960802162" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1XHTYtVbvqZzwNXGag2NQtzH-ki-w4DeWC1JxmsTB664dzyyphp3PgT_q6A64qoiNUMjw2ueitXbGIRqa212LvHMbQLBHxEsEPxiRtLJ56siT5QuCVwg9jl22yPxfLZLb2-o0GA/s400/DSC_6817.JPG" border="0" /></a></p><p>Koy'a daldığımızda su altında da renginin turkuaz olduğunu gördük. Tabi bu zeminin ışığı yansıtması. Koy'un girişi taşlık ve zaman zaman deniz kestaneleri var. Mutlaka deniz patiği veya palet giymekde fayda var. Dipte hiçde görmeyi umut etmediğimiz vatoz balığı ile karşılaştık. İlk karşılaşmamızda kumun rengini almış halde dipte duruyordu. Üstünde de parazit balığı vardı. Bir süre seyrettikten sonra dalıp bir kaç kare fotoğrafını çektim. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjISLAbH-O4QgT5MGQuhueACn6DR8vXGqD8RtgKU8RrN1kc2PtklUn-_uV-EHbamQGwJnbMqInk7iqxOXW76AmLgW67KWrrMYThaj09aN1fJLGIjoOPU5y-VuHwwCt4xOkC-hKQ6g/s1600-h/SS852522.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253762655012617554" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjISLAbH-O4QgT5MGQuhueACn6DR8vXGqD8RtgKU8RrN1kc2PtklUn-_uV-EHbamQGwJnbMqInk7iqxOXW76AmLgW67KWrrMYThaj09aN1fJLGIjoOPU5y-VuHwwCt4xOkC-hKQ6g/s400/SS852522.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSqYhFIrtaYRTA-irr_fEduGebnZSHedcd0qeRfk_3ZlUC-FaTpVnNoKBqwtiHtdZNkrTPal9pdLP0sdgTiO6rj8ZNvg9BO-BrQgEOeihh8PLNBOG6rCz4tMAOO21nBh0tRLNu9g/s1600-h/SS852525.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253762660136310130" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSqYhFIrtaYRTA-irr_fEduGebnZSHedcd0qeRfk_3ZlUC-FaTpVnNoKBqwtiHtdZNkrTPal9pdLP0sdgTiO6rj8ZNvg9BO-BrQgEOeihh8PLNBOG6rCz4tMAOO21nBh0tRLNu9g/s400/SS852525.JPG" border="0" /></a></p><p>Koy o kadar keyifli ki, Biblo kıyıda beklemese daha da uzun zaman duracağım. Güneşten rahatsız olmaması için Biblo'ya havludan gölgelik alan oluşturduk. Tam Biblo'nun yanına geri dönecektim ki kıyıya yakın başka bir vatoz'la karşılaştım. Beni görünce hemen yüzmeye başladı. Yüzmüyor sanki uçuyordu. Fotoğraf makinesinin pili bittiğinden video kaydını alamadım ama bir süre onu izledim. Göğüs yüzgeçlerini çırpası sanki bir kuşun kanat çırpasına benziyor. </p><p>Bu civarda girilesi pek çok koy var. Diğer beğendiğimiz koy: </p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBGYX0NxJ9vSHPYgPsj_DKrcT2rRwjprTiaxReebTL3VWrFuXMuDCzQA2iZzqlgDxhXFTmINOO79rNflFMOy-5DKFFMF3ryDpRKbw7xvtxs28Ex7nlLO70XO_uMkKLhXYRQLHcsw/s1600-h/DSC_6806.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253769334255232930" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBGYX0NxJ9vSHPYgPsj_DKrcT2rRwjprTiaxReebTL3VWrFuXMuDCzQA2iZzqlgDxhXFTmINOO79rNflFMOy-5DKFFMF3ryDpRKbw7xvtxs28Ex7nlLO70XO_uMkKLhXYRQLHcsw/s400/DSC_6806.JPG" border="0" /></a>Vakit akşamüstüne yaklaştığında koyu terk etmek zorunda kalıyoruz ve Amazon'a geri dönüyoruz. Amazon'un çevresinde ve yakınında herhangibir yerleşim birimi bulunmadığı için yıldızları net bir şekilde gözlemlenebiliyor. Sabah kahvaltısından sonra çevreyi gezmek için kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Hemen Amazon'un yanında bulunan derede Su Kaplumbağaları ilgimizi çekiyor. Sayabildiğim su kaplumbağası sayısı 7-8. İşte su kaplumbağaları:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBEYe344rtqWdkgVuiTtRfsduYLLg5ZkJMXW98yazFbyaoLkV1vwsiYJ68q7xBJiPlANGsnGsFyvgkAnkcXxf3uhrK6mfuwmpL6vbdeYsf0S0dHBrkBBILguD_hd0phiG9D0irpA/s1600-h/DSC_6890.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253769338843919746" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBEYe344rtqWdkgVuiTtRfsduYLLg5ZkJMXW98yazFbyaoLkV1vwsiYJ68q7xBJiPlANGsnGsFyvgkAnkcXxf3uhrK6mfuwmpL6vbdeYsf0S0dHBrkBBILguD_hd0phiG9D0irpA/s400/DSC_6890.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgV8a1yOjO1nWZLn2KU7FKdXVa3HDlg8ixyCkGolY4eFyCpE3R_TzaM-fHTXU4o7oppGtVYNSXBp_9iYfFWyEvu-xJYSLEuw1uIC8FTOPU0p-rtO0Ml5qEQnbX7k9oN3GHjJ6X4kw/s1600-h/DSC_6896.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253769347608090450" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgV8a1yOjO1nWZLn2KU7FKdXVa3HDlg8ixyCkGolY4eFyCpE3R_TzaM-fHTXU4o7oppGtVYNSXBp_9iYfFWyEvu-xJYSLEuw1uIC8FTOPU0p-rtO0Ml5qEQnbX7k9oN3GHjJ6X4kw/s400/DSC_6896.JPG" border="0" /></a> Başka bir zamanda suyun dışına çıkmış, onları dinlenirken yakalıyorum.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqkW9dUAfybDhTEwDgaWXWEQOTJUorcggAib_cPNPV8f_LX5c2a8nFoCQ1JcFZP5agQpkYzkeLWNL_w92T_svzPTrVyx6P9AljVHf7q6wtYsXL62k5HAWUerWtVrxsI7ePBLVUVQ/s1600-h/DSC_6928.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253769348182420546" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqkW9dUAfybDhTEwDgaWXWEQOTJUorcggAib_cPNPV8f_LX5c2a8nFoCQ1JcFZP5agQpkYzkeLWNL_w92T_svzPTrVyx6P9AljVHf7q6wtYsXL62k5HAWUerWtVrxsI7ePBLVUVQ/s400/DSC_6928.JPG" border="0" /></a>Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra Marmaris Bozburun civarını görmek ve sonraki gezilerimizi için fikir edinmek için yola çıkıyoruz. Kısa bir Marmaris turundan sonra yönümüzü Bozburun yolu üstündeki Orhaniye'ye çeviyoruz. Orhaniye Kızkumu ile ünlü. Buranın yine efsanevi bir hikayesi var. Ancak aslen Orhaneli vadisinden akan bir akarsuyun taşıdığı kumların birikmesi sonucunda deniz içinde doğal bir yol oluşmuş. Ayak bileklerinize gelen bu çakılların üzerinde deniz içinde yürüyebiliyorsunuz. Çıplak ayakla yürümek zor. Tatlı su çakılları sivri ve ayakları açıtıyor. Bu yüzden terlik veya sandaletle ile yürüyüşe başlamakta fayda var.<br /><br /><p>Orhaneli Kızkumu'dan çektiğimiz kareler<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoG0oUcTZQFIYBy3rEvctZFyoLm10e9SZA-su9CrpUckd8klI5VuI-cNEOS-b059bUoDHMKDq8Jj55e3r8BPPEogsTrHMedQ9ditcIBpkch7YMBwCm3-pLPRWUyMc1UDv8VuQzwg/s1600-h/DSC_6955.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253771903305151234" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoG0oUcTZQFIYBy3rEvctZFyoLm10e9SZA-su9CrpUckd8klI5VuI-cNEOS-b059bUoDHMKDq8Jj55e3r8BPPEogsTrHMedQ9ditcIBpkch7YMBwCm3-pLPRWUyMc1UDv8VuQzwg/s400/DSC_6955.JPG" border="0" /></a> Biblo'yu sürekli kucağımda taşıdım ama iyice sığ olan kısımda yürümesi için bıraktım. Tabiki hemen beni alın diye kucak istedi.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgecCun6XovBWQnG1JVVAk07SY6mTyzLbLpCWqxKUaP2oxuo758I8uLgHPKe-Srfp3MxYgel0a35o_A6I9jAFXqnDBzIaJQt3mnzVy8u14gYdTrxDNb_UJkSK1IK1NMJRACxWq_Aw/s1600-h/SS852603.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253771902405642514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgecCun6XovBWQnG1JVVAk07SY6mTyzLbLpCWqxKUaP2oxuo758I8uLgHPKe-Srfp3MxYgel0a35o_A6I9jAFXqnDBzIaJQt3mnzVy8u14gYdTrxDNb_UJkSK1IK1NMJRACxWq_Aw/s400/SS852603.JPG" border="0" /></a> Turgut Köy'ünü görmek üzere Kızkumu'nu geri de bırakıyoruz. Tatil planını yaparken Turgut Köyü de konaklama alternatiflerimizin arasındaydı. Ancak gördükten sonra Datça'da konaklama kararı ile doğru bir karar verdiğimizi düşünüyorum. Çünkü Turgut son derece küçük ve çokda güzel olmayan bir sahile sahip. Günü birlik gelinebilir. Ancak deniz'i Datça'nın denizi ile karşılaştırmak çok yanlış olur. Koyu hızlı akan bir dere besliyor ve suyu serin. Datça'nın o turkuaz rengini burada bulamıyorsunuz. Sahil'de ise in-cin top oynuyor adeta. Ama kalabalıktan uzakta, sakin tatil için ideal bir yer. Üstelik son derece berrak akan deresi ise ilgi çekici.</p><p>Turgut:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVrWOvUVAe-szsGCg2tizOeYUPS3RFwQ68fSvnCgxUlSKZuOHbNpX7SMHZbHDqnoWL3_tl-mD4IJZg7GU7o5vECQ-KOLuaHGhCod3v_UN58l2Kd5ewuR9gV6AUHFaCP6IaeoKDjQ/s1600-h/SS852618.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253773988662080994" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVrWOvUVAe-szsGCg2tizOeYUPS3RFwQ68fSvnCgxUlSKZuOHbNpX7SMHZbHDqnoWL3_tl-mD4IJZg7GU7o5vECQ-KOLuaHGhCod3v_UN58l2Kd5ewuR9gV6AUHFaCP6IaeoKDjQ/s400/SS852618.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggRH23qSdyg0fYjqIzk6fP_iTvYxbtwyrbNgY4JU61RYKFBFP8HhfmeqrmmxA8t0_OfBV_TcmhYrMJpGSr69LYDeaBiLYp22NpLshZjrbuuCGIJcwO3prm0ORpKZpgrEAesoqQhg/s1600-h/DSC_6963.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253773994935977426" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggRH23qSdyg0fYjqIzk6fP_iTvYxbtwyrbNgY4JU61RYKFBFP8HhfmeqrmmxA8t0_OfBV_TcmhYrMJpGSr69LYDeaBiLYp22NpLshZjrbuuCGIJcwO3prm0ORpKZpgrEAesoqQhg/s400/DSC_6963.JPG" border="0" /></a> Turgut sahilinde kısa bir yürüyüşten sonra Selimiye'ye doğru yola çıkıyoruz. Selimiye büyük kapalı bir koya sahip. Deniz berrak ve çakıl. Selimi'ye de de Turgut'da olduğu gibi büyük bir dere denize dökülüyor. Akşam güneşi batmaya yakın olduğu için burada fazla oyalanmadan Amazon'a geri dönüş yolculuğumuz başlıyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9vubnt_wfG4gexPaxOyBuIBEC1iH-pOC9b53klaIJJHbma5LrbbGxJLvhFT-UXGtwyW_nwmYxb7Jp3VsJJHS9wdgeS6_fPQei__9cZC-w1dnzEf5trmTg6NQySRRRq7xQY3DX6A/s1600-h/DSC_6979.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253773993434343010" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9vubnt_wfG4gexPaxOyBuIBEC1iH-pOC9b53klaIJJHbma5LrbbGxJLvhFT-UXGtwyW_nwmYxb7Jp3VsJJHS9wdgeS6_fPQei__9cZC-w1dnzEf5trmTg6NQySRRRq7xQY3DX6A/s400/DSC_6979.JPG" border="0" /></a> Bu gün yaptığımız kısa keşif gezisi son derece faydalı oldu. Bu bölgeye gelmek yerine Datça'nın denizi, çevresi ile daha iyi olduğuna karar verdim. Özellikle dereleri oldukça ilgimi çekti. O berrak derelerde yüzmek ve sualtını incelemek keyifli olsa gerek. </p><p>Cumartesi günü İstanbul'a dönüş yolculuğumuz başlıyor. Uçağımız saat 12:55'de kalkıyor. Sabah kahvaltımızı erkenden yapıp yola koyuluyoruz. Gökova-Fethiye kavşağında Aşıklar yolu diye tabir edilen asırlık ağaçlardan oluşmuş uzun bir yol vardır. Bu yolun sonunda da hemen ilk sağda bir köy fırın ve restaurant'ı bulunur. Yıllardan beri şeklini değiştirmeden müşterilerine hizmet verir. Buraya daha önceden iki kere gelip, yediğim her şey damağımda kalmıştı. Bu yüzden buraya uğramadan geçemedik. Buranı kahvaltısı, tostu ve ayranı meşhurdur. Iyi kahvaltı yapmama rağmen tost ve ayranını içmeden yapamadım. </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbYM7W-dYgQ6Yc42GpU1Cl89bqMA_N3uugt8or3YO5TJQSfIFeL2_lvWdrPYWH4meAPB4vfDCGpN6vT07dSsLezJUJcxLvlT0sEreSSg7svK5QyDeznN5EptQS6JfIbjhKbD3LWQ/s1600-h/SS852633.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253776615952070498" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbYM7W-dYgQ6Yc42GpU1Cl89bqMA_N3uugt8or3YO5TJQSfIFeL2_lvWdrPYWH4meAPB4vfDCGpN6vT07dSsLezJUJcxLvlT0sEreSSg7svK5QyDeznN5EptQS6JfIbjhKbD3LWQ/s400/SS852633.JPG" border="0" /></a></p><p>Bayram tatilini yine güzel bir gezi ile sonuçlandırdık. Ülkemizin yine güzel bir köşesini gördük, az çok tanıdık. Datça yarımadası ve Gökova körfezini daha iyi tanımak için daha çok gelip gideceğiz. Şimdilik keşif niteliğindeki gezimiz pek çok bilgiye sahip olmamızı sağladı. </p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-10819415677540608432008-10-04T19:39:00.028+03:002008-10-06T00:09:47.039+03:00Datça Yarımadasındayız<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaq81cL4hi9VIqvzX_65e6S5NW3a8Q40mAyapXkW92aww8wEN3KMGkHchFPCsSvpfMauDweCoE7DJuJQ6qq-shQM5PCggli-RtLMUUCcxzpRHWkZnMBfXvqOBioPNfu39JilhWyQ/s1600-h/datca_yarimadasi2.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253779347167650274" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaq81cL4hi9VIqvzX_65e6S5NW3a8Q40mAyapXkW92aww8wEN3KMGkHchFPCsSvpfMauDweCoE7DJuJQ6qq-shQM5PCggli-RtLMUUCcxzpRHWkZnMBfXvqOBioPNfu39JilhWyQ/s400/datca_yarimadasi2.gif" border="0" /></a>Uzun bayram tatili gelip çattığından gitmek istediğimiz bölgeleri şöyle bir sıraladık. İş yoğunluğundan gezi öncesi çok iyi plan yapamadığımızdan pek çok yeri elemek zorunda kaldık. Klasik olarak hava durumu, yol şartları vb. gezimize etki edecek unsurları da göz önünde bulundurarak Datça'ya gitmeye karar verdik. İstanbul-Datça arasındaki mesafe 955 KM oluncada bu sefer tercihimiz Uçak oldu. Henüz kalacak yerimizi ayarlamadan gidiş-dönüş uçak biletlerimizi ve aracımızı kiraladık. Sonrasında Biblo'nunda kalabileceği konaklama yerini de ayarlayarak tatil planımızı hazır hale geldi.<br /><br />Datça dantel gibi kıyı şeridi olan, pek çok irili, ufaklı koyları barındırdığı gibi doğasıyla da görmeye değer Ege'nin güzel yarımadası. Datça'da bir yandan tatil yaparken, bir yandan da sonraki gelişlerimiz için keşif gezileri yaptık. Bir bölgeye gittiğimiz zaman oraya uğramak, orada iki-üç gün geçirmek orayı algılamaya yetmiyor. Gezilerimizde aynı yere pek çok kez giderek oradaki hayatı, doğal güzellikleri ve oranın kültürel ve insanını tanına biliniyor. Bu yüzden Datça'yı gittip gördüm diyebilirim, ama oraları biliyorum demek için gidilen yeri tanımak gerekiyor. Klasik tatil anlayışımız gidip tatil şehirciklerine mahkum olmamak olduğu için çevremizi bol bol geziyoruz.<br /><br />İlk konaklama yerimiz Haziran 2008'de faaliyete geçen genç tesis Flow. Datça'ya 10 Km uzaklıkta bu tesis, Datça'nın mimarisine yakın olması için taş evlerden yapılmış. Oldukça temiz ve geniş bir alana kurulu Flow, Biblo'nun da seveceği mekan türünde; bol bol biçilmiş çim var. Uygun fiyatla konaklayabiliyorsunuz. Üstelik güleryüzlü personeli ile hizmet kaliteleri iyi ve sakin bir ortam. Flow hakkında detaylı bilgiye <a href="http://www.flowdatca.com/">http://www.flowdatca.com/</a> adresinden erişebilirsiniz.<br /><br />İşte Flow'dan görüntüler: <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF7wazkrFoILRJCeib92zJCT5oZ72KSZsFMnIcnhqLqb2kXG_9UTAKaxZFdrKvVnWs6XXgohsUFpglaW79FgPzHOWAHjO6iJ-ffFRM6uiBDs4vOQoUjMWGrJvIWS37aKJodDhuPw/s1600-h/DSC_6632.JPG"><div></a></div><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253357927734077986" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF7wazkrFoILRJCeib92zJCT5oZ72KSZsFMnIcnhqLqb2kXG_9UTAKaxZFdrKvVnWs6XXgohsUFpglaW79FgPzHOWAHjO6iJ-ffFRM6uiBDs4vOQoUjMWGrJvIWS37aKJodDhuPw/s400/DSC_6632.JPG" border="0" /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggUe258V9IDJ3LN9XokBslQrkaQy5qCrwt3pbChlMEX5ahRQHZ8w1d2kPjn4ieuG2aUJz0t9ESZX2-HFnuQswAclCebB201PaipR9h5UMxn_4sOrMV1hZIedLsaoSNCQD91fEWNA/s1600-h/SS852479.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253357925500661890" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggUe258V9IDJ3LN9XokBslQrkaQy5qCrwt3pbChlMEX5ahRQHZ8w1d2kPjn4ieuG2aUJz0t9ESZX2-HFnuQswAclCebB201PaipR9h5UMxn_4sOrMV1hZIedLsaoSNCQD91fEWNA/s400/SS852479.JPG" border="0" /></a><br /><span style="color:#000099;"><strong><span style="font-family:arial;color:#3333ff;">Ovabükü, Hayıtbükü, Kızılbük</span></strong> </span><br />Pazartesi sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra deniz'e girebilmek için hemen büklerin yolunu tutuyoruz. Hava durumundan baktığımız kadarıyla rüzgar Kuzey-Batı'dan esecekti. Sabahtan hemen rüzgarın etkisini görüyoruz. İlk durağımız Ovabükü. Ancak bu koy Batı rüzgarlarına açık olduğundan deniz dalgalı ve fazla rüzgar alıyor. Denize girmek için fazla rüzgarlı olduğundan oyalanmadan Hayıtbükü'ne geçiyoruz.<br /><br /><p>Ovabükü:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYeQA0PCSZ7vZcrGuq7j-Zk9l_16LAG2w9bZw1SxgCrKTvSSUsM_BbyR-9lLhWWqsv1nkFM00l9E72THw-AqeoiNSYixRTEtYc3wglGXnwUbjQcyavU2ulUZrClUJqjeN6DO0c3Q/s1600-h/DSC_6431.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253359783128758114" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYeQA0PCSZ7vZcrGuq7j-Zk9l_16LAG2w9bZw1SxgCrKTvSSUsM_BbyR-9lLhWWqsv1nkFM00l9E72THw-AqeoiNSYixRTEtYc3wglGXnwUbjQcyavU2ulUZrClUJqjeN6DO0c3Q/s400/DSC_6431.JPG" border="0" /></a>Ovabükü ile Hayıtbükü Mesudiye Köyü'nün hemen altında bulunuyorlar. Yanyana olan bu koylar arasında ise 3-4 KM mesafe var. Mesudiye'den sonra sola saparsanız Ovabükü, sağa dönerseniz Hayıtbükü'ne erişiliyor.</p><p>Hayıtbükü'nde ortam tamamen farklı. Rüzgar az, denizde ise dalga neredeyse yok. Rüzgarlara kapalı bu koy gayet korunaklı. Hemen kumsalda yerimizi alıp, denize giriş için hazırlanıyoruz. Benim hazırlığım biraz uzun sürüyor. Dalış paletleri, fotoğraf makinesini su altına hazırlama gibi işler yaklaşık 3-4 dakikamı alıyor. </p><p>Hayıtbükü:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifgCFARfnEHOJa21j635gK0cZeAA9XaX_v_3ZlfVfJ2kLRc70IPW8bPQL9ZZ76Eu8hzQvLumCGObfIxBO1oG30GnaXPsZM8O7iglfzHoJsu3nghT9E9ZfLdFcc27bJl5zhscjr9g/s1600-h/DSC_6445.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253359784733215394" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifgCFARfnEHOJa21j635gK0cZeAA9XaX_v_3ZlfVfJ2kLRc70IPW8bPQL9ZZ76Eu8hzQvLumCGObfIxBO1oG30GnaXPsZM8O7iglfzHoJsu3nghT9E9ZfLdFcc27bJl5zhscjr9g/s400/DSC_6445.JPG" border="0" /></a> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1MVBHCgOO-ZXbz6fw6-l6qpYPPutg2E9JrrwwN7z6VoDHRMGpaLMJbXQffd6hQDD8X30COcZd5UUlKhjl0xbWWa3Okssh7DhGgNtY5QXAIQRhyphenhyphenr0EnPFlTgJG-ZhE-EjWEU_Mfg/s1600-h/DSC_6515.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253373877937021570" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1MVBHCgOO-ZXbz6fw6-l6qpYPPutg2E9JrrwwN7z6VoDHRMGpaLMJbXQffd6hQDD8X30COcZd5UUlKhjl0xbWWa3Okssh7DhGgNtY5QXAIQRhyphenhyphenr0EnPFlTgJG-ZhE-EjWEU_Mfg/s400/DSC_6515.JPG" border="0" /></a><br />Sulara kendimi attığımda ılık bir suyla karşılaşıyorum. Su enfes berrak ve sıcaklığı ise oldukça iyi. Meteroloji sitesinden aldığımız bilgiye göre suyun sıcaklığı 26 derece. Hayıtbükü ağırlıklı kum zemine sahip; sonraki zamanlarda da göreceğim gibi tüm bükler kum veya çakıl zemine sahip. Deniz ise iri taneli kumun sayesinde oldukça berrak. Hayıtbükü'nde kıyı deniz altı çok zengin değil, klasik Ege-Akdeniz balıkları ve farklı olarak dil balıklarını izleme imkanı buldum. Hatta bir tanesi ile daireler çizip durduk. </p><p>Hayıtbükü'nde tek tehlike iskeleye yanaşan yat ve tekneler. Bir Amerikan bayraklı yatı 10-15 metre kala fark ederek, palet vurarak kaçabildim. Bu yüzden iskele civarında dolaşmamak gerekiyor. Açıkda da aynı durumla karşılaşmak mümkün. Bu yüzden koyun daha sakin olan sağ tarafı yüzmek ve deniz gözlemi için iyi. </p><p>Karnımız açıkınca o bölgenin en eskisi ve yemekleri ile tanınan Ogün'ün yerinde yemeğimizi yiyiyoruz. Klasik kebap yemeklerin tersine, ev yemekleri yapıyorlar. Mutfağa girip seçmek serbest. Şehriyeli tavuk ve etli patlıcan tercihimizle iyi bir karın doyurduk. Ogün Bey 1972 yılından bu yana Hayıtbükü'nde yer alıyor. Yatlara ve kumsaldaki tatilcilere hizmet veriyor. Her işe kendi koşturduğundan ve eleman yokluğundan sıkıntı duyuyor. Bu yüzden servislerin de zaman zaman aksama olabiliyor. </p><p>Yediklerimizi eritmek ve çevreyi dolaşmak üzere kumsalda yürüyüşe başlıyoruz. Koyun doğu tarafına doğru 15 dakikalık bir yürüyüşle Kızılbük'e erişiliyor. Kızılbük enfes güzellikte. Bu koyda kurulu Kızılbük ahşap evleri ise kalınmaya değer bir mekan. </p><p>Kızılbük:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHZFaHNobE7gVHJcqzDDkOFVFA51PGobeKrQvf1pFBEtHioBXZ9eOpETkZE0A6k2r6RrLbhzntW-faK8OIvXyBjLrfehqsRK2jAJZOMYraPhHU9wouqnaeBXEMa_VcQPOf0sytcQ/s1600-h/DSC_6475.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253359787993315346" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHZFaHNobE7gVHJcqzDDkOFVFA51PGobeKrQvf1pFBEtHioBXZ9eOpETkZE0A6k2r6RrLbhzntW-faK8OIvXyBjLrfehqsRK2jAJZOMYraPhHU9wouqnaeBXEMa_VcQPOf0sytcQ/s400/DSC_6475.JPG" border="0" /></a></p><br /><p><strong><span style="font-family:arial;color:#3333ff;">Knidos, Palamutbükü, Datça, Kabakçiceği Dolması ve Damat Tatlısı</span></strong></p><p>Salı günü ise rotamızı Knidos ve Palamutbükü olarak belirliyoruz. Akşam'da Datça şehirmerkezini gezeceğiz. Knidos oldukça eski bir yerleşim birimi. M.Ö. 12 yy. dayanan tarihi var. Gerek tiyatrosu, gerek antik şehir düzeni ile zengin ve Datça yarımadasını kaplayan bir tarih olduğu her şekilde belli oluyor. Antik tiyatro 10,000 Kişi kapasiteli. Datça yarımadasının en batısı olan Knidos'un bir de yarım adası var. Yarımadayı karaya bağlayan yolun iki tarafıda liman. Büyük liman tarafında şu anda iskeleye bağlı yatlar tarafından kullanılmakta. </p><p>Knidos Büyük Liman:<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaZN6PTWhRn_2zIpmnhzSKPz3X4aED6e3OmTHZD3dpLPv6PW4Qhs86K9rNkFrywpk3TmoPdCkMKhPfVd4yZxa6cB4vtCmGeXgdPDPm-8Rv2mY2isRmORrhFicFohs3LtOQTlNTvw/s1600-h/DSC_6546.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253379714077286946" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaZN6PTWhRn_2zIpmnhzSKPz3X4aED6e3OmTHZD3dpLPv6PW4Qhs86K9rNkFrywpk3TmoPdCkMKhPfVd4yZxa6cB4vtCmGeXgdPDPm-8Rv2mY2isRmORrhFicFohs3LtOQTlNTvw/s400/DSC_6546.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgm_rMeKGrQy8hZCNqj0ZzKFVlMF8ONrvLfPIySAz7t35tUdbJyFnCVP2g1uj7oG6j6dcqkg3A1TLJxIxa3Aqt_wFgaBeS6jlHfLr0dPMUEkDOzgzl-y4vzZvv0qcXh5Nc_lJP0Qg/s1600-h/DSC_6549.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253379715543408930" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgm_rMeKGrQy8hZCNqj0ZzKFVlMF8ONrvLfPIySAz7t35tUdbJyFnCVP2g1uj7oG6j6dcqkg3A1TLJxIxa3Aqt_wFgaBeS6jlHfLr0dPMUEkDOzgzl-y4vzZvv0qcXh5Nc_lJP0Qg/s400/DSC_6549.JPG" border="0" /></a> Küçük Liman (Kuzey tarafı)<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRlY6luY9ZvB8oU3yk3WOh5AZkwJqFjV7W3J-mvwqlUV-cB-anRYL_7BiSfbtq-ld1SlPXYE55_hPSxfNci-gKglQDYXPmPRgp_ZjBB1kBa8bYvK0MTtaHY5jhzlSWfGZcrCLnkg/s1600-h/DSC_6572.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253379718328494770" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRlY6luY9ZvB8oU3yk3WOh5AZkwJqFjV7W3J-mvwqlUV-cB-anRYL_7BiSfbtq-ld1SlPXYE55_hPSxfNci-gKglQDYXPmPRgp_ZjBB1kBa8bYvK0MTtaHY5jhzlSWfGZcrCLnkg/s400/DSC_6572.JPG" border="0" /></a> Knidos tepesinin diğer tarafındaki koy:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYHKwfcr4wAE7QLdexJ3qSaiHo9_Aq5ZPVKLA7ceFKw1gOqRS7kEXNuk_FBqHZ0qUYjt7NJXpmB6ZGEUvxzvIdS7Zf2e2wlMkEGY4ZgeA13fpK2xZmNqFnHLHcZ2yTms3BpaiIhQ/s1600-h/DSC_6575.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253379718848833858" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYHKwfcr4wAE7QLdexJ3qSaiHo9_Aq5ZPVKLA7ceFKw1gOqRS7kEXNuk_FBqHZ0qUYjt7NJXpmB6ZGEUvxzvIdS7Zf2e2wlMkEGY4ZgeA13fpK2xZmNqFnHLHcZ2yTms3BpaiIhQ/s400/DSC_6575.JPG" border="0" /></a>Knidos'u gezdikten sonra Biblo iyice susayınca limanın orada bulunan restaurant'ta biblo suyunu içerken bizde biraz soluk alıyoruz. Yazın bu saatlerde bu kadar gezmek pek mümkün olmazdı sanırım. Eylül'ün tatlı sıcağı, Datça'nın serin rüzgarı ile birleşince bacaklarınızın ağrıyıncaya kadar gezmek de mümkün olabiliyor. </p><p>Knidos'dan ayrılıp gelirken geçtiğimiz Kayaköy'ünde bulunan, ününü duyduğumuz <strong>yakamengen</strong> restaurant'a uğramak istiyoruz. Ancak restaurant kapalı. Henüz sezon kapanmamışken restaurant'ın kapalı olmasını yadırgıyoruz. Acaba bayramın ilk günümü kapalı diye çevreye sorduğumuzda restaurant sahiplerinin artık sezonu kapattıklarını ve açmayacaklarını söylüyorlar. Bizde Palamutbükü'ne doğru yol alıyoruz. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYcy41bYTMNsTxE-pZ0cV4Z3quYwAs05ekgrpeGkR9khmDLMa5vi0GsQ7TZC345IRui3YttGfPIDa3sdsnUuiyJHB77rjSyk35cNPLyZuFaVzv_9XPpbS2RAc62Ivith-cvnCLkA/s1600-h/DSC_6582.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253383202479277394" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYcy41bYTMNsTxE-pZ0cV4Z3quYwAs05ekgrpeGkR9khmDLMa5vi0GsQ7TZC345IRui3YttGfPIDa3sdsnUuiyJHB77rjSyk35cNPLyZuFaVzv_9XPpbS2RAc62Ivith-cvnCLkA/s400/DSC_6582.JPG" border="0" /></a> Palamutbükü oldukça büyük bir koy. Datça'nın o turkuaz renginde. Çakıllık olan bu sahil ise oldukça kalabalık. Hayıtbükü küçük ve dar bir sahile sahipken, Palamutbükü geniş bir sahile ve pek çok kalınacak yere sahip. Restaurant'larda yöresel yemeklere rastlamak ise kolay değil. Hepsi kebapçı olmuşlar. Sora sora hem Kabakçiçeği dolması hem de Damat Tatlısı yiyebileceğimiz restaurantı buluyoruz. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjf3UrVABHypZ_QiT-otI7A4oOiEIE1Yw2yz_U-tfaRhkJQPPLa1GTQvPsuIV3d0H5pcTSN5q56zVX_Cqhg0-Ku7NH-cPk_rFq-dkz0UkpLFLE0Ev5CTOv2lzvNe81ThBhjJJW5Pw/s1600-h/DSC_6598.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253386597947927938" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjf3UrVABHypZ_QiT-otI7A4oOiEIE1Yw2yz_U-tfaRhkJQPPLa1GTQvPsuIV3d0H5pcTSN5q56zVX_Cqhg0-Ku7NH-cPk_rFq-dkz0UkpLFLE0Ev5CTOv2lzvNe81ThBhjJJW5Pw/s400/DSC_6598.JPG" border="0" /></a><br />Datça'da yeme içme olayında öğrendiğim üç şey oldu. Pek çok gezdiğim Akdeniz ve Ege kıyısında da olduğu gibi burada da aile işletmeleri var. Turizm'i ise yeni öğreniyorlar. Fiyatları sormazsanız tipinize bakarak fiyat belirleniyor. Servisler son derece yavaş. En çok dikkati çekende tüm Datça yarımadası boyunca ne sabah, ne akşamların çay olmayışı. Çay olsa bile güzel bir çay içmek pek mümkün değil. Oysaki bu yaz Kaş tatilimizde çay'ı her zaman taze ve iyi demlenmiş şekilde bulabilmiştim.<br /><br />Yöre yemeklerini bulmak ise kolay değil. Zorda olsa yiyebildiğimiz Kabakçiçeği dolması. Adı üzerinde Kabakçiçekleri sabah toplanıp, bildiğimiz zeytinyağlı dolma gibi yapılıyor. Güzel hafif tam bir yaz yemeği. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIN7ygszRpbemhlNoTIJDcIGNTMuMggtGVKPZugTOXhQYn1A5l_9j1VzodtmBdx5NREL_HgxOYvsw7iuI2Tmrgg1Q1hUU9FTRynFRKdP9CIMAMWLjcEbBelNYaSE8tPIe1eDJW_Q/s1600-h/DSC_6595.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253385494208789170" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIN7ygszRpbemhlNoTIJDcIGNTMuMggtGVKPZugTOXhQYn1A5l_9j1VzodtmBdx5NREL_HgxOYvsw7iuI2Tmrgg1Q1hUU9FTRynFRKdP9CIMAMWLjcEbBelNYaSE8tPIe1eDJW_Q/s400/DSC_6595.JPG" border="0" /></a>Damat tatlası, Eskişehir'de Saray Burma diye bilinen cevizle yapılan tatlının aynısı. Burada Badem'le yapıyorlar. Bu tatlının servisi bize 1.5 saatte yapıldı.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG9WSZxtKMGwAM9oMCxqv4xUcIIlaNz-imFBoERFV-gKcud4hXKNmRzwtq2eVzJDtRPkUh5weOe8yExTa2zuyruJGk5HJ7fRHf1l-Dq5fKE3slrLd2ghJZe6ZWd1ysKe8DTupXIw/s1600-h/DSC_6601.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253385495883599410" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG9WSZxtKMGwAM9oMCxqv4xUcIIlaNz-imFBoERFV-gKcud4hXKNmRzwtq2eVzJDtRPkUh5weOe8yExTa2zuyruJGk5HJ7fRHf1l-Dq5fKE3slrLd2ghJZe6ZWd1ysKe8DTupXIw/s400/DSC_6601.JPG" border="0" /></a><br />Akşamleyin Datça şehir merkezine gidiyoruz. Datça merkezde ev yemekleri ile ünlü Zekeriya'yı herkes tavsiye ediyor. Güleryüzlülük ve güven bir arada Zekeriye Restaurant'ta. Ne yemek istiyorsanız gidip tezgahtan alıyorsunuz. Bir adisyon vs. tutulmuyor. Yemeğinizi afiyetle yedikten sonra hesabı gidip ödüyor veya görevli personele ne yediğinizi söyleyip hesabı çıkartıyorlar. Kimse ne yediğinizi kontrol etmiyor. Ama kimse bu iyi niyeti de suistimal etmiyor. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoU9Dxy776b-EqmZAmuTxC2iZNyJ1bFKudo42jj5hFiaV0MuyqgK5vPtFcIRfdHlQr6xsLyoBiQNvnh3B7D3dEq4n7jxGG4GyajCmJCizPRGOtodNFBrhw9r1we7tYNkAWmMOD3g/s1600-h/DSC_6610.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253387191777524562" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoU9Dxy776b-EqmZAmuTxC2iZNyJ1bFKudo42jj5hFiaV0MuyqgK5vPtFcIRfdHlQr6xsLyoBiQNvnh3B7D3dEq4n7jxGG4GyajCmJCizPRGOtodNFBrhw9r1we7tYNkAWmMOD3g/s400/DSC_6610.JPG" border="0" /></a> Datça'ya gidipde Bal ve Badem almamak olmaz. Özellikle kekik balı tavsiye ediliyor. Tam tamına 5 çeşit badem var. Genelde dükkanlarda 3 çeşidi satılıyor. Zeytin, Badem ve üzüm bağlarının bol bol bulunduğu Datça yarım adasında bu doğal ürünlerin tadına mutlaka bakmak gerekiyor. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr40ojtyda4WYjPoORXnPl5nTy4BhNQ07zHc6FRVG_L9etLXOorMOMt8Z9KGvUCevhUewk8w5HPr_OoB968sKQe2eY6GbLx5W5mTt0XXjLAViAlUjGrHRnmhTXM4ibTX1ZaxkzNQ/s1600-h/DSC_6615.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253399945472691602" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr40ojtyda4WYjPoORXnPl5nTy4BhNQ07zHc6FRVG_L9etLXOorMOMt8Z9KGvUCevhUewk8w5HPr_OoB968sKQe2eY6GbLx5W5mTt0XXjLAViAlUjGrHRnmhTXM4ibTX1ZaxkzNQ/s400/DSC_6615.JPG" border="0" /></a><br /><span style="font-family:arial;color:#3333ff;"><strong>Gebekumu, Yel Değirmeni, Eski Datça, Kargı Koyu, Akvaryum Koyu</strong></span> </p><p>Çarşamba günü hemen yakınımızda bulunan Gebekumu'na gidiyoruz. Bu koyun önemli özelliği kumu. Gebekumu koruma altına alınmış. 7 Km uzunluğundan bu kumsalda sanki kumlar betonlaşmış. Bunun sebebi burada bulunan bir mikroorganizma. Hemen deniz kenarında betonlaşmış gibi görünen kumları görebiliyorsunuz. Sanki birileri burada kumlu harç yapmış. Ancak bunların tamamı doğal. Gebekumu'nda bulunan ada ile kıyı arasında ise kumların birikmesi sonucunda deniz içinden doğal bir deniz içi yol oluşmuş. Sular gelgitle çekildiğinde denizden yürüyerek Ada'ya ulaşmak mümkünmüş. Gebekumu sahilinde yürüyüşümüzü yapıyor ve deniz kenarındaki ilginç taşlaşmış kumları inceliyoruz. Nuray'ın ayakları kuruduğunda pudramsı bir kalıntı kalıyor. Sanırım kumları birleştiren maddede bu olsa gerek diye yorum yapıyoruz. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy6GVHgbu5UJcVQuddeZHB0vM_uxhqx9BQKOuekvdmlwiLxJS7rLlg3fp0cRXOvcoMDuKJMc0aOl4XUb9FHGXo4yoeLP9yVpYOP87_fkEm3f7Jlf9jJGnVr6YU8JW4ReIop2s4-Q/s1600-h/DSC_6637.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253402908540564386" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy6GVHgbu5UJcVQuddeZHB0vM_uxhqx9BQKOuekvdmlwiLxJS7rLlg3fp0cRXOvcoMDuKJMc0aOl4XUb9FHGXo4yoeLP9yVpYOP87_fkEm3f7Jlf9jJGnVr6YU8JW4ReIop2s4-Q/s400/DSC_6637.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPP72MvkdswSPZMwxgYsydU0JYOXNimkEDZFdhSS8VwolZcdkCXudd9X9jQZBWwOGe8Bce8_BWCD7GeHiY_agBQnUsyaw8Z79YE7lZXJw6YYiB_y_0BSTKCN0uBNimi1rSx5rABg/s1600-h/DSC_6687.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253402915432144866" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPP72MvkdswSPZMwxgYsydU0JYOXNimkEDZFdhSS8VwolZcdkCXudd9X9jQZBWwOGe8Bce8_BWCD7GeHiY_agBQnUsyaw8Z79YE7lZXJw6YYiB_y_0BSTKCN0uBNimi1rSx5rABg/s400/DSC_6687.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWxSNNpRL3jgKezgJBd0r7iMkwhonoPpIWoj6RAZBC1NGmQJybzuG4BmTiwB0euwXANcei8eNMUcZ0bTvGAS0nOgW5-x7UV1cTlQVNVFVmGgi279tJhxroYWcfAyGiXTWs1c8VRQ/s1600-h/DSC_6681.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253403515351239890" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWxSNNpRL3jgKezgJBd0r7iMkwhonoPpIWoj6RAZBC1NGmQJybzuG4BmTiwB0euwXANcei8eNMUcZ0bTvGAS0nOgW5-x7UV1cTlQVNVFVmGgi279tJhxroYWcfAyGiXTWs1c8VRQ/s400/DSC_6681.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBIWBWjZAwThai-uklTkLzXR1q31UfSjNIHeU_7df7Zg3hhexHKHw_XhNfShjRBhKVydYAj519BxGPJ37xeHpgHR3mGyh64Xv-T46TovkQAGZRqOzEHxqenUWcAUP66OrYL3wyuQ/s1600-h/SS852414.JPG"></a>Gebekumu'ndan ayrılıp Datça yolu üzerinde restore edilmiş Yel Demirmeni'ne uğruyoruz. Yanyana bulunan altı yel değirmeninden iki tanesi restore edilmiş. Bir tanesinin altında restaurant ve cafe olarak hizmet verilmekte. Gezmek ücretsiz ancak biz orayı temiz ve güzel tutan restaurant'ta serinleyecek içeceklerimizi içip hem katkıda bulunuyor hemde serinliyoruz. </p><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253405014127676994" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2kAB14lql0qRhfFTo53nZNvcPb9jbisUWlmwUU4zCHwnrIgDyCQU3dfNmzLaSEk_qtNXP5x1zNcZH0tX9n-iBf-co3leNglkmjquvl3e2vLAVAAA6SeHqdNZGa7BUvSdyeWzbeA/s400/DSC_6709.JPG" border="0" /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxnHw2MXG32FOQvoVUkOlvk6GR6mqYPWpK6-7PH41bt32SnYjl8WycChGUqPdy70oKrppf9nerRS0RzQflWyNwSBmgzisNSli3pCxdUF8MS3ibC_xsPpCVUyVavItCL4kKKisrRw/s1600-h/DSC_6720.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253405010673370114" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxnHw2MXG32FOQvoVUkOlvk6GR6mqYPWpK6-7PH41bt32SnYjl8WycChGUqPdy70oKrppf9nerRS0RzQflWyNwSBmgzisNSli3pCxdUF8MS3ibC_xsPpCVUyVavItCL4kKKisrRw/s400/DSC_6720.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSIIcTg9oJF6mOdwsZozP5AyKSJrQ6Ol951O_baf_mD6UCQ7T7ROw85KK96vKaL9U3ga2FNIKZbtnJ26gQ66l1yRYRr_CXAkFSPfLpVRWzAjM4AjC2BvegCVknNG8z-FtO5PZL_A/s1600-h/DSC_6714.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253405012005760642" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSIIcTg9oJF6mOdwsZozP5AyKSJrQ6Ol951O_baf_mD6UCQ7T7ROw85KK96vKaL9U3ga2FNIKZbtnJ26gQ66l1yRYRr_CXAkFSPfLpVRWzAjM4AjC2BvegCVknNG8z-FtO5PZL_A/s400/DSC_6714.JPG" border="0" /></a> Yel Değirmeninden ayrılıp Eski Datça yolunu tutuyoruz. Bu bölgeler birbirlerine son derece yakın. Bu yüzden buraları gezmek son derece kolay.<br /><br />Eski Datça girişde aracımızı park edip, Eski Datça'nın dar ve taş yollarında sokaklarını geziyoruz. Evlerin bir kısmında halen yerli halk yaşarken, bir kısmıda restore edilerek pansiyon ve restaurant haline getirilmiş. Buraya gelmişken Can Yücel'in yaşadığı evi ziyaret edelim istiyoruz ancak bayram sebebi ile kapalı. Bunun yerine Eski Datça'nın girişde bulunan Can Yücel'in yakın arkadaşının köy kahvesine uğruyoruz. Burada Can Yücel için bir köşe ayrılmış. Bu kahvede kekik çayımızı içip, Kargı Koyu'na doğru yol alıyoruz. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIFZ2JPwnJgh3sxiLpq6zJf6pBRkfBJch5rlTq2N-lrw8xetNDWKQeIJWiuFGCMIqxRWsWN74czu0C0HaSktuarmydeaqZvO8jb6aYA2tEPsVQ75XPpNPiv_lwNz2QWOViU3PjiA/s1600-h/DSC_6727.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253412894536203154" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIFZ2JPwnJgh3sxiLpq6zJf6pBRkfBJch5rlTq2N-lrw8xetNDWKQeIJWiuFGCMIqxRWsWN74czu0C0HaSktuarmydeaqZvO8jb6aYA2tEPsVQ75XPpNPiv_lwNz2QWOViU3PjiA/s400/DSC_6727.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4vGGQviJEOJ3nO9KVE52DYciMFU9-3kCANo2Gbzypj8IeennW_VBk5PqUHnZM64ZX0jwfDDFcmk4J6FkbVXH9vIkNBIQWgEmuhPZtzWG43V-CknrM7kR2OglQBRPFn44iJSvtvg/s1600-h/DSC_6736.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253412897750810050" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4vGGQviJEOJ3nO9KVE52DYciMFU9-3kCANo2Gbzypj8IeennW_VBk5PqUHnZM64ZX0jwfDDFcmk4J6FkbVXH9vIkNBIQWgEmuhPZtzWG43V-CknrM7kR2OglQBRPFn44iJSvtvg/s400/DSC_6736.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhsxOxbIzZNsZXOihMNiLz4VFdrOcvuL0Rv6ppID5T5PtlhrSB5tp26cnHT4x9BvD-GjeRRaRvdjEXAsPWODxwwhKD8W3kZw_LT74mXNDreAGYKGZMsDtMmx4hWclXdYmSxj4j7A/s1600-h/SS852439.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253412899809554066" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhsxOxbIzZNsZXOihMNiLz4VFdrOcvuL0Rv6ppID5T5PtlhrSB5tp26cnHT4x9BvD-GjeRRaRvdjEXAsPWODxwwhKD8W3kZw_LT74mXNDreAGYKGZMsDtMmx4hWclXdYmSxj4j7A/s400/SS852439.JPG" border="0" /></a> Kargı Koyu Datça merkezden 3 Km uzaklıkta. Şehire yakın olmasına rağmen sakin bir koy. Ama bu koyda Datça'nın o turkuaz mavi sularını çok göremiyorsunuz. Koyun en batısı'na gidip orada restaurant'a giriyoruz. Çünkü amacımız oradan 1.5-2 KM uzaklıktaki Akvaryum koyuna yürümek. Restaurant'da servis yine yavaş ve çay yok. Hesap ise hiç de az gelmedi. Yemeklerini ise çok keyifli değildi.<br /><br /><div>Kargı Koyu: </div><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJRF5w1WfjAms9sc0r5KHPpBx4h9DHMQrNDwQdNJlOUye9QzaEqOmZlwi2lbl93XnR_OFqaCDh4bZsv5A_tTMj1sAmCvfwvWOexOw93yz-FJ17qYl_W7hAA1TxscDsxvxKKlH0AQ/s1600-h/DSC_6756.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253415996336971714" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJRF5w1WfjAms9sc0r5KHPpBx4h9DHMQrNDwQdNJlOUye9QzaEqOmZlwi2lbl93XnR_OFqaCDh4bZsv5A_tTMj1sAmCvfwvWOexOw93yz-FJ17qYl_W7hAA1TxscDsxvxKKlH0AQ/s400/DSC_6756.JPG" border="0" /></a> </p><br /><p>Kargı koyunun batısındaki yokuşu izleyerek Akvaryum koyuna ulaşılıyor. Gidiş-dönüş 1 saat sürüyor. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYbD9GaVN8DqHa6UxpPA91t3ZlFV0Mb8CgLmsFavMfgPKbKDnWlN-FZ13teoqxp8Nmqbhkf9-wkY13hAGNpkHB-r5AR0uMIDSHR1yyZ2QAVQva8UqBGsQebJY1J9hl16lGvR0HjA/s1600-h/DSC_6774.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253415996151758914" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYbD9GaVN8DqHa6UxpPA91t3ZlFV0Mb8CgLmsFavMfgPKbKDnWlN-FZ13teoqxp8Nmqbhkf9-wkY13hAGNpkHB-r5AR0uMIDSHR1yyZ2QAVQva8UqBGsQebJY1J9hl16lGvR0HjA/s400/DSC_6774.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT1Jp6r46To4Mw3qCKsf8TWK1QlTSvlJFzft4YREvV4FQhoVlmJ76aIAjzLCE9YU-1TRzqvV8B4DPVVpZDtY8HMXnNLUSuXS1oO79nuVn6VO3W7EzmkvE9c_In3qtox6DFTqsoKw/s1600-h/DSC_6776.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253416002169526050" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT1Jp6r46To4Mw3qCKsf8TWK1QlTSvlJFzft4YREvV4FQhoVlmJ76aIAjzLCE9YU-1TRzqvV8B4DPVVpZDtY8HMXnNLUSuXS1oO79nuVn6VO3W7EzmkvE9c_In3qtox6DFTqsoKw/s400/DSC_6776.JPG" border="0" /></a> Akvaryum Koyu'na giden yola giderken mutlaka yürüyüş ayakkabısı olması şart. Yol zaman zaman tehlikeli yerlerden geçiyor. Akvaryum koyuna inmek ise sorun. Biz bu yüzden yukarıdan seyretmekle yetindik. Aslında iki Akvaryum Koyu var. Diğeri ise Palamutbükü'nün doğusundan 1 KM uzaklıkta.<br /><br />Datça yarımadasındaki bu son gecemiz. Bu akşamda Datça merkezi dolaşıyoruz. Buradan ayrılıp tatilimize Gökova körfezinde Amazon'da devam edeceğiz.<br /><br />Unutmadan hatırlatayım bu bölgede yetişen ve çevre bağlarda bulabileceğiniz yemesi keyifli bir üzüm çeşidi var. Kıbrıs Üzümü ve Verigo diye adlandırmış. Üzümler oldukça iri ve diri. Tatı ise İzmir üzümü gibi çok tatlı değil ama farklı ve yedikçe yediren bir tadı var. Mevsiminde bir salkımının 4-5 kg gelebileceğini söylüyorlar. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1T4JkiRli6YW-JVMx06zhvQ5vRSaJIYr4NCJaMZoaUlYEqieSog0WuX1qcBln-QIsJLM3q84jlECM5f9QtD8ThcuXsbuzBzCnGwCl5vJlA713FpLYuFY0FU85OLCl1M_XXlhHJg/s1600-h/DSC_6703.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5253687029205087586" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1T4JkiRli6YW-JVMx06zhvQ5vRSaJIYr4NCJaMZoaUlYEqieSog0WuX1qcBln-QIsJLM3q84jlECM5f9QtD8ThcuXsbuzBzCnGwCl5vJlA713FpLYuFY0FU85OLCl1M_XXlhHJg/s400/DSC_6703.JPG" border="0" /></a></p><p>Datça yarımadasının denizi, koyları oldukça güzel. Yeni yapılan yolu ise oldukça düzgün. Dalaman havaalanından 2.5 saatte kolaylıkla Datça'ya ulaştık. Öyle aman aman bir viraj yok. Datça yarımadasında kalınası ve gezilesi çok yer var. Yöresel yemekleri, badem ve balının yanısıra balık lokantaları da bulunuyor. Gezerken gördüğümüz pek çok çiçek bizi büyüledi. İlkbaharda buranın tadına doyum olmaz sanırım.</p><p>Rüzgar yüzünden tekne turuna çıkmadık. Ancak kısa ve uzun tur diye adlandırılan bu turlara katılmak koyları rahat gezmeyi kolaylaştırır. Bu kısa zamanda keşif niteliğinde yaptığımız Datça'ya fırsat buldukça farklı mevsimlerde tekrar tekrar geleceğiz. </p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-23422423276504052392008-09-21T20:58:00.008+03:002008-09-21T23:26:52.171+03:00Çiğdem YaylasıBu hafta sonu Pazar gününün yağmurlu olacağını görünce bizde Cumartesi (20.09.2008) gezmeye karar verdik. Gezileri yapmadan önce hava durumunu bir kaç bilgi kaynağından izlemek ve doğrulamak gerekiyor. Özellikle dağlardaki ve şehirlerdeki hava durumu oldukça farklı olabiliyor. Bu yüzden de yağmur ihtimalini göz önünde bulundurarak hep hazırlıklı oluyoruz.<br /><br /><br />Biblo ile Cumartesi sabahı Çiğdem Yaylasına doğu yola çıktık. Biblo 3 haftadan beri gezi yapmadığımızdan sevinçli moda geçti bile. Çiğdem Yaylası Adapazarı Dokurcun'da bulunuyor. Elmacık dağının tepesinde yer alan bu yaylanın çok adını duymuş ama gitmek için zaman bulamamıştık. Kısaca gezi haritamız ve bilgileri<br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguiL_rKE87Kgui2FGY6hiDEgKMQhZuu8kb0z3Sb0q63F4ASvNLCylFd-KNLmVsPHMiKAA3N-WUCYoptMhVhvoVdymwPvzuSdPqxyS48f9GQT3u08e80UsfYFaf4O7UoSaCJVR8cw/s1600-h/harita_cigdemyaylasi.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248547986678321746" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguiL_rKE87Kgui2FGY6hiDEgKMQhZuu8kb0z3Sb0q63F4ASvNLCylFd-KNLmVsPHMiKAA3N-WUCYoptMhVhvoVdymwPvzuSdPqxyS48f9GQT3u08e80UsfYFaf4O7UoSaCJVR8cw/s400/harita_cigdemyaylasi.gif" border="0" /></a></p><br /><p><strong>İstanbul'a Uzaklık: </strong>196 KM<br /><strong>Toplam Alınan KM:</strong> 426 KM<br /><strong>Ulaşım Süresi:</strong> 3 Saat 20 Dakika<br /><strong>Rakım:</strong> 1436 metre (Çiğdem Yaylası)<br /><br />Çiğdem Yaylasının haritasını Dokurcun'dan itibaren verdim. TEM'den Akyazı Gişelerden çıktıktan sonra Akyazı istimaketine doğru Dokurcan'a kadar gidiliyor. Dokurcun çarşıya girince köprüyü geçmeden önceki sol taraftaki dar sokak'dan girildiğinden 19 KM sonra Çiğdem Yaylasına erişmek mümkün. Hep stabilize yolu takip ederseniz doğruca Çiğdem Yaylasına varabilirsiniz. Yol ayrımlarında hep sağı tercih edin tabi stabilize yolu terk etmeyin. 1367 metrede T şeklinde bir yol ayrımı göreceksiniz. Buradan sola yukarı doğru dönmeniz gerekiyor. Bu ayrımdan 1.6 Km sonra yaylaya ulaşılıyor. </p><br /><p>Dokurcan'a geldikten sonra alışverişimizi yapıyoruz. Gezilerde yemek ihtiyacımızı genelde gittiğimiz yerlerden alıyoruz. Amaç yöre halkına para kazandırmak. Dokurcun'an ayrılıp yayla yoluna girdiğimizde hem Biblo'nun hemde kendi çamımı sonuna kadar indiriyorum. Teneffüs ettiğimiz havayla kendimiz geliyoruz. Yayla yolu ise oldukça keyifli. Acele etmeden yavaş yavaş çevreyi seyrederek gidiyorum. </p><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzHBCYvyAYqpkN744riIBCeUBvuCS9_6IbuK6dsYn16jdaghdFIX95-0ZIRB_Cv7HRanyhvWsaoNmAzuVXao8dscG2YmiqTrf0kaHihNeuI0JO1w5nW-jMHloyJWMHywpcTBLosQ/s1600-h/DSC_6290.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248547991163821074" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzHBCYvyAYqpkN744riIBCeUBvuCS9_6IbuK6dsYn16jdaghdFIX95-0ZIRB_Cv7HRanyhvWsaoNmAzuVXao8dscG2YmiqTrf0kaHihNeuI0JO1w5nW-jMHloyJWMHywpcTBLosQ/s400/DSC_6290.JPG" border="0" /></a>GPS'imizinde yardımıyla 19 KM sonra yaylaya varıyoruz. Yaylanın otları yazın güneşi ile sararmış. İlkbahardaki halini görmek lazım aslında. Çiğdem çiçekleri varmıdır diye merak ediyoruz. Önce yaylayı baştan sonra araçla bir turluyoruz. Çok sayıda yayla evi dikkatimizi çekiyor. Betonerme yayla evleri ise özellikle görüntüyü bozuyorlar. Az sayıda çok eski yayla evi gözümüze çarpıyor. Yaylanın camisi bile bulunuyor.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8iWgU0yKHc4_Qp14FeId6aqQ636qv4k937n1AUrK2Lu_GTYZZFTb4iYOAs-sDGUSbwux1diAhcJEmIS0MN4QFQu5roUuLILkqg8BqyLpXspoBR_F9CGfBVYO7vlxOrDJrSKyyGQ/s1600-h/DSC_6298.JPG"></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb9SptmCqoB81R7k0xlQ0Lm3gwLoHH0CQUH3WAIXKOfdeNwlW9Gms6ErCSAcfvteIgLibNW9nVCyeztnVPfMXAocXYm4UKdRM7gHPLh79n_gDikwKK7TnuOzswaeZkpTAZgAkxEQ/s1600-h/DSC_6298.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248557148246168434" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb9SptmCqoB81R7k0xlQ0Lm3gwLoHH0CQUH3WAIXKOfdeNwlW9Gms6ErCSAcfvteIgLibNW9nVCyeztnVPfMXAocXYm4UKdRM7gHPLh79n_gDikwKK7TnuOzswaeZkpTAZgAkxEQ/s400/DSC_6298.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFIzvtJGtOv9IL0IljPDB8XloNDXSdFDFoNetJLbeT5a3S8BXvPyX2MqU08bbrxnfyklIEZQ5knQxN8SmwtdFn2rDfDIwaS7Mjfc3g-FK2Fog8BoZpQj75ibUtJquIVflT8bniqA/s1600-h/DSC_6306.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248557159461329458" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFIzvtJGtOv9IL0IljPDB8XloNDXSdFDFoNetJLbeT5a3S8BXvPyX2MqU08bbrxnfyklIEZQ5knQxN8SmwtdFn2rDfDIwaS7Mjfc3g-FK2Fog8BoZpQj75ibUtJquIVflT8bniqA/s400/DSC_6306.JPG" border="0" /></a><br />Araçımızı park ettikten sonra Biblo ile yaylada yürümeye başladık. Çok eleştirisel olmak istemiyorum ama şenlikten kalmış olduğun düşündüğüm çöpler öbek öbek yaylada halen duruyor. Yayladan daha uzaklaşmak için yaylanın ucuna doğru yürümeye devam. Oranın daha sakin ve doğa ile iç içe olacağımız düşünüyorum.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv-VCvDXhKFjjaXyPp5mO6V-_TtQZsXsl1sLhoQv-FADtIlujp8o5_VDmirHQX7PScUnXK0eO9oKAMWOcAuVBFZ7z5OZ35eQ3AQFbLyOv8C70a0RWetgdWjGq0ySvxsrMrXT9yqg/s1600-h/DSC_6327.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248563334093828034" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv-VCvDXhKFjjaXyPp5mO6V-_TtQZsXsl1sLhoQv-FADtIlujp8o5_VDmirHQX7PScUnXK0eO9oKAMWOcAuVBFZ7z5OZ35eQ3AQFbLyOv8C70a0RWetgdWjGq0ySvxsrMrXT9yqg/s400/DSC_6327.JPG" border="0" /></a> </p><br /><br /><p>Ormana yaklaştıkça etrafda bol bol çiğdem çiçeklerini görmeye başladık. İlkbaharda etrafın bunlarla kaplandığını görmek çok güzel olur.<br /></p><br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUef4RHkgIlVWzL4mdgkq3gQoiixWbv6qtTaJun7EfzHMnTZpHXFSNDUn5nfATI-hgrZe1f8vhb2Y08A__nfBr3zZFLFiWQ0owdtEhh9TAVxSZZnV8eCiJg4RsYw3Qy8uUmSkNg/s1600-h/DSC_6348.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248563336019046898" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUef4RHkgIlVWzL4mdgkq3gQoiixWbv6qtTaJun7EfzHMnTZpHXFSNDUn5nfATI-hgrZe1f8vhb2Y08A__nfBr3zZFLFiWQ0owdtEhh9TAVxSZZnV8eCiJg4RsYw3Qy8uUmSkNg/s400/DSC_6348.JPG" border="0" /></a> Ormana dalarak yürüyüşümü sürdürdük. Yolumuz tekrar ana yolla kesişti. Araçla geçerken gördüğümüz orman işçileri ile bu sefer sohbet imkanı bulduk. Ormancılar tarafından işaretlenen ağaçları kesip, balta ile tek tek soyuyorlar. Zaman ve insan gücü gerektiren bu çalışmayı 20-25 kişi gerçekleştiriyorlar. Yol üzerinde böyle pek çok çalışma var. Bu işlemi yaparken ormandaki diğer ağaçlara zarar vermeden yaptıklarını da anlatıyorlar.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc_O8_rV0_nB5fD6WFhPoTDO70uWUcQLP2T-2W_6b4dadpyeUjRgjixG9o87UrCmU6-UXCeEtvbJdyUSDfstsLdJ7RaPZWGot2__zRR_dbW-Eht6LtY_BI5bqCq23FnERQaP4TdA/s1600-h/DSC_6357.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248563345190396498" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc_O8_rV0_nB5fD6WFhPoTDO70uWUcQLP2T-2W_6b4dadpyeUjRgjixG9o87UrCmU6-UXCeEtvbJdyUSDfstsLdJ7RaPZWGot2__zRR_dbW-Eht6LtY_BI5bqCq23FnERQaP4TdA/s400/DSC_6357.JPG" border="0" /></a> Yayla girişine geldiğimizde yürüyüşten yorulduk ve kendimizi toprağa serdik. Biblo'da yorulmuş olacak ki, çevreye bakındıktan sonra sırt çantama dayanıp yattı. Ne de olsa öğle uykusunu henüz uyumadı. Burada yaklaşık bir saat kadar durduktan sonra aracımızın yanına doğru tekrar yürüyüşümüze devam ettik. </p><p>Çiğdem yaylası geniş alana sahip. Yaylanın etrafında sarı çam ve göknar ağaçları hakim. Yayla olunda ise ağırlıklı kayın ağaçlarına rastlamak mümkün. Yayla oldukça büyük bir alana sahip. Yayla evleri ise iki farklı bölgeye yer alıyor. Büyük olan kısım yaylanın camisinin bulunduğu yer. </p><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqZ4_EBPlGra_MiOFyeNMk3_rFSpZXlHKN5DrHKL3UkoKloqoou6GuZRdM_La-yyCZDB6BGKl_wuBz0xJB3dHOLRIBjGwVYyIGRipyTlMCiC_pD3b-s9UiX4HJXXw0Pg2oQkdFnw/s1600-h/DSC_6364.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248568916462526242" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqZ4_EBPlGra_MiOFyeNMk3_rFSpZXlHKN5DrHKL3UkoKloqoou6GuZRdM_La-yyCZDB6BGKl_wuBz0xJB3dHOLRIBjGwVYyIGRipyTlMCiC_pD3b-s9UiX4HJXXw0Pg2oQkdFnw/s400/DSC_6364.JPG" border="0" /></a>Orman işçileri ile konuştuğumuzda farklı bir yoldan başka bir yaylaya geçiş yapılacağından söz ettiler. Bende denemek üzere bu yolu tercih ediyorum. Ancak yol diğer yola göre bozuk. Ancak orman içinde ilerleyiş çok daha keyifli.<br /><p></p><p><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFMgY7oeC-MR31N7rFjg0o9To_cpTrHAC1_1hAKebuwiHihpNS7siwGm0MtwGXch2aT6IQO3u4SiRONBhrqwjo6fV7lzocfWs9Nnm-alT-0tROKQJm2OT5TCJgLg1N_AaE-yR19Q/s1600-h/DSC_6395.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5248568920208616434" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFMgY7oeC-MR31N7rFjg0o9To_cpTrHAC1_1hAKebuwiHihpNS7siwGm0MtwGXch2aT6IQO3u4SiRONBhrqwjo6fV7lzocfWs9Nnm-alT-0tROKQJm2OT5TCJgLg1N_AaE-yR19Q/s400/DSC_6395.JPG" border="0" /></a>GPS ile izlediğimiz yolda yanlış yol ayrımından aldığımızı gördüm ancak zaman kısaldığı ve hava kararmaya 2 saat gibi bir süre kaldığından yoluma devam ettim. Yukarıda harita görünen sağdaki yol dönüş yolumuz. Eğer sağda yolda en uctan ileri doğru gitseydim bir sonraki yaylaya erişmiş olacaktık. Neyse bunu da bir sonraki zamana bırakıyorum. </p><p>Dönüş yolculuğundan Biblo tüm ormanı camdan izledi. Dokurcan'a inerken yoldan koşa koşa geçen kızıl sincabı görünce hemen aracımızı durdukdum. Palamut ağaçlarının arasına karışan sincabı bir daha görebilirim umuduyla fotoğraf makinamla bekledim ama bir daha sevimli sincabı göremeden oradan ayrılmak zorunda kaldık. </p><p>Asfalt yola çıkınca Biblo camdan bakmayı bırakarak arka koltuğa giderek eve kadar yattı. Bir gezimizi daha stres atarak tamamladık. İlkbaharda Çiğdem yaylası ve çevresinin bir daha keşfetmek gerekiyor. </p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-2582938378303967692008-08-16T19:03:00.007+03:002008-08-16T20:58:24.141+03:00Assos'un Su AltıHafta sonu Bursa'da işimiz olunca yine durmadık Assos'a doğru gittik. Daha önceki gidişlerimizde Güre ve Küçükkuyu'da kalmıştık. Bu sefer Asos Liman'a (Behramkale) yakın olabilmek için Asos'da köyün arkasında bulunan Old City House bu hafta sonundaki evimiz oldu. Old City House oteli eski köy evinin restore edilerek yapılmış. Evin orginal yapısı korunarak otele dönüştürülmüş. Otelin sadece 6 odası var. Sakin, özenle hazırlanmış yemeklerden yemek istiyorsanız burası tam ideal bir yer. Odalar ise geniş ve oldukça konforlu. Old Bridge House için <a href="http://www.oldbridgehouse.com.tr/">http://www.oldbridgehouse.com.tr/</a> adresinden bilgi alınabilir.<br /><br /><br /><p><br /></p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzMR5Olnf8OIpGhyHOZfxFdckW6AB2xy72HQ5VUJXLTQzOgHednnzsVFr2VBBEpXD9DvzyqcnEssau7kVf8rsD0sFmU3Sz0k3TejJiJkM4FJJbRo_tQlq89HENval59PLEjRBGYw/s1600-h/DSC_6040.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5235160780591707522" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzMR5Olnf8OIpGhyHOZfxFdckW6AB2xy72HQ5VUJXLTQzOgHednnzsVFr2VBBEpXD9DvzyqcnEssau7kVf8rsD0sFmU3Sz0k3TejJiJkM4FJJbRo_tQlq89HENval59PLEjRBGYw/s400/DSC_6040.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTHGjtMouEaPL4Rrb_I6UXY791xeeF5ineCROYIcst6I1DNAGM13BkXtsdPpDQfZypfYlRjQVGh6ZSMKjpYGKuQQYTiW0zfbMoJCbAYIA3WDpWWt-gH1FtpIjspUylJsVGKa-oZA/s1600-h/DSC_5952.JPG"></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0IFzNPqxLLvNoerAtWLZM3C-ojGqp3qmLoa9qZL4NQzhpWoz_6oaRYKBVLeNsg4Tk3eOLnCl45nTlAxDY8NzQTFLzplXo0f_yrBvWwP9k7xVQwZ8N_eV9Md9IVrTLAUahtvX7yA/s1600-h/DSC_5955.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5235159945023645986" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0IFzNPqxLLvNoerAtWLZM3C-ojGqp3qmLoa9qZL4NQzhpWoz_6oaRYKBVLeNsg4Tk3eOLnCl45nTlAxDY8NzQTFLzplXo0f_yrBvWwP9k7xVQwZ8N_eV9Md9IVrTLAUahtvX7yA/s400/DSC_5955.JPG" border="0" /></a>Otele adını veren ve otelin hemen yanında yer alan eski köprü.Köprü 13.yy inşa edilmiş.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWwJwy0xqnOemmTYkyqrM-vnd5jrrKSt-Va7_wcFGBcTSpky-6nHGD8gTWTW2a7AY2AH5c5zTWGr0q0diwWdJJorWgI882YsMrKYqqvCuqiX4GSDZSKkZZIUEbNsjGqTvatlm_Fg/s1600-h/DSC_5949.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5235161171669283922" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWwJwy0xqnOemmTYkyqrM-vnd5jrrKSt-Va7_wcFGBcTSpky-6nHGD8gTWTW2a7AY2AH5c5zTWGr0q0diwWdJJorWgI882YsMrKYqqvCuqiX4GSDZSKkZZIUEbNsjGqTvatlm_Fg/s400/DSC_5949.JPG" border="0" /></a><br />Bu sefer Asos'daki amacım akvaryum gibi olan denizinde su altını fotoğraflamak ve izlemek. Asos'un denizi serin ama pek çok Ege kıyısından daha güzel diye bileceğim bir zenginliğe sahip. Suyun kristal berraklığı, su altındaki batık antik limanı burayı özel kılıyor. </p><p></p>Asos çevresi son derece zengin ve dört mevsim dinlence yeri. Hemen yanıbaşınızda Kazdağları ormanları, yaylaları, ilerinde ise Babakale'ye kadar denizi ve doğası ile ufak yerleşim yerleri bulunuyor. Buraya bir kere gelip gezip bitirmek öyle kolay değil. Kazdağlarından akan dereleri, şelaleleri ise görmeye değerli. Hasanboğuldu, Şahindere kanyonuda görülmesi gereken yerlerden. Özetle hem deniz hem doğasına doyum olmayan Asos ve çevresi aynı zamanda kalabalık'tan da uzakta.<br /><br />Yazları deniz kenarına yapılan iskeler üzerinden denize giriliyor. Elbette kıyıdanda denize girmek mümkün ama taşlık olan denizi bunu zorlaştırıyor. Eğer yanınızda bot (dalış ayakkabısı) götürseniz denize kıyıdan girişi de kolay hale getirebilirsiniz. Biblo'yu denize sokarken bu botlar çok yardımcı oluyor.<br /><br />Çektiğim su altı fotoğrafları:<br /><br /><br /><div style="BACKGROUND: #000; MAX-WIDTH: 511px; MARGIN: 0px auto; LINE-HEIGHT: 0; TEXT-ALIGN: center"><div style="PADDING-RIGHT: 0px; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; WIDTH: 100%; PADDING-TOP: 0px; HEIGHT: 341px"><iframe style="WIDTH: 100%; HEIGHT: 100%" src="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/AsosSuAlt/photo#s5235163064586297538" frameborder="0" scrolling="no"></iframe></div><a href="http://blogger-templates.blogspot.com/2007/04/picasa-slideshow.html"><img title="Add to my blog" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: left; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Slideshow" src="http://btemplates.googlepages.com/add.gif" /></a><a href="http://picasaweb.google.com/"><img title="Go to Picasa Web Albums" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: right; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Web Albums" src="http://btemplates.googlepages.com/picasa.png" /></a><a onclick="window.open(this.href,'Slideshow','type=fullWindow,fullscreen,toolbar=no,menubar=no,location=no,resizable=yes,scrollbars=no,status=no');return false" href="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/AsosSuAlt/photo#s5235163064586297538"><img title="See in fullscreen [Press F11]" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Fullscreen" src="http://btemplates.googlepages.com/fullscreen.gif" /></a></div><br /><br />Biblo çok sıcaklayınca onu da deniz soktuk. Ama ortada bir kaya bulup orada durmayı tercih etti. Aslında deniz'e girmeyi seviyor ama yine de çekiniyor. Sonrasında özekllikle mutlu oluyor ama bir daha girelim mi tereddütte kalıyor.<br /><br />Bu bölgenin diğer bir güzel kıyısıda Kadırga koyu. Uzun bir sahile sahip olan bu koyun denizi de son derece berrak. İrili ufaklı kalınacak yerleri barındıran koyda çokda fazla kalacak yer bulunmuyor. Bu özelliiği ile halen bakir kalan koyun hemen arkasından ise zeytin bahçeleri bulunuyor.<br /><br />Assos Edremit'ye 70 Km uzaklıkta. Edremit'e İstanbul'dan 5 saatlik bir yolculukla geliniyor. Cuma akşamından gelindiği zaman hafta sonu dinlenmek için ideal bir yer. Dilerseniz Bandırma'ya feribotla geçip yolu da kısaltmak mümkün. Eğer yalova'dan doğru gelecekseniz Mustafa Kemal Paşa'da Güvenal tesislerinde yazın dondurmalı, kışın kaymaklı kemalpaşa tatlısı yemelisiniz. Eğer açıktıysanız Susurluk'da durup bir tost ayran içerek açlığınızı yatıştırabilirsiniz. Bu şekilde o 5 saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.<br /><br />Bu çevrede gezilip görülecek çok yer var. Ancak bizim amacımız deniz olduğu için Assos'a bu gelişimizde dah açok deniz kıyısında kaldık. Bu yıl üçüncü kez geldiğim Assos'a sanırım yıl içinde tekrar geleceğim. <br /><br /><div style="BACKGROUND: #000; MAX-WIDTH: 511px; MARGIN: 0px auto; LINE-HEIGHT: 0; TEXT-ALIGN: center"><div style="PADDING-RIGHT: 0px; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; WIDTH: 100%; PADDING-TOP: 0px; HEIGHT: 341px"><iframe style="WIDTH: 100%; HEIGHT: 100%" src="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/AsosDanKareler/photo#s5235167915473406162" frameborder="0" scrolling="no"></iframe></div><a href="http://blogger-templates.blogspot.com/2007/04/picasa-slideshow.html"><img title="Add to my blog" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: left; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Slideshow" src="http://btemplates.googlepages.com/add.gif" /></a><a href="http://picasaweb.google.com/"><img title="Go to Picasa Web Albums" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: right; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Web Albums" src="http://btemplates.googlepages.com/picasa.png" /></a><a onclick="window.open(this.href,'Slideshow','type=fullWindow,fullscreen,toolbar=no,menubar=no,location=no,resizable=yes,scrollbars=no,status=no');return false" href="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/AsosDanKareler/photo#s5235167915473406162"><img title="See in fullscreen [Press F11]" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Fullscreen" src="http://btemplates.googlepages.com/fullscreen.gif" /></a></div>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-50892737079668092832008-08-16T15:47:00.009+03:002008-08-16T18:58:50.024+03:00Kaş-AdrasanHer ne kadar hafta sonları gezerek kendimizi yenilesekte yıllık haftalık tatilimizi yapma zamanı geldi. Tatillerimizde sakin, denizi balık gözlemine uygun ve nemin az olduğu yerleri tercih ediyoruz. Konaklama için genelde butik otelleri tercih ediyoruz. 5 yıldızlı tatil köyü ve otellerden ise kesinlikle uzak duruyoruz. Çünkü tatil tercihimiz otele girip kapanıp oradaki lüksü yaşamak yönünde değil. Gittiğimiz yerlerde çevreyi gezmek, esnafı ile konuşmak, çevre halkını da tanımak şeklinde. Ve bu arada butik otellerin 5 yıldızlı her şey dahil tatillerden daha pahalıya da mal olacağını ekleyeyim. Ama birebir ilgi, özenle hazırlanmış yöresel yemekler ve çevre hakkında aldığınız bilgilerde buna değiyor.<br /><br />Bu yaz ki tatilimizi yine sakin olan Kaş'da geçirmeye karar verdik. Kaş'a dördüncü kez gidişimiz. Kaş'ın bu aylardaki esintili havası nem'in azalmasına sebep veriyor. Denizi ise Ege ve Akdeniz kıyılarına göre daha serin. Deniz altı canlı yaşam ise oldukça zengin. Özellikle dalış ve deniz içi gözlemek için çok ideal.<br /><br />Kaş'da Çukurbağ yarım adasında Korsan Ada Otel'de kaldık. Ama İstanbul'da ancak 3-4 ayını geçiriyor. Otel'in kendine ait plajıda bulunuyor. Ali Bey'in köfteleri ise enfes. Yemekleri ise teyze tarafından hazırlanan ev yemekleri. Tabi Kaş'da plajlar bildiğiniz plajlar gibi değil. Denize kayaların üstünden merdivenle iniyorsunuz. Bu merdivenlerde öyle kısa değil. Kısa olanın uzunluğu 1-1.5 metre, diğeri ise 3 metre yüksekliğinde. Ama Kaş'ın denizine bunlar değiyor.<br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmd8gyJJzWKLYii6dg4KhSMSLXuHUiuNvAj2GbPqgwAFvzRnHQAuu1lozBdr3Vkk09aZo1a515Yk9zY-CnqPL6yoo-TN7r5jrYwj44a9BP4mewCVyUFodo_GOyUF-2TMp3RpSS7Q/s1600-h/DSC_5700.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5235128261050437346" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmd8gyJJzWKLYii6dg4KhSMSLXuHUiuNvAj2GbPqgwAFvzRnHQAuu1lozBdr3Vkk09aZo1a515Yk9zY-CnqPL6yoo-TN7r5jrYwj44a9BP4mewCVyUFodo_GOyUF-2TMp3RpSS7Q/s400/DSC_5700.JPG" border="0" /></a>Kaş'ın Liman Ağzı ve Büyük Çakıl plajı mutlaka ziyaret edilmesi gereken dinlence yerleri. Liman ağzına sadece tekne ile gidiliyor. Aslında bir de patika yoluda mevcut ama bu sıcakta zorlanmam veya sabah erken kalkarım denirse güzel bir yürüyüş olacağı kesin. Büyük Çakılda denize çakıldan girebileceğiniz tek yeri. Balık zenginliği fazla olan Büyük Çakılda bol bol su altı fotoğrafı çekme imkanıda bulunuyor.<br /><br /><div style="BACKGROUND: #000; MAX-WIDTH: 511px; MARGIN: 0px auto; LINE-HEIGHT: 0; TEXT-ALIGN: center"><div style="PADDING-RIGHT: 0px; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; WIDTH: 100%; PADDING-TOP: 0px; HEIGHT: 341px"><iframe style="WIDTH: 100%; HEIGHT: 100%" src="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/KaLimanAZ/photo#s5235128248000417298" frameborder="0" scrolling="no"></iframe></div><a href="http://blogger-templates.blogspot.com/2007/04/picasa-slideshow.html"><img title="Add to my blog" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: left; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Slideshow" src="http://btemplates.googlepages.com/add.gif" /></a><a href="http://picasaweb.google.com/"><img title="Go to Picasa Web Albums" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: right; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Web Albums" src="http://btemplates.googlepages.com/picasa.png" /></a><a onclick="window.open(this.href,'Slideshow','type=fullWindow,fullscreen,toolbar=no,menubar=no,location=no,resizable=yes,scrollbars=no,status=no');return false" href="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/KaLimanAZ/photo#s5235128248000417298"><img title="Tam Ekran için [Press F11]" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Fullscreen" src="http://btemplates.googlepages.com/fullscreen.gif" /></a></div><p><br />Su altı fotoğraflarımızı maske, şnorkel ve palet ile yapıyorum. Ben tüplü dalışlarımda kullanıdığım Beuchat marka ABC ekipmanını kullanıyorum. Ancak tüplü dalışlara şu anda ara verdim. Nedeni ise sadece zaman.<br /></p><br /><div style="BACKGROUND: #000; MAX-WIDTH: 511px; MARGIN: 0px auto; LINE-HEIGHT: 0; TEXT-ALIGN: center"><div style="PADDING-RIGHT: 0px; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; WIDTH: 100%; PADDING-TOP: 0px; HEIGHT: 341px"><iframe style="WIDTH: 100%; HEIGHT: 100%" src="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/KaSuAlt/photo#s5235133423980627602" frameborder="0" scrolling="no"></iframe></div><a href="http://blogger-templates.blogspot.com/2007/04/picasa-slideshow.html"><img title="Add to my blog" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: left; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Slideshow" src="http://btemplates.googlepages.com/add.gif" /></a><a href="http://picasaweb.google.com/"><img title="Go to Picasa Web Albums" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: right; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Web Albums" src="http://btemplates.googlepages.com/picasa.png" /></a><a onclick="window.open(this.href,'Slideshow','type=fullWindow,fullscreen,toolbar=no,menubar=no,location=no,resizable=yes,scrollbars=no,status=no');return false" href="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/KaSuAlt/photo#s5235133423980627602"><img title="Tam Ekran için [F11]" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Fullscreen" src="http://btemplates.googlepages.com/fullscreen.gif" /></a></div><br /><p>Maalesef Cumartesi geldiğimiz Kaş'da Çarşamba günü dalışa başlarken ayağı yaraladım. Hastane, operasyon derken Deniz'e girişim yasaklandı. </p><p>Kaş'da diğer çok mutlu olduğum olay ise Elif'i ziyaretimizdi. Elif yanılmıyorsam 8 sene önce her şeyi bırakıp buraya yerleşmeye karar verdi. Şu anda Kaş'da hediyelik eşyalar satan bir dükkanı var. Sevgili arkadaşım Elif yakında zamanda evlenerek birde erkek çoçuk dünyaya getirdi. Yıllarca görmeme rağmen sanki dün görüşmüşüz gibi hissettim. İlk karşılaşmamızda kucağında olan sevimli çoçuğun Elif'in olduğuna inanmak zor geldi. </p><p>Kaş'dan Cuma günü ayrılarak Adranas'a doğru geze geze gittik. Yolumuz üzerindeki Çayağzı, Beymelek ve gölü, Finike'yi geçerek (tabi portakal suyunun tadını tadarak) Adrasan'a akşam üstü vardık. Hemen Adrasan sahilinde Aldos otel'de kaldık. Otelin sahipleri Biblo'yu ne kadar sevdiklerini anlatmak ise çok zor. Adrasan pek çok yere sakin enfes bir koy. Deniz'ine ne kadar giremesemde enfes bir manzaraya sahipsiniz. Adrasan'da deniz'den güneşin doğuşunu izleyebileceğiniz ender yerlerden biri. Tabi bunun için saat 06:00'da deniz kenarında olmanız gerekiyor. Bizde öyle yaptık ve güne güneşin deniz'den yükselişi ile başladık. </p><p>Sabah sakinliği, serinliği ve hafiften sis bulutu ile kaplanmış sahil kenarında durmak tümüyle her şeyden uzaklaştırıyor. İşte diyorsunuz bir gün böyle başlıyor diye düşünüyor ve buna tanıklık ediyorsunuz. Birazda ortalık kavrulacak, herkes kalkacak denize girecek, süt liman denizde dalgalanmalar başlayacak, balıklar güneşten kaçmak için kayaların altına saklanacaklar. </p><p>İşte sabah kalkıp güneşin doğuşunu izlerken yakaladığımız kareler.</p><div style="BACKGROUND: #000; MAX-WIDTH: 511px; MARGIN: 0px auto; LINE-HEIGHT: 0; TEXT-ALIGN: center"><div style="PADDING-RIGHT: 0px; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; WIDTH: 100%; PADDING-TOP: 0px; HEIGHT: 341px"><iframe style="WIDTH: 100%; HEIGHT: 100%" src="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/Adrasan/photo#s5235142126994018562" frameborder="0" scrolling="no"></iframe></div><a href="http://blogger-templates.blogspot.com/2007/04/picasa-slideshow.html"><img title="Add to my blog" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: left; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Slideshow" src="http://btemplates.googlepages.com/add.gif" /></a><a href="http://picasaweb.google.com/"><img title="Go to Picasa Web Albums" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; FLOAT: right; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Picasa Web Albums" src="http://btemplates.googlepages.com/picasa.png" /></a><a onclick="window.open(this.href,'Slideshow','type=fullWindow,fullscreen,toolbar=no,menubar=no,location=no,resizable=yes,scrollbars=no,status=no');return false" href="http://picasaweb.google.com.tr/gezginkopek/Adrasan/photo#s5235142126994018562"><img title="See in fullscreen [Press F11]" style="BORDER-RIGHT: medium none; PADDING-RIGHT: 0px; BORDER-TOP: medium none; PADDING-LEFT: 0px; PADDING-BOTTOM: 0px; MARGIN: 0px; BORDER-LEFT: medium none; PADDING-TOP: 0px; BORDER-BOTTOM: medium none" alt="Fullscreen" src="http://btemplates.googlepages.com/fullscreen.gif" /></a></div>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-12990358736127337562008-08-09T23:10:00.004+03:002008-08-09T23:21:51.957+03:00Tüm gün Derenin yanında<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYdsNHGHlWuWtBLc0ZyUW5SDtMLDfnNoE-nbp7Cd2um8pcCxuLxd0edZN7TDeMIU_B1t7LmYMk3pwXwEmKmCois_jrkoD5ovrCsDvG1tRkn3WPhgLxtADPSw61TcIxAUTlFXAY1w/s1600-h/DSC_5480.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5232614576505173874" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYdsNHGHlWuWtBLc0ZyUW5SDtMLDfnNoE-nbp7Cd2um8pcCxuLxd0edZN7TDeMIU_B1t7LmYMk3pwXwEmKmCois_jrkoD5ovrCsDvG1tRkn3WPhgLxtADPSw61TcIxAUTlFXAY1w/s400/DSC_5480.JPG" border="0" /></a><br /><div>13.Temmuz sabahı kalktığımızda havanın sıcak olacağı sabahtan kendini belli ediyor. Denize girip serinlemek bu sıcağı üzerimizden atmak isterdim. Ancak İstanbul'a yakın temiz sahil kıyılarının tamamı çok kalabalık ve yolculukta yoğun tariften dolayı bir o kadar işkenceye dönüşebiliyor. Dinleneceğiz derken saatlerce zaman araçta geçiyor.<br /><br />O zaman Göksu derei kıyısında bir ağacın altında ve mümkünse dereye sıfır bir yere gidelim istedik. Ama hem ağacın gölgesi, hem dereye sıfır yer bulmak zor. Araça matımı, portatif koltuğumuz ve elbette sucuk ve ekmeğimizi yola alarak yola koyulduk. Artık böyle bir yer bulmak için offroad araçımızın imkanlarına ihtiyaçımız olacak.<br /><br />Hacıllı'dan Göksu'ya indiğimizde bir kaç dere geçişi yapıp biraz yürüyüşle keşif yaptıktan sonra aradığımız yeri bulduk. Rüzgar almayan, ağacın gölgesinde ve dereye sıfır olan bu yere bizim araçla bile ulaşım zor oldu ama değdi.<br /><br />Biblo sıcaktan kurtulmanın sevinci içinde çevreyi keşfi ederken bizde matımızı, portatif sandalyemizi kurarak ortamımızı hazırladık. Derenin içindeki balıkları seyrederken Temmuz ayının Atlas dergisini okurken, Nuray'da hemen kitabına daldı. Bir yanda derenin sesi, hissetmediğimiz rüzgarın yapraklar oluşturduğu ses ve dere içindeki balıklar...<br /><br />Manzarımızı aşağıdaki şekilde.<br /></div><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMtoYLWwSLVO5LzFDPh38-zeL6ekDWyIvIG-u5jIowAmcxtoOTFNUVymYAafWP8mMmRgHefVHy_Syhj15E9cEDqe3N1g2O6vm6oeA_Jtlgy_uJ5RRTGdj-ol4gJnjJR4WoY8Ctww/s1600-h/DSC_5493.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5232614573912582290" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMtoYLWwSLVO5LzFDPh38-zeL6ekDWyIvIG-u5jIowAmcxtoOTFNUVymYAafWP8mMmRgHefVHy_Syhj15E9cEDqe3N1g2O6vm6oeA_Jtlgy_uJ5RRTGdj-ol4gJnjJR4WoY8Ctww/s400/DSC_5493.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO_9-zMGxwDdc0tmnbR5fPa2-TCs3qwkvoWCqJq34lWr6QOfHNygC0My2So6hxxJVrvB5TWtDwYbdGAUx33e3ZCUJLLyeAjaZMawOw83ZKC1lbFFEnVWVmft7n2Ww0M_oN8X4-3Q/s1600-h/DSC_5508.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5232614579168554722" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO_9-zMGxwDdc0tmnbR5fPa2-TCs3qwkvoWCqJq34lWr6QOfHNygC0My2So6hxxJVrvB5TWtDwYbdGAUx33e3ZCUJLLyeAjaZMawOw83ZKC1lbFFEnVWVmft7n2Ww0M_oN8X4-3Q/s400/DSC_5508.JPG" border="0" /></a><br /><p>Bir ara balıklara bakmak için dereyi izlerken ufak bir su yılanı gördüm. Kıvrıla kıvrıla su içinde ilerleyişi sonunda kıyıya gelerek başını çıkardı. Sonra ise gözden kaybolarak kayaların arasında kayboldu. Büyük balıklar zaman zaman büyük kayaların arasında başlarını çıkartıyor ve sonrasında ise sadece kuyruklarını görerek yine kaya altında izlerini kaybettiriyorlar.</p><p>Akşam üstü olduğunda gerçek bir dinlenme yapmanın keyfi sona ermişti. Trafik stresini çekmeden eve geldiğimizde ie haftanın yorgunluğundan eser kalmamıştı. </p><p></p><p></p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-33750925747980076892008-07-25T23:23:00.013+03:002008-07-26T10:56:22.628+03:00Longos Ormanları-KıyıköyBolu Aladağlar kampında Longos Ormanları, İğneada ve o bölgeden o kadar çok söz ettikten sonra en kısa zamanda o bölgeye keşif gezisi yapmak için sabırsızlanır duruma geldim. 4 Temmuz Cuma günü Nuray'dan gelen telefon "Ersin ve Esra yemekteyiz. Yarın nereye gidiyoruz?" sorusuna ise tek önerim İğneada oldu.<br /><br />İğneada ile Kıyıköy arasında kalan bölgedeki ormanlara Longos ormanları deniliyor. Bu bölge dere ve göl açısından son derece zengin. Özellikle deniz kıyısındaki gölleri oldukça ilgi çekici. Bir yanınızda göl varken diğer bir yanınızda deniz olabiliyor. Mayıs-Eylül ayları dışında (Av yasağı zamanları hariç) iki tarafa da olta sallayıp hem deniz hemde göl balığı yakalabilir. Bu bölge Bulgaristan sınırına kadar sık ormanlık ve bol su kaynaklarını barındırıyor. Ancak kuraklıktan burası da nasibini hızlıca alıyor. Her ne kadar Istaranca dağ eteklerinde kalsada çok yüksek dağların bulunmaması derelerin ve göllerin daha hızlı kurumasına sebep veriyor. Geçtiğimiz göllerin hiç birine yanaşamadık. Bol sazlıkla çevrili göllerin sularını belki kışın görebilmek mümkün.<br /><br />İğneada'ya giderken biz rotamızı Istranca Dağlarından yaptık. Ancak aslında daha kolay yol Sivriler Köyü üzerinden gitmek. Kıyıköy'e gider gibi yaparak Sivriler köyü yolunu izlemek hem dağları aşmaya gerek bırakmıyor hemde yolu kısaltıyor.<br /><br />5 Temmuz sabahı yola bizim dağ keçisi Suzuki, Biblo, 4 arkadaş ve kamp malzemeleri ile birlikte yola çıktık. Edirne TEM'in Çerkezköy'den çıkış yaparak İğneada'ya doğru yöneldik. Biraz yavaş biraz da oyalanarak gittiğimizden 5 saat gibi bir sürede İğneada'ya varabildik. Ama amacımız daha sakin bir ortamda, özellikle Longos ormanları ile deniz arasında kamp yapmak olduğu için Longos ormanlarına daldık. Ama ne dalış...4 saat gibi bir süre orman içinde dolandıktan sonra ancak kampımızı kurabildik. Zaman zaman yolu görmeden dallar arasında, zaman zaman yolumuzu kesen ağaçın çevresinden dolanarak, kuma batmamaya çalışarak zorlu ormanı yolunu boydan boya Kıyıköy'e kadar aldık.<br /><br />Longos ormanlarının kıyıya yakın bölgesinde takip ettiğimiz yolun GPS kaydı:<br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcDHV82IO8Dg5-YgYgvkBzR1MNvZ1EK9sIxuvk8O4BR9lGp81INt0ZLwwQ-o2b1vrpYeipA4VDW8dazQ0sfKDNfR0OW_vjPyQCVWK76Gl7QSwcXC9Ef115Utax9X-0pmyFcRmpPA/s1600-h/igneada_londos_harita.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5227053615282215186" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcDHV82IO8Dg5-YgYgvkBzR1MNvZ1EK9sIxuvk8O4BR9lGp81INt0ZLwwQ-o2b1vrpYeipA4VDW8dazQ0sfKDNfR0OW_vjPyQCVWK76Gl7QSwcXC9Ef115Utax9X-0pmyFcRmpPA/s400/igneada_londos_harita.gif" border="0" /></a><br />İğneada tarafına geldiğimizde daha önceden Murat'tan aldığımız tarife göre Alabalık ve Su kaplumbağalarının bulunduğu dereyi bulduk. Ancak derenin debisi son derece yavaşlamış halde bulduk. Bu mevsimde normal olarak derelerin akışları ve suları iyice azalmıştı. Sıcakta zorda olsa su kaplumbağaı görebiliriz ümidi ile Ersin'le çevreye bakındık ancak bir kaç ufak alabalık görebildik. Bu derede kırmızı benekli alabalık varmış. Ancak balıkları gözlemlemek için saatin uygun olmaması, daha fazla zaman kaybetmeden yola çıkmamızı gerektirdi.</p><p>Sonrasında İğneada'da biraz nefe alıp, çayımızı içtikten sonra kamp yerimizi seçmek için Longos ormanlarına daldık. Önceleri yol son derece düzgünken, zaman zaman yol bitti ağaçlar arasında ilerledik. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_gMejuyZRzMA9OmCny840dZScsZzeroY30a3j1G3xKvdBFJmPLpfReqvWCopaPBj0A8lcdZnkeWTC2f4x5uFsFTWGnm7mCpQMnCVeyYiyv6FsK54aboQRIVZ4dg6_OtkRTDUgWA/s1600-h/DSC_5425.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5227057255407572482" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_gMejuyZRzMA9OmCny840dZScsZzeroY30a3j1G3xKvdBFJmPLpfReqvWCopaPBj0A8lcdZnkeWTC2f4x5uFsFTWGnm7mCpQMnCVeyYiyv6FsK54aboQRIVZ4dg6_OtkRTDUgWA/s400/DSC_5425.JPG" border="0" /></a> Ağaçlar arasında yol alırken Ersin'de bol bol Video kaydı yapmayı ihmal etmedi. Bu arada araça o kamp malzemeleri ve Biblo ve dört kişi hiçde kolay sığmadık :)<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQuZJ8xPelS_CxE8ZPkApLUAmEeIzeWcqiQe2DWalwCXRyPzOSY9K1nDRvcVuIdWcRrwz8ExyXz-A0bD9KU6xgos73-Xbg7XNhApmhv-OSjdzgy_9gY6chhWO2Ku4eVhXUb7OjkQ/s1600-h/DSC_5417.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5227057261479401298" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQuZJ8xPelS_CxE8ZPkApLUAmEeIzeWcqiQe2DWalwCXRyPzOSY9K1nDRvcVuIdWcRrwz8ExyXz-A0bD9KU6xgos73-Xbg7XNhApmhv-OSjdzgy_9gY6chhWO2Ku4eVhXUb7OjkQ/s400/DSC_5417.JPG" border="0" /></a><br />Longos ormanlarına daldığımızda iki şey görmeyi ümit ediyorduk. Dereler ve göller. Ancak bir dere geçişi yaptık. Diğerlerinin tamamı ise bu mevsimde kurumuşlardı. Göllerin ise görmek mümkün olmadı. Suları iyice azaldığından ve çevresi yoğun sazlık olduğundan gölleri göremedik. </p><p>1 saat sonra kamp yapmayı ümit ettiğimiz kıyıya ulaşabildik. Ancak yanına vardığımız Saka gölü neredeyse tamamı kurumuş ve bataklık haline gelmiş durumdaydı. Yakın bir yerde de su kaynağı olmayınca bu bölgede kamp kurmaktan vazgeçtik. Sarı kuma sahip sahilin büyüklüğü ise etkileyiciydi aslında.<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJxxvyvClZe0bwB6Fe0k3O9y-Wxcu0ddTo_tfTi7M2KhfcQbKlBTqftOcsrSlui-oXKiPmgzpTUEoFcQblSy11LHbPJzKL3765qbKH_3-4d_ZjkEinoYFP6iDJv_cOOgabRC3rBg/s1600-h/DSC_5432.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5227211662893667730" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJxxvyvClZe0bwB6Fe0k3O9y-Wxcu0ddTo_tfTi7M2KhfcQbKlBTqftOcsrSlui-oXKiPmgzpTUEoFcQblSy11LHbPJzKL3765qbKH_3-4d_ZjkEinoYFP6iDJv_cOOgabRC3rBg/s400/DSC_5432.JPG" border="0" /></a><br />Hemen kıyıda gördüğümüz yerleşim birimine benzer noktaya ilerlemek için karar aldık. Asıl zorlu yolu burada aldık. Görünmez yol içinde zaman zaman dalları yara yara, zaman zamanda derin traktör izine düşmeden yol almaya çalıştık. Orman içinde yol bulmak çok kolay değil. Zaman zaman çatallaşan yollarda yön tayin etmek zor olabiliyor. </p><p>Kıyıköy'e vardığımızda neredeyse hava kararmak üzereydi. Çadırlarımızı Kıyıköy sahile tepeden bakan bir noktada kurduk. Ersin sucuklarımızı hazırlarken bende çevreden odun toplayarak iş bölüşümü yaptık. Ersin her zamanki gibi çift gözlü ateşini yaktı. Ersin'in bu yöntemi ile uzun süre kor sağlanabiliyor. </p><p>Kampımızı kurduğumuz yerden Kıyıköy fotosu:<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCerLdbO2nLG6fKUwq_PRBFWYrzhvZK1UUFD4O7Le8dmZYFwdWRzzD8G3akZX0bvLWxJETebc28PKkNVss9SsYoDC273Ef4xygdB7_1fu3kEfvvFrtrU15Vj-qqG-I945k3Gxbkg/s1600-h/SS851518.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5227215220335544210" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCerLdbO2nLG6fKUwq_PRBFWYrzhvZK1UUFD4O7Le8dmZYFwdWRzzD8G3akZX0bvLWxJETebc28PKkNVss9SsYoDC273Ef4xygdB7_1fu3kEfvvFrtrU15Vj-qqG-I945k3Gxbkg/s400/SS851518.JPG" border="0" /></a> Sabah kalktığımızda acıktığımızdan sanırım hiç vakit kaybetmeden çadırlarımızı toplayıp, Nuray'ın belirlediği kahvaltı yerine gittik. Enfes kıyıköy manzarası ve lezzetli köy kahvaltısının keyfini uzun süre çıkardık.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1OBqJljtB206pI_cwIeQjrKQutVAxCw6YFl4uQ1YafNxn0Izn8dZbUbS_VWHTeDiFvriOTtdi42i62szE_BXS-zfXYwxFYK1tSCyBVdAY6T_fM1mRxKPivPkVP_2zg4KPxmnw9w/s1600-h/DSC_5434.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5227215220560831186" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1OBqJljtB206pI_cwIeQjrKQutVAxCw6YFl4uQ1YafNxn0Izn8dZbUbS_VWHTeDiFvriOTtdi42i62szE_BXS-zfXYwxFYK1tSCyBVdAY6T_fM1mRxKPivPkVP_2zg4KPxmnw9w/s400/DSC_5434.JPG" border="0" /></a></p><p>Bu bölgenin Sonbahar ve İlkbahar aylarında çok daha güzel olacağı kesin. Özellikle sonbaharda ormanın sararan yaprakları ve İlkbaharda çoşan derelerini görmek gerekiyor. </p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-72404840299860127092008-07-10T00:33:00.011+03:002008-07-10T01:25:30.264+03:00Bolu Aladağlarda Kamp<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQXcPCrwyvthkYzWKB1jm8f-DQ8HLkNjAf-f4Prtls9SQGXBIpPyVZgeYu4OzCZYdrGIxra7SN5xHDPWek1ZvV2RY8RcvtggZtVaGhk3BXCFTBfWIHu1PkKPMlu6as499YlYOE7g/s1600-h/DSC_5259.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221135379262064402" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQXcPCrwyvthkYzWKB1jm8f-DQ8HLkNjAf-f4Prtls9SQGXBIpPyVZgeYu4OzCZYdrGIxra7SN5xHDPWek1ZvV2RY8RcvtggZtVaGhk3BXCFTBfWIHu1PkKPMlu6as499YlYOE7g/s400/DSC_5259.JPG" border="0" /></a>22 Haziran için Asos öncesinde aslında Bolu Köroğlu dağlarını planlamıştık. Ancak deniz ağır basıp Asos'a gitmiştik. 28 Haziran'da gezenbilir.com tarafından düzenlenen geziyi haber alınca bu fırsatı kaçırmadık. Hem Gezenbilir üyeleri ile tanışmak hemde Aladağların temiz havasını solumak amacıyla Cumartesi sabahtan yola çıkarak gezimize başladık.<br /><br /><div>Cumartesi sabahı erken kalktığımızı gören Biblo sevinçten havaya uçuyor. Eşyaları bile araca yerleştirirken sabırsız. Sanırım artık malzemelerden ne tür gezi yapacağımızı anlıyor. Çadırı, matı görünce dağ gezisi olduğunu biliyor. Biblo diğer pek çok köpek gibi çok iyi gözlemci. Hem konuşmalardan hemde hareketlerden neler olacağını biliyor veya tahmin ediyor.<br /></div><div>Çoğunluğu offroad araçlarından oluşan ekip ile Bolu Migros alışverişinden sonra Aladağ yoluna girdik. Gezenbilir'in 1.yılını kutlayacağımız kamp alanı Aladağ göletinin hemen yanında yer alıyor. Seben yolundan gidilen virajlı bu kamp alanın rakımı 1365 metre. Hava sıcak ama öyle kavrulmuyoruz.<br /></div><div>Kamp alanında konyomuzu Cuma akşamından gelen Mustafa Abi, Mert ve bizlerden önce varan Zerrin karşılıyor. Buradaki herkesle ilk defa karşılaşıyorduk. Neyseki beni herkes hemen tanıdı. Neden mi çünkü Biblo yanımda. Aslında beni tanıyan falan yok, Biblo'yu tanıyıp sonra "Aaaa sen de Murat olmalısın" diyorlar. Hep aynı durum... </div><div></div><div>Kamp alanından görüntüler: </div><div></div><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4QG4VZCldxbYzVbML9CuJZWDwCsSY-SC6R0rBvUa5gtIoCaLUszgWXAUp5ULnpMEWZMvRiJ9ini0RQKiE2M9Nzme33I1LKpchbv4Kps8n9uP-9E7hE67R267JWDnTJxLW0qyY5w/s1600-h/DSC_5042.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221134741936133298" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4QG4VZCldxbYzVbML9CuJZWDwCsSY-SC6R0rBvUa5gtIoCaLUszgWXAUp5ULnpMEWZMvRiJ9ini0RQKiE2M9Nzme33I1LKpchbv4Kps8n9uP-9E7hE67R267JWDnTJxLW0qyY5w/s400/DSC_5042.JPG" border="0" /></a>Çadır alanlarını belirleyip çadırlarımızı kurduktan sonra Nuray'la Biblo'yu bırakıp kısa bir fotoğraf eğitim yürüyüşüne başladık. Ancak yorgunluktan geziyi tamamlamadan tekrar kamp alanına yalnız geri dönüş yaptım.<br /><br />Kamp alanında yapılan sohbetler nasıl zamanın geçtiğini anlamadık. Biblo ile serbest şekilde gezerken epey yorulmuş olacak ki çadırın yanına geçip serilmiş. Bu arada gördüğün en sakin Rottweiler köpek olan Face ile tanıştık. Önce endişelendim ama son derece sakin olduğunu görünce Biblo ile serbest olarak dolaşmaya başladılar. Face sıcakların etkisinden gördüğü her serin suya dalıp çıkıyor, suyun içine oturuyor. Biblo ise Face'e zaman zaman havlasa da Face, Biblo'yu çok da dikkate almadı.<br /><br />Aladağ göleti gölete akan derelerle besleniyor. Yaşlı çam ormanı ise çevresine büyük sakinlik veriyor. İşte Aladağlardan çam ormanında kareler.<br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-yi68Je7LrOcT-bsTHeuc_JHe68hZg2X73RIJYYU_Of0L9qhLbjavO6PIrCO5dp6jfszMxuhs3fmg8XFmaL5lZ0Hq_TmJ1fH5IXsS7CPFC-i4XJ01bflEYN1axZ7SOKFQQQaYAw/s1600-h/DSC_5126.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221138130331885474" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-yi68Je7LrOcT-bsTHeuc_JHe68hZg2X73RIJYYU_Of0L9qhLbjavO6PIrCO5dp6jfszMxuhs3fmg8XFmaL5lZ0Hq_TmJ1fH5IXsS7CPFC-i4XJ01bflEYN1axZ7SOKFQQQaYAw/s400/DSC_5126.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkQ6KzLHldLk26XyBATDnbHU2VvITFJB_iyYNqaWFoMaPA63o-VhmnD9AbXQLYqCDuzJXZL4Teh21zKqog5dqFMe-oLh4LZzzp5FqMXI36lcbhiVFZR0lljoeJdefFZTq9dT3F-w/s1600-h/DSC_5113.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221138128272267458" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkQ6KzLHldLk26XyBATDnbHU2VvITFJB_iyYNqaWFoMaPA63o-VhmnD9AbXQLYqCDuzJXZL4Teh21zKqog5dqFMe-oLh4LZzzp5FqMXI36lcbhiVFZR0lljoeJdefFZTq9dT3F-w/s400/DSC_5113.JPG" border="0" /></a>Akşam üstü kardeşim Serhat'ın katılımı ile aileyi tamamlamış olduk. Akşam olduğundan ise ateşimizde yaptığımız etlerle karnımızı doyurduktan sonra ateş başı sohbetleri ve şenliği başladı. Tabi ben sürekli ateş başında değildim. Bu karanlığı yakalamışken yıldızları seyretmemek, samanyolunu görmemek olmuyor. Kamp alanında Biblo'yu emanet ederek mümkün en karanlık yere giderek çayıra yatarak dakikalarca gökyüzünü ve samanyolu seyrimi yaptım. Sonrasında köstebek veya vahşi tabiattan bir kaç parça görebilirim diye çevrede gezindim ama elim boş kamp alanına geri döndüm.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgXBBUJRmPJgycUhBgTa2yaZDH9BG1THza_oUShbiYr2DcVw_YQl9q_R_1UdqcLixujtur477YIRAAuvqh0HQ7FSLYj_a9WPNDnq1omi99-8isxGf7-aZDAsO4X4GQvmB9pkUBew/s1600-h/DSC_5140.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221139764202769842" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgXBBUJRmPJgycUhBgTa2yaZDH9BG1THza_oUShbiYr2DcVw_YQl9q_R_1UdqcLixujtur477YIRAAuvqh0HQ7FSLYj_a9WPNDnq1omi99-8isxGf7-aZDAsO4X4GQvmB9pkUBew/s400/DSC_5140.JPG" border="0" /></a>Sabah kalktığımızda daha henüz kalkan birilerini göremediğimizde göl kıyısına yürüyüşümüzü yaptık. Tabi Biblo sabah sporunu kaçırır mı? Düzgün bulduğu çim alanda başladı koşturmaya.</p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9z0TR0aZ1FTCVRaWpHYWHikvk1mBCnnrqn_Z9zZ9hnRPvxyxRjentVJZaIUuki2_SgwJYKOSLfe3uMzh7rjSC80mLywFyPqVb-BmsFh59MyDxolcBdqcmcluuK3JBIP4QWEtzXA/s1600-h/DSC_5278.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221140222469862306" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9z0TR0aZ1FTCVRaWpHYWHikvk1mBCnnrqn_Z9zZ9hnRPvxyxRjentVJZaIUuki2_SgwJYKOSLfe3uMzh7rjSC80mLywFyPqVb-BmsFh59MyDxolcBdqcmcluuK3JBIP4QWEtzXA/s400/DSC_5278.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQQQzvbYeUaPi3zcqHcsTOmDca3yuC_moIjyixuf46Eym_rDan5izccxnGHWheW7fWRD7srdece_sJZxq5y5gbFicq6tDqBTblwQbY7aS2CSiue78XXwfpOQHI3D1f7APVNtHUvA/s1600-h/DSC_5282.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221140223688983074" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQQQzvbYeUaPi3zcqHcsTOmDca3yuC_moIjyixuf46Eym_rDan5izccxnGHWheW7fWRD7srdece_sJZxq5y5gbFicq6tDqBTblwQbY7aS2CSiue78XXwfpOQHI3D1f7APVNtHUvA/s400/DSC_5282.JPG" border="0" /></a><br />Kamp alanına döndüğümüzde neredeyse herkes uyanmıştı. Ateşte sucuk yaparak kamp kahvaltımızı yaptıktan sonra offroad oyunları başladı. Yaklaşık 300-400 metrelik mesafeyi 2-3 saat arası alınan bu oyunda Ali'nin aracı herkes etabı tamamladı. Offroad oyununda temel olarak ekip dayanışması çok önemli. Zaten bu etaplar bu dayanışma olmadan geçilmesi oldukça güç. </p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1by6IHXSGrJ4QSGdnodL5FXsyY1wk_Hd9K7CBrs1oNnJVehoZBnVPmUFaovbq6kGPKJdFPcrfQLmz4w3jH81C1jcoi_tLQv4elBwRkypL9jlh-LVK4JjPoLG_9UL0uBpSZi1qaQ/s1600-h/DSC_5328.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221141759337692562" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1by6IHXSGrJ4QSGdnodL5FXsyY1wk_Hd9K7CBrs1oNnJVehoZBnVPmUFaovbq6kGPKJdFPcrfQLmz4w3jH81C1jcoi_tLQv4elBwRkypL9jlh-LVK4JjPoLG_9UL0uBpSZi1qaQ/s400/DSC_5328.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjh_KNkeFUDVgUmgE30L4KKdUCWREOcI3TbnzMuF0g5mvaBW22w9oQFCcqsEovPeVv0THgCBjEqvXGyCb2K8iO9qv-X2Uf9Pbh_t1Vb2R1KQI-OeQ1oJmhfszjT_kPfQLny1iveKA/s1600-h/DSC_5362.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221141758749102418" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjh_KNkeFUDVgUmgE30L4KKdUCWREOcI3TbnzMuF0g5mvaBW22w9oQFCcqsEovPeVv0THgCBjEqvXGyCb2K8iO9qv-X2Uf9Pbh_t1Vb2R1KQI-OeQ1oJmhfszjT_kPfQLny1iveKA/s400/DSC_5362.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKCSqsKi9jmhWgfH1uzzi8NBPAwq-YhqF3kqLx2QR8_AxCKeviXueilX-qO5YQDuW3FdYbyJ1XDEX4kRSxy_VZkQJ9mu2CawN_BcTn7xHbvYM8OQT7SMI-j0NTY4DQsCDJfX037Q/s1600-h/DSC_5382.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221141768763187586" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKCSqsKi9jmhWgfH1uzzi8NBPAwq-YhqF3kqLx2QR8_AxCKeviXueilX-qO5YQDuW3FdYbyJ1XDEX4kRSxy_VZkQJ9mu2CawN_BcTn7xHbvYM8OQT7SMI-j0NTY4DQsCDJfX037Q/s400/DSC_5382.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgozTCExBX7R_Ty0EZZC2P5_W_kmy5d3uPNNnnaBGPucKFrtwaSbTg_IEz2w-N5Li1wPPhPmO_cWkTSl8a4DDtfrOsckNmp5-Jy0gNFMk9TQ6bizTzL6su4h5OgBAi1R_lbPjDXvQ/s1600-h/DSC_5398.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221141772979848274" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgozTCExBX7R_Ty0EZZC2P5_W_kmy5d3uPNNnnaBGPucKFrtwaSbTg_IEz2w-N5Li1wPPhPmO_cWkTSl8a4DDtfrOsckNmp5-Jy0gNFMk9TQ6bizTzL6su4h5OgBAi1R_lbPjDXvQ/s400/DSC_5398.JPG" border="0" /></a>Kamp alanına döndükten sonra saat'in 17:00'ye geldiğini görerek toparlanmaya başladık. GezenBilir ile güzel zaman geçirdiğimiz bu hafta sonunu da eve çok geç dönmeden tamamladık. Biblo yine dağlardan inerken etrafı izledi ama TEM girince uykuya kısa sürede daldı.<br /></p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-27069834148560424252008-07-09T23:27:00.009+03:002008-07-10T00:31:41.313+03:00Asos'un Antik LimanıBu sene 22 Haziran'da dağ, bayır ve sakinlik olmadan daha geleneksel bir gezi yaptık. Deniz sezonunu açmak ve yapabilirsek 1.800 metrelik bir zirve yapalım ümidi ile Cuma akşamı yola çıktık.<br /><br />Ben doğumgünlerimde öyle pasta kesme, arkadaşlarla bir arada kutlamak yerine bir gezi hediye ediyorum. Genelde bu geziler Biblo ile yanlız ve sakin bir yerde oluyor. Geçen sene motosikletimizle Biblo ile kamplı Bursa-Eskişehir ve Hekim dağı Sarıcakaya üzerinden Abant yapmıştık. En keyifli gezilerimden biriydi. Bu sene ise deniz özlemi ağır bastı ve Asos-Altınoluk arasındaki kışın da ziyaret ettiğimiz Carpe Diem bungolow'larına gitmeye karar verdik.<br /><br />Küçükkuyu'da bulunan konaklama yapacağımız Carpe Diem'e vardığımızda saat 22:00 civarıydı. Sevgili Alper sıcak ilgisi ile bizi karşıladıktan sonra hazırladığı enfes çuprayı bir çırpıda midemize indirdik. Kışın geldiğimizde Alper ve eşi Sibel ile karşılaşamamıştık. Ama yine de burada oldukça keyifli zaman geçirmiştik.<br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7OMpgteLez8eVf5B1b-zen9PEQ7nTcfwdpJK-xkEsAd5hSOTPaKFztqqVz-5XodO4fO3Ro-LfvbSXufGctuakxvjEPC6zVcsr8FLtvgwO9U3Gz4bfY1fu_f4c3fAwxfsj4f5n0g/s1600-h/DSC_4729.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221115301905277506" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7OMpgteLez8eVf5B1b-zen9PEQ7nTcfwdpJK-xkEsAd5hSOTPaKFztqqVz-5XodO4fO3Ro-LfvbSXufGctuakxvjEPC6zVcsr8FLtvgwO9U3Gz4bfY1fu_f4c3fAwxfsj4f5n0g/s400/DSC_4729.JPG" border="0" /></a><br />Carpe Diem'in güzel bir havuzu var ama deniz varken havuzu tercih etmediğimden hiç girmedim. Bu arada Carpe Diem'e gitmek isterseniz 0-286-752 0455 nolu telefondan Alper Bey'e erişebilirsiniz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjveMAjFbN5KFudYxn1RUR0lF1jj6Tv5zsdco392HG25L5UvD8AWgOyeJr5bOFOZ71Qxr1C012hPQOQZwHAfVLH6LdqS_Uwb_OjOpbTMa0QDvPHSVmmr_Hebv6MhZi5fVEMhDDq9g/s1600-h/SS851408.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221124440105115506" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjveMAjFbN5KFudYxn1RUR0lF1jj6Tv5zsdco392HG25L5UvD8AWgOyeJr5bOFOZ71Qxr1C012hPQOQZwHAfVLH6LdqS_Uwb_OjOpbTMa0QDvPHSVmmr_Hebv6MhZi5fVEMhDDq9g/s400/SS851408.JPG" border="0" /></a><br />Ertesi gün sabah erken kalkarak kahvaltımızı yaptıktan sonra Carpe Diem'in kumsalına yöneldik. Bu sırada Carpe Diem'in kumsalında tanıştığımız (zaten bir onlar bir biz vardık) Cenk ve Aydan ile Asos'a gitmeye karar verdik. Kum denizleri çok sevmiyorum. Ben deniz'de yüzmek kadar bir o kadar da deniz içini saatlerce gözlemlemekten çok keyif alıyorum. Bu yüzden Asos'a gitmenin daha iyi olacağına karar verdik.<br /><br />Biblo deniz kıyısından üç sebepten çok hoşlanmıyor. Birincisi sıcak, ikincisi çimen ve toprak yok, üçüncüsü ise biz denizdeyken o kıyıda şemsiyenin altında yalnız kalmak zorunda kalıyor. Ah kızım deniz'e girmeyi sevebilseydi çok keyifli olurdu ama onun tercihi akan berrak tatlı sular olan dereler.<br /><br />Asos'a vardığımızda hemen aklımıza kışında tadına baktığımız wafel'lı dondurma aklımıza geldi. Ama bu sıcakta yemekte zorlanmadık değil. Liman'da kısa bir gezi ve çay molasından sonra batık limana ulaşımımız daha rahat olacak uçtaki iskeleye gittik.<br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv_h2FErdD6dEk0CPgaNxqT2_pIMX3k61apPqQJ-NXyP0yDoxi1tVBd98i6VG6S2x-YH2aW0idxPS7hWBTjp6Otjc-6I5I0GIrzDrIwMmY5jxK7Eo5RSDbggj9pUbnynoG1wR7cw/s1600-h/DSC_4799.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221119407411017698" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv_h2FErdD6dEk0CPgaNxqT2_pIMX3k61apPqQJ-NXyP0yDoxi1tVBd98i6VG6S2x-YH2aW0idxPS7hWBTjp6Otjc-6I5I0GIrzDrIwMmY5jxK7Eo5RSDbggj9pUbnynoG1wR7cw/s400/DSC_4799.JPG" border="0" /></a><br />İskelede Biblo'da herkes gibi yerini aldı ve en serin gölge yeri buldu.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9mHnXwKDONmw-qKVfSFgq93B3mK-B78DxbJvS0XOB5s6KkJ2SRyqLd2w8WFK6S5mLtnlL4SGfbP0h9yhgYjSLcLApkfLw4irRGZ9ci2wxKCi3ZcaTDPggOHsD3eNk-byVMzLlCQ/s1600-h/DSC_4963.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221119414822410978" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9mHnXwKDONmw-qKVfSFgq93B3mK-B78DxbJvS0XOB5s6KkJ2SRyqLd2w8WFK6S5mLtnlL4SGfbP0h9yhgYjSLcLApkfLw4irRGZ9ci2wxKCi3ZcaTDPggOHsD3eNk-byVMzLlCQ/s400/DSC_4963.JPG" border="0" /></a><br />Cenk ve Aydan ile tüm hafta sonunu beraber geçirdik. Hoş sohbet ve sevecenlikleri ile oldukça keyifli dakikalar geçirdik. İskeleye yerleştikten sonra hemen kendimizi deniz'e attık. Nuray ve ben snorkel ve deniz gözlüklerimizi takarak antik limana doğru gözleme gittik. Antik limanın M.Ö. III yüzyıla dayandığı söylenmekte. Liman kalıntıları arasında gezmek güzel bir his veriyor. Balık çeşitliliği ise hiçde fena değil. Deniz'de olduğum sürece ne gözlüğü ne snoker'imi çıkardım. İrili ufaklı pek çok balık çeşidi içinde yüzmek için çok ideal bir yer. </p><p>Athena Tapına'ğından antik liman (fotoğraf'ın solundaki beyazlık) rahatlıkla görülebiliyor.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJZg8pQ179OYfL1ADIOKpp4CEVZjAv06lIDrreWuuxdWl1or6keomG6Ta9jtsmMIBmyD5swAYlEc7cK2adt2nfnoSZicoLyq-i6tCdfxR7vMbkoLnWRWMl8SRpzgmrbBwN3gPWcA/s1600-h/DSC_4877.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221128195837552210" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJZg8pQ179OYfL1ADIOKpp4CEVZjAv06lIDrreWuuxdWl1or6keomG6Ta9jtsmMIBmyD5swAYlEc7cK2adt2nfnoSZicoLyq-i6tCdfxR7vMbkoLnWRWMl8SRpzgmrbBwN3gPWcA/s400/DSC_4877.JPG" border="0" /></a>Deniz bu kadar yorduktan sonra hep beraber hemen arkamızda bulunan restaurant'a geçerek karnımızı doyurduk. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBn4k-lZZD-8hwlsUOiW8JUgrjmNfsvkzmgVch56wz6pIbBhO_gSofLZrbtJDkD3mr2NFfEqzVLwVordwmyOpxXt3VmtkVVXavIBuXH9Lm7f8P2PRaNfYN2MpCDTytBYJilCdogg/s1600-h/DSC_4969.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221119412733248818" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBn4k-lZZD-8hwlsUOiW8JUgrjmNfsvkzmgVch56wz6pIbBhO_gSofLZrbtJDkD3mr2NFfEqzVLwVordwmyOpxXt3VmtkVVXavIBuXH9Lm7f8P2PRaNfYN2MpCDTytBYJilCdogg/s400/DSC_4969.JPG" border="0" /></a><br />Cumartesi günü dönerken hatırlarımızdan silemediğimiz damla sakızlı ve acıbademli türk kahvesinden tatmak üzere köy'ün (Behramkale) içindeki kahveye giderek yine bu aromalı türk kahvesini yudumladık. </p><p>Sonrasında Carpe Diem'e dönerek eşyalarımızı bırakıp yakında bulunan şelaleye ziyaret edelim. Şelale'ye yanlış yönden gittiğimiz için ulaşamadık ama az birazcık macera bir yürüyüş yaptık. Macera tarafı sürekli uçurumun kenarından yürümemiz. Tehlikeli bu yürüyüşün sonucunda da ne akan dereye ne de şelalenin yanına gidebildik. Yorgun vucütlarımızla sadece yukarından seyretmekle yetindik.<br /></p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWhknFCtk6ejV-13ca3AD6IdVMc8POhH_SSEGFa81j8MPtEQJFavJdfM_BjfrhsQg_rGBl0SpMaefHPqiFKr5ztl5EyZ6XhusynDmKSJBmcXRFf_iYsgoYtltCMeTTST0ZyrScIA/s1600-h/DSC_4909.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5221129378181807954" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWhknFCtk6ejV-13ca3AD6IdVMc8POhH_SSEGFa81j8MPtEQJFavJdfM_BjfrhsQg_rGBl0SpMaefHPqiFKr5ztl5EyZ6XhusynDmKSJBmcXRFf_iYsgoYtltCMeTTST0ZyrScIA/s400/DSC_4909.JPG" border="0" /></a> Pazar günüde Asos'da balıkları gözlemleyip keyif yaptıktan sonra İstanbul'a doğru yolculuğumuza saat 16:00 sularında başladık. Bu gezimizi de bu şekilde noktalayıp güzel bir hafta sonu daha geçirdik.Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-35429225669556467962008-06-08T23:52:00.005+03:002008-06-09T00:15:17.754+03:00Aytepe'ye Farklı RotaBu hafta yeni arazi aracımızı aldım: Suzuki Vitara JLX. Neredeyse offroad için tam donanımlı bu aracımız ile daha rahat keşif ve gezilr yapacağımızı umut ediyorum. İş yoğunluğumuz hat safhada halen ama biz Pazar günümüzü geziye ayırıp biraz kafa dinlemek istiyoruz.<br /><br />Gezenbilir İzmit ekibinin Doğan Abi önderliğinde İzmit dağlarında gezi düzenleneceğini duyunca sabahtan Biblo ile İzmit yolunu giriyoruz. İzmit dağlarına sıklıkça gidiyoruz ama rotamız genelde hep aynı. Menekşe için Orman denetleme klübesinin yolunu kullanıyoruz. İnönü ve Ercuva yaylalarına ise Tepecik köyünden gidiyoruz.<br /><br />Gezinin parkurunu araçlardaki problemden ötürü tam olarak tamamlayamıyoruz. Hedef Ercuva yaylası ve ilerisi. Ancak biz Aytepe'den aşağıda dönmek zorunda kalıyoruz. Ama bu kadarı bile keyif alıp, dinlenmemize yetiyor.<br /><br />Önce haritamız:<br /><br /><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi14FlV0a-JjQ_mq3cf_tXPf_wqPr3A6964BNJ30lv9cHoW3LayMRlmbyyKU_y9MSwxW3biqkG3eUtZvdEL7VE8zgqyKFVfG12CWf2qK1hIwM4eEyThSu7vKI3t1jyNl8YQeEqvMA/s1600-h/Aytepe_Gezenbilir_Harita.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209618568582611026" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi14FlV0a-JjQ_mq3cf_tXPf_wqPr3A6964BNJ30lv9cHoW3LayMRlmbyyKU_y9MSwxW3biqkG3eUtZvdEL7VE8zgqyKFVfG12CWf2qK1hIwM4eEyThSu7vKI3t1jyNl8YQeEqvMA/s400/Aytepe_Gezenbilir_Harita.jpg" border="0" /></a> Barajın hemen başlangıç noktasında yukarı doğru sapıyoruz. 5 araçlık konvoyumuzla ilerliyoruz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVkjIzj8zxa6SyXOJAGhyLmbCQmIS6J7kyGUJ-y1nyqowYMCvtrOCN2R_udGUW2IBMGSPHDkPfgovTuy59MLxTyZpbU5Pjn8XYZx3o_pWq7eFutvdvraBVSqCTKGJCKTvZbF9UZg/s1600-h/DSC_4618.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209618578554677618" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVkjIzj8zxa6SyXOJAGhyLmbCQmIS6J7kyGUJ-y1nyqowYMCvtrOCN2R_udGUW2IBMGSPHDkPfgovTuy59MLxTyZpbU5Pjn8XYZx3o_pWq7eFutvdvraBVSqCTKGJCKTvZbF9UZg/s400/DSC_4618.JPG" border="0" /></a> </p><p>Yuvacık barajına tepeden hakim bir noktada duruyoruz. Konvoy lideri Doğan abi bizlere burada bilgi veriyor. Kungul tepesi, kayaüstü yaylası, kartepe hemen karşımızda.<br /></p><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1MbWoIEl3t4ECHO4JXXQ-udSJJtjC7W2hC4NmDwK0W4SJmHZA21N9qhKNUHkWld7CqdecsX6g6ENwxtwQ9pVFpHoG1Ejp8r_6efy3inow9Q_AKJUFHOlpgcABSlE9scZwxJu5eQ/s1600-h/DSC_4624.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209618584885721554" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1MbWoIEl3t4ECHO4JXXQ-udSJJtjC7W2hC4NmDwK0W4SJmHZA21N9qhKNUHkWld7CqdecsX6g6ENwxtwQ9pVFpHoG1Ejp8r_6efy3inow9Q_AKJUFHOlpgcABSlE9scZwxJu5eQ/s400/DSC_4624.JPG" border="0" /></a> </p><br /><p>Sonrasında papaz deresine doğru gidiyoruz. Fakat 1.5 ay önce akan dere tamamen kurumuş. Derenin nimetlerinde yararlanamıyoruz. Bu noktada araçlarımızı kareliyorum. İşte yeni aracımız. Araçımızda Warn-8000 Vinç, yükseltme kiti, MTR Lastikler, aynu-mahruti, alt koruma bulunuyor.<br /></p><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4RDrpCtTeUUfwOlZmvwu556kJuBVRIsYfEOW4A6_7s1GUwkyR6Scw4UZAP2oWlGbDnt7Sd7lxb_EwUx4ue4tKMrn8Yv7IAthJv_Sybg4xwo58EnmjEyJeiMwJG7HYhwsfL9LFbg/s1600-h/DSC_4646.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209618584543181602" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4RDrpCtTeUUfwOlZmvwu556kJuBVRIsYfEOW4A6_7s1GUwkyR6Scw4UZAP2oWlGbDnt7Sd7lxb_EwUx4ue4tKMrn8Yv7IAthJv_Sybg4xwo58EnmjEyJeiMwJG7HYhwsfL9LFbg/s400/DSC_4646.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiD875FWSHD53Tqe4791kSj3tnFdPUE9YloQ1csFap20reF-ctRIJtng3ztS9sPnqYslpPi2Fn3CY9rywSchRGkEQzaYLfrWiU6xmuhhjEvWOLkmqsudoodGXt0cYm2o8yrnlzgA/s1600-h/DSC_4645.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209618589194420530" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiD875FWSHD53Tqe4791kSj3tnFdPUE9YloQ1csFap20reF-ctRIJtng3ztS9sPnqYslpPi2Fn3CY9rywSchRGkEQzaYLfrWiU6xmuhhjEvWOLkmqsudoodGXt0cYm2o8yrnlzgA/s400/DSC_4645.JPG" border="0" /></a> </p><br /><p>Sonra yolumuza Menekşe yaylasının tersine doğru Aytepe yolundan devam ediyoruz.<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhX9l6-bIYQ4nslyGvQIIICk9MfrWvFWojqHiQ47YdwI3MjtS9cyrWhWNeu9LJ108foQ-rZOqTsWadKWNTyD91zOenXz_kyX5r6Mlh-q8hk1o4U1Isv_KF3I4RaD8wX0ZWv5N3kAg/s1600-h/DSC_4651.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209620730944375122" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhX9l6-bIYQ4nslyGvQIIICk9MfrWvFWojqHiQ47YdwI3MjtS9cyrWhWNeu9LJ108foQ-rZOqTsWadKWNTyD91zOenXz_kyX5r6Mlh-q8hk1o4U1Isv_KF3I4RaD8wX0ZWv5N3kAg/s400/DSC_4651.JPG" border="0" /></a> </p><p>Benim Co-Pilotum Biblo. Yolu denetliyor, beni denetliyor. Çukura her girdiğimizde ise dönüp bana bakıyor ve diyor ki "Dikkat etsene!"<br /></p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7sEfdifJld-i35ROs1N_UrY-tmIT2SRTRZTuEW_xVZZbTj4DpEcGUaaMlcyxjUBKXUXacSEP3y6LxuL8xma4NFxkvCEpBFUcJzQwb2LhfhilrqwTKDpBVFgroes0YDeio913a3Q/s1600-h/DSC_4663.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209620734722978658" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7sEfdifJld-i35ROs1N_UrY-tmIT2SRTRZTuEW_xVZZbTj4DpEcGUaaMlcyxjUBKXUXacSEP3y6LxuL8xma4NFxkvCEpBFUcJzQwb2LhfhilrqwTKDpBVFgroes0YDeio913a3Q/s400/DSC_4663.JPG" border="0" /></a> Sonrasında ise Mustafa'nın (hemen önümdeki Cherokee Sport) bilyasını dağıtıyor. Bende her nedense benzin göstergesi sona dayanıyor. Benzinin bitmiş olması imkansız. Depoyu doldurduğumda sıfırlarım. Ve aldığım KM 380 gösteriyor. Ama yine de önlem olarak biz Aytepe'den aşağı ayrılıyoruz. Mustafa'nın aracının daha fazla zarar görmemesi için aracını İzmit'e kadar çektim. Detayları vermeyeceğim ama epey maceralı bir çekiş oldu. </p><p>Ama bu arada Aytepe'den aşağı inerken bir yerde durup karnımızı doyurmadan da bu dağları terk etmedik. Aytepe'nin temiz havasını soluyup karnımızı doyurduktan sonra İzmit, sonra da eve dönüş yolculuğu ile bu haftamız da bu şekilde sona erdi. </p>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-11116105834219741162008-06-08T23:45:00.003+03:002008-06-09T00:18:26.263+03:00Göksu Dinlencesi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMEDkk-QUn3UvZ_-XG7LG7_lu1vRaAO0RjhHbCWBqT_0AvXkh0oZldarOG1qhPJX5ZNDZZjGsSGfwAGfvFynIYD8mClLzqY5L35ljibu0taZff2HVO_mlDyK_6YvjSIn2gM6ozyw/s1600-h/DSC_4597.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209614976103940338" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMEDkk-QUn3UvZ_-XG7LG7_lu1vRaAO0RjhHbCWBqT_0AvXkh0oZldarOG1qhPJX5ZNDZZjGsSGfwAGfvFynIYD8mClLzqY5L35ljibu0taZff2HVO_mlDyK_6YvjSIn2gM6ozyw/s400/DSC_4597.JPG" border="0" /></a><br /><div>Cumartesi Pazar demeden çalışınca artık bu hafta bir doğaya kaçış yapalım dedik. Yorgunluk hat safhada..Bu durumda yakın bir yer seçelim istedim. Biblo yine yerinde duramıyor. O da çok sıkılmış durumda. Kızcağız bizimle mesai yapıyor, yorgunluğumuzu paylaşıyor. Haklı tabi.<br /><br />Hacıllı Köyü'ne yine Ballıkayalar-Demirci Köyü üzerinden gidiyoruz. Hacıllı köyünden aşağı inerek biraz da zorlu bir yolu aşarak dere kenarına hemen seriliyoruz. Bu sefer öyle uzun yürüyüşler yok. Yorlunluğumu atmak mümkün değil.. Hemen matımı dere kenarında çınar ağacının gölgesine seriyorum.<br /><br />Bu arada Biblo çevrede geziniyor ama temkinli.. Uzaklaşmıyor. Sadece arada sırada gözden kayboluyor ama hemen geri dönüyor. Çimenlerde yuvarlanmalar, ot yeme keyiflerini yapıyor bu arada. Ben Atlas'ın Haziran sayısını okurken püfür püfür esen rüzgar ve derenin seside ruhumu dinlendiriyor.<br /><br />Kısa bir yürüyüş yaptığımız Göksu deresini de karelemeyi unutmuyoruz. Sessiz, sakin ve sıcak ama esintili bir Göksu yine karşımızda...<br /></div><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzpPi0B8JSvTUmlwZ5NoRL_R1FGTC1e_0RAYJgJoFqLcbYb6y-EG18dKNo9EopRWbkINNTcZhfzLmFms75npuAXSbwIfgYSIVRIWDosZTrx082BlXvnur2TFushfIlGdkJoCGXCw/s1600-h/DSC_4605.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209614985927221954" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzpPi0B8JSvTUmlwZ5NoRL_R1FGTC1e_0RAYJgJoFqLcbYb6y-EG18dKNo9EopRWbkINNTcZhfzLmFms75npuAXSbwIfgYSIVRIWDosZTrx082BlXvnur2TFushfIlGdkJoCGXCw/s400/DSC_4605.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDskTIid-eHuGukpO5CioY8R65FPgV1kbwDsM8AHet9KnWfvfTMw8kwo61wl_vrNKFIVcmx0ZUxOB62VIT3Q5_ycCmhy1TX_pShaqI3vS9FxZguzFcBzFsiK6SEUf0k_WdFo8znQ/s1600-h/DSC_4606.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209614991995405794" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDskTIid-eHuGukpO5CioY8R65FPgV1kbwDsM8AHet9KnWfvfTMw8kwo61wl_vrNKFIVcmx0ZUxOB62VIT3Q5_ycCmhy1TX_pShaqI3vS9FxZguzFcBzFsiK6SEUf0k_WdFo8znQ/s400/DSC_4606.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk9U2uTs2nR_4DxT18oMQWv5kFkaXo81vL2aNBnJ4k_J9nA3gjcTselinVN2E1Nbr5cD4RkxRKZyANbiuUwLUh7upHDo9KIUCMsSIcBdh9mUBZ3sD6L7ybAIvRYFLuFE4vWB3q9g/s1600-h/DSC_4608.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209614988981095138" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk9U2uTs2nR_4DxT18oMQWv5kFkaXo81vL2aNBnJ4k_J9nA3gjcTselinVN2E1Nbr5cD4RkxRKZyANbiuUwLUh7upHDo9KIUCMsSIcBdh9mUBZ3sD6L7ybAIvRYFLuFE4vWB3q9g/s400/DSC_4608.JPG" border="0" /></a>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-19466095.post-17215441380365753702008-05-20T22:50:00.011+03:002008-05-23T00:46:02.184+03:00İlkbaharda Menekşe Yaylası<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwo0CsEswHzJsd13jDCHTCfHYD-Do-L0wjGfMmH8BBSFbc2LMQhXxKWZDBVS_fhoH-RAJ6lBKju6_x9ANN2X7pgTpw2WcI3IQ9KaT4ExIYjSXl8cSHBuIehkZAZ5zMmZXwWlSM0g/s1600-h/SS851239.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203320190624669682" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwo0CsEswHzJsd13jDCHTCfHYD-Do-L0wjGfMmH8BBSFbc2LMQhXxKWZDBVS_fhoH-RAJ6lBKju6_x9ANN2X7pgTpw2WcI3IQ9KaT4ExIYjSXl8cSHBuIehkZAZ5zMmZXwWlSM0g/s400/SS851239.JPG" border="0" /></a><br /><div>Menekşe yaylası her mevsim farklı güzellikler sunan, İstanbul'a yakın yaylalardan. Farklı manzara ve güzellikler sunan Menekşe yaylasını her mevsim ziyaret ettim. Mayıs aylarında ise adını aldığı menekşelerle kaplı. Ne daha öncesi nede daha sonraki zamanlarda yaylayı bu halde bulamazsınız. Çevre dağlardan gelen sular altında kalan yaylada bu aylarda sular henüz çekilmiştir. Menekşe ve çeşitli yayla çiçekleri yaylanın yeşil çimenleriyle renk yarışı içindedir. Yaylanın belli bölgelerinde beyaz, mor renkleri ile menekşe doğal tarlalarını görmek mümkün.<br /><br />Yaylanın Elmalı köyü ve çevresindeki mahalleler için önemi büyük. Kış haricinden küçük ve büyük baş hayvanlarını otlatan köylüler, yaylanın sulak bölgelerinde büyüyen otları biçerek kışa hazırlık yaparlar. Kışın her yerin kaplı olduğu, yolların kapandığı bu bölgede hayvanların tek yiyeceği yazın Menekşe yaylasından biçilen ve kurutulan bu otlardır.<br /><br />Yaylada karşılaştığımız Aşık Seyfi amca yayladan neden su kanal yaptıklarını böyle anlatıyor ve devam ediyor. Bize hoşgeldiniz diyor ama bir yandan da derdini anlatıyor. Son zamanlarda kalabalık gelen yürüyüş grupları (trekking) yaylanın ortasından gelişi güzel yürüyüp otlara zarar verdiğinden söz ediyor. Lakin aracımızı park ettiğimiz yerden geçen 30-40 kişilik bir kalabalık grubu da biz gördük. Aşık Seyfi amcanın dediğinde büyük haklılık payı var. Yayladaki yürüyüşümüzde yaklaşık 1-1.5 metrelik genişlikte bir alanın otların ezilerek açıldığını görüyoruz. Bu noktada rehberlerin belirli bir patika belirleyerek, yaylanın ortasındaki uzun otlaktan değilde, daha kenardan yürünmesi gerektiğini belirtmeleri gerekiyor. Başka bir noktada doğa sever! şehirli yürüyüş gruplarının özellikle peçetelerini yerlere atmaları. Trekking grupları doğa sevdirmekten çok ticari amaç taşımaya başlayınca sevgili müşterilerini üzmemek amacıyla sanırım yürüyüş öncesi uyarılarını da azaltmışlar.<br /><br />Bu ilk gördüğm şey değil. Trekking grupları doğa severleri barındırdığı gibi seyrekçe yürüyüşe gelen pek çok kişiyi de barındırıyor. Bu yüzden de doğa yürüyüşlerinde nelere dikkat edileceği konusunda çokda bilgi sahibi değiller. Örneğin meyveyi yedikten sonra kabuklarının doğaya atılmaması gerektiği konusunu halen anlamamış çok kişi var.<br /><br />Menekşe yaylasına gideceksiniz uzun otların, her sene kışları zor geçen köylülerin hayvanları için yegane tek yemin olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu yüzden yaylanın içine doğru ilerlerken uzun otlak kısımlardan uzakta yürümek ve köylüler tarafından her sene tekrar tekrar el emeği ile yapılan toprak su kanallarına zarar vermemek gerekiyor.<br /><br />Gelelim bu seneki İlkbahar'daki Menekşe yaylası ziyaretimize. Menekşe yaylası TEM-Bursa Yalova çıkışından sonra 38 KM uzaklıkta. Yaylaya Yuvacık barajından Aytepe'yi aşarak erişiliyor.<br /><br />GPS Kaydımız ve Haritamız:<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrJK0UaHhjfn45gsyZvOKpFz-3O8xoLDiQxnBK2huLlo50Pb5xshR52lcuOzcPI47KrHk0AiSVWHdOm6mau9E8uarHl67snhTL0B69Z5Htex0BxH4jF9DZja9v1KrDci9PgFTpsw/s1600-h/Menekse_yaylasi_haritasi.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203303195439079314" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrJK0UaHhjfn45gsyZvOKpFz-3O8xoLDiQxnBK2huLlo50Pb5xshR52lcuOzcPI47KrHk0AiSVWHdOm6mau9E8uarHl67snhTL0B69Z5Htex0BxH4jF9DZja9v1KrDci9PgFTpsw/s400/Menekse_yaylasi_haritasi.gif" border="0" /></a><br />Menekşe yaylası hem gidiş yolu hemde yaylanın yapısı iyi bir enfes bir yürüyüş parkuru sunar. O bölgede yaylaların arasında Menekşe yaylasının yeri ayrıdır. Çevresinde bulunan Elmalı köyü ve mahalleri ise görülmeye değer. Özellikle Köyün yerleşimi, sakinlerinin misafirperverliği hiç esirgememişlerdir. Motosikletle gittiğim sıcak yaz günlerinde evlerine davet edip soğuk ayran ikramlarını ise hiç unutmam.<br /><br />Menekşe yaylası bu bölgedeki İnönü ve Ercuva yaylasına göre rakım olarak daha aşağıda kalır ve daha sulaktır. Yaylanın ortasından bu mevsimde daha cılız akan dere ise ortama ayrı bir tad katar. Eğer Nisan ayında yaylaya gelirseniz yaylanın ilk girişinden itibaren arazinin tamamen ot altının sulak olduğunu fark edersiniz. Karların erimesi ile yaylada yürüyüş zorlaşır ve ıslak bir yürüyüş sizi bekler. Mayıs ayında ise bu sulaklık ortadan kaybolmuştur. Derenin suyu ise iyice azalmıştır. Dere görünce dayanamam kurbağa dışında yengeç, balık, semender varmı diye aranırım. Neyseki ayaklarımı soktuğum yerde bu sefer bir tane semender görmeyi başardım. Köylüler burada onlara timsah diyor.<br /><br /><br />Yaylaya adını veren Menekşeler için her tarafı kaplamış halde. Aracımızı yaylanın ortasında denk gelen yolda bakıyoruz. Yaylanın tam başlangıçında durmadığımızdan önce yaylanın başına doğru yürüyüyoruz. Biblo son derece mutlu. Bir o yana bir bu yanan koşturuyor. Arada bir duruyor otları seçerek mideye indiriyor.<br /><br />Yaylanın başından bir kare:<br /><br /><p><br /></p><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqSMbGJUm73D4oEknbsTIKRi8MDNvyylBkHzKPGAMpZd9FA6Wpwcqswl6BUI4R8nHRle14wWmHjcVQwD9253BtFhKgiKyqt_RIq54lwHF2bbQfDWxTetjUNANRAOxxPC5oD17Z8Q/s1600-h/SS851237.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203314877750124450" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqSMbGJUm73D4oEknbsTIKRi8MDNvyylBkHzKPGAMpZd9FA6Wpwcqswl6BUI4R8nHRle14wWmHjcVQwD9253BtFhKgiKyqt_RIq54lwHF2bbQfDWxTetjUNANRAOxxPC5oD17Z8Q/s400/SS851237.JPG" border="0" /></a> </p><br /><p>Yayla çiçeklerle kaplı. Yaylaya adını veren beyaz menekşeler. Mor ve beyaz menekşeleri her yerde görmek mümkün.<br /></p><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEuYCfogKJJYImt6wEg0BqSFnDx1gacKRHo8hoH4fm7Dcl1gyJqC78sfrnuzflZ-S63yQ79C5Mb7xdUhjJFLtRL8Do4fD84NS1kdYZaMrbUjrUfD0mtKwyuBkmkDqq95REwXlsqg/s1600-h/DSC_4197.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203314882045091762" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEuYCfogKJJYImt6wEg0BqSFnDx1gacKRHo8hoH4fm7Dcl1gyJqC78sfrnuzflZ-S63yQ79C5Mb7xdUhjJFLtRL8Do4fD84NS1kdYZaMrbUjrUfD0mtKwyuBkmkDqq95REwXlsqg/s400/DSC_4197.JPG" border="0" /></a> Yaylanın içine doğru ilerledikçe orman ve yayla manzaraları yeşile gözünüzü doyuruyor. Yaylanın devamı Kirazli deresinin doğduğu yere varıyor. Daha önceki gezilerimde söz ettiğim Veysel Dayının yerine çıkıyor. Ancak zamana bakınca Veysel Dayının yerine gidip gelmek için çok da fazla zamanımızın kalmadığını görüyoruz. </p><br /><p><br /></p><br /><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkpKKZ1oRJeNVeKdjwuKFkmu8XWo9ieK6E5IBVSTwHTdTYYI_xwSCOeTSrtAmmJVDApVKyjTPZtGshjLcnifDJs-Jqno1mLcUF3imII49T3Jgpd9SJ_mnh-d7mOKOyOf7bS9PqDQ/s1600-h/SS851325.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203314882045091778" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkpKKZ1oRJeNVeKdjwuKFkmu8XWo9ieK6E5IBVSTwHTdTYYI_xwSCOeTSrtAmmJVDApVKyjTPZtGshjLcnifDJs-Jqno1mLcUF3imII49T3Jgpd9SJ_mnh-d7mOKOyOf7bS9PqDQ/s400/SS851325.JPG" border="0" /></a> </p><br /><p>Bu arada Biblo bol bol dere geçişi yaparak kendini ıslatmayı yine başardı. Hatta bir ara mola verdiğimizde Biblo titremeye bile başladı. Hemen yürüyüşe geçerek tekrar ısınmasını sağladım.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQqBmUx9aSlfIl9IGCz_El4cWIe-4p5LNZM9I0S8BkmHmo1u1KWIkarDAovbTO1BoQ0xSrsESas64vFeI6UYyqMh6YsfBWZr7y8OuyFj-gcjUOGf-xlp7ZFj5xSf3-GYplkFim1g/s1600-h/SS851340.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203314886340059090" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQqBmUx9aSlfIl9IGCz_El4cWIe-4p5LNZM9I0S8BkmHmo1u1KWIkarDAovbTO1BoQ0xSrsESas64vFeI6UYyqMh6YsfBWZr7y8OuyFj-gcjUOGf-xlp7ZFj5xSf3-GYplkFim1g/s400/SS851340.JPG" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGljJZQqWrXADfZkXXHQd7dX4w8PsHGgYo8rcAqCcYvAwFef0hQiEpoQxBGhP-xzZMZQ6wwcRVLI6VVGUykpN8km2nhf9Jt_qgnL57uR72HJKt_FKcrSvc4856yaOZI46io1QrOw/s1600-h/SS851343.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5203314890635026402" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGljJZQqWrXADfZkXXHQd7dX4w8PsHGgYo8rcAqCcYvAwFef0hQiEpoQxBGhP-xzZMZQ6wwcRVLI6VVGUykpN8km2nhf9Jt_qgnL57uR72HJKt_FKcrSvc4856yaOZI46io1QrOw/s400/SS851343.JPG" border="0" /></a><br />Yaylada içinde yürüyüşümüzü tamamladıktan sonra aracımıza dönmek için geri dönüyoruz. </p></div>Gezgin Köpekhttp://www.blogger.com/profile/00628298010185386573noreply@blogger.com2